28 Nisan 2013 Pazar

Kitap Çekilişi #3 : Zaman Yolcusunun Karısı


     Severek okuduğum, uluslararası bestseller olan Zaman Yolcusunun Karısı'nı çekilişle bir kişiye hediye etmek istiyorum. Çekilişi Rafflecopter üzerinden yapıyorum, program kazananı zaman dolduğunda otomatik olarak seçecek. Kullanımı oldukça basit. Kutucuklara tıkladığınız da ne yapmanız gerektiği orada yazıyor zaten. Çekiliş için tek şartım izleyicim olmanız (google ile ya da blogvinden) ve yorum olarak izleyici olduğunuz adı paylaşmanız. Ek olarak mail adresinizi de bırakın ki size ulaşabileyim. Buna ek olarak çekilişi paylaşmanız +1, twitter hesabımı takip etmeniz ise sizlere +2 katılım hakkı sağlayacak. Her gün paylaşırsanız her gün +1 katılım hakkı alacaksınız. Çekiliş için son katılım tarihi 12 mayıs olup o gün sonuçlar açıklanacaktır. Bu arada sadece Türkiye içinden katılımı kabul ediyorum, kargo ücreti de bana ait. 

Herkese bol şans! :) 





a Rafflecopter giveaway

Büyülü Ayraç Twitter'da!

   


Uzun zamandır açmayı düşündüğüm hesabı bugün açmış buluyorum. Blog'umda yayınladığım yazıları twitter üzerinden de takip edebilirsiniz. Hesabıma erişmek için: Büyülü Ayraç Twitter Hesabı

26 Nisan 2013 Cuma

Animeler #1 Vampire Knight

Vampire Knight izlediğim birkaç animeden biri. Konusuna kısaca değinecek olursam Cross Akademisi'nde aşayan iki ırk var; insanlar ve vampirler. Gündüzleri okulu insanlar kullanırken alacakaranlık olunca vampirler  okula geçiyor. Geceleri vampirleri gözetleyen iki insan nöbetçimiz var; Zero ve Yuki. 


İkisi de yetim ve Cross Akademisi'nin müdürünün gözetimi altında büyümüşler. Zero yapı olarak içine kapanık ve asabi biriyken Yuki onun aksine daha sevgi dolu. Bu arada babaları olan  müdürün ilk başta cinsiyetini anlayamamıştım, adam sürekli çiçekli bir şeyler giyiyor ve saçları da uzun. Vampirlere bakacak olursak okulda yaşayan vampirlerin çoğu karizmatik, yetenekli ve soylular hatta okula geçişleri sırasında kızlar hayran hayran vampirleri seyrediyor bildiğiniz fangirl olmuşlar vampirler için. Vampir klanının başında olan Kaname Kuran diğerlerine göre çok daha güçlü ve insanların hem hayran olduğu hem de korktuğu biri. Yuki de çoğu insan-vampir gibi Kaname'ye hayranlık duyuyor ayrıca ikilinin tanışması Yuki'nin bulunduğu karlı geceye kadar uzanıyor. Bu arada Japon diline alışamamış olan ben anime de sık sık geçen vampir kelimesini çok sevdim. Japonlar vampiri "Vampayi" diye okuyor ve çok mistik bir havası var. Onun dışında hala hayt huyt, şok olan yüzler ve asabi çıkışlar bana bunaltıcı geliyor. Gözlerinin titremesini de seviyorum bak.



Vampire Knight'ın iki sezonu yayınlanandı ve üçüncü sezonun yıllardır söylentileri dolaşıyor. Umudumuzu kaybetmeyerek beklemeye devam ediyoruz biz de. Bu arada müzikleri bir harika. Telefonumdaki nadir Japonca şarkılardan ikisi Vampire Knight'a ait. Her iki sezonunda açılış ve kapanış müzikleri sıkılmadan tekrar tekrar dinlediğim türden müzikler.

 




Siz de benim gibi yatılı okullarda geçen fantastik ve romantik film/dizi/animeleri seviyorsanız Vampire Knight'ı da çok seveceksiniz. Bu animeyi geçen yaz izlemiştim ve o zamandan beri yeni bir anime izlemedim. Şimdi Darker Than Black'i izlemek istiyorum. Başka anime önerileriniz varsa iletirseniz sevinirim. Herkese iyi geceler. *.*





   

22 Nisan 2013 Pazartesi

Happy Box Etkinliğinden Gelen Kutum

Melodram'ın  blogunu takip ediyorsanız biliyorsunuzdur, şu an üçüncüsü yapılan Happy Box adında şirin mi şirin bir etkinliğimiz var. Blog sahibi olanların katıldığı bu etkinlikle eşleştiğiniz kişiye içi karşı tarafı mutlu edecek şeylerle dolu bir kutu gönderiyorsunuz. Benim de eşim olan MsMelYas'ın  gönderdiği kutu bugün elime ulaştı. Paketim sürpriz olduğundan içinde ne var bilmiyordum ve çıkanları çok beğendim. :) Neler gelmiş bana diye bakacak olursak:


     Fotoğraf çılgınlar gibi bulanık çıktığından net seçilmiyorlar, ben biraz açıklayayım. Öncelikle Faberlic marka ürünlerimizin neşelendirdiği paketimde duş jeli, şampuan, vücut peelingi, eyeliner, maskara, ruj ve dudak nemlendiricisi bulunuyor. Aa güneş kremi ve banyo tuzunu da unutmamak gerek, özellikle güneş kremine çok ihtiyacım vardı. Bu yaz kremsiz güneşe çıkmam yasak gibi bir şey olduğundan alacaktım ama hediye olması beni ayrı bir sevindirdi. Makyaj malzemeleri özürlüsü olan ben Faberlic markasını daha önce duymamıştım ve çok kaliteli bir marka olduğunu öğrendim. Bu arada hepsi çok güzel kokuyor, tekrar teşekkür ederim Melisa'cım. :) Bunların dışında, ojelerin renklerini çok sevdim özellikle pembe olanı. Tırnak süsünü de en kısa zamanda kullanmak istiyorum. Resimde görünen küçük eflatunlu paketlerde çikolata var, tahmin ettiğiniz gibi birini ben diğerini kardeşim anında mideye indirdik. Makyaj temizleme mendili, tokalar, el kremi ve bir kitap bloggerı olarak ayraç için çok teşekkür ederim. Hepsini çok beğendim. Umarım eşim de ona göndereceklerimi beğenir. 

21 Nisan 2013 Pazar

Kitap Okuyamamak..

     Dünden beri bir sayfa kitap okumuş değilim. Vize ödevleri sağ olsun Oniks'imi okutmuyorlar. Vaktim yok mu, bir-iki saat ayırabilirim ama bir başlasam o bir saat olur dört-beş saat ve benim ödevler yatar. Her yerde Oniks'i okuyan insanların sevindirik yorumlarını görüyorum ve cidden üzülüyorum. Kaç gündür ben o kitapları bekledim bu mu olacaktı, okumak bana haram resmen.:(

     Pazartesi günü itibariyle odama kapanıp Oniks'e yumuluyorum. Evet, yarın güzel olacak hem önümde iki günlük tatil var hem de Game of Thrones'un yeni bölümü çıkıyor. Tamam sakinim, sinirlerim yatışmaya başladı. :D Bugün benim yerime bol bol kitap okuyun, dizi-film izleyin. Oniks'i okuyorsanız yavaş yavaş okuyun bitince üzülmeyin sonra.

   Ben gidip ödev için araştırma yapmaya devam edeyim, herkese keyifli pazarlar.



19 Nisan 2013 Cuma

Kitaplarım Geldi!

     Salı akşamı Okuoku'dan sipariş verdiğim kitaplar bugün elime ulaştı. :) Kargoya dün verilmişti açıkçası hızlarını takdir ettim. Bu seferki siparişimden memnun kaldım yani. :) Siparişi verdiğim günden beri heyecanla kitaplarımı bekliyordum, üç adet de seri devamı olan kitaplarım vardı. Muhteşem Kaos, Rüya Ateşi, Oniks, Kaset ve Tatlı Bela'yı sipariş etmiştim. İçlerinden Oniks'e mi yoksa Rüya Ateşi'ne mi daha çok sevinsem bilemiyorum ama  ikisi de benim kedilerim. =) Kitaplara şöyle bir bakacak olursak;


     Oniks kaç gündür çıktı çıkacak diye bekleyip kendi kendimi yememe sebep olan bir kitap. Nihayet elime ulaştı, dokundum kitabıma. Rüya Ateşi'ni İntikam Ateşi'ni bitirdiğim andan beri bekliyorum, Jericho'yu nasıl özledim anlatamam. Onu Oniks'ten sonra okuyacağım. Sıralamanın sebebi Oniks'i daha çok merak etmem mi yoksa Rüya Ateşi'ni hemen okumaya kıyamamam mı bilemiyorum, sanırım her ikisi de.
    
     Muhteşem Yaratıklar'ın üçüncü kitabı olan Muhteşem Kaos ilk iki kitabı bitirdikten bir buçuk sene sonra çıktı. Karakterleri falan hatırlıyorum zaten ama araya çok uzun zaman koydu yayınevi. O da severek okuyacağım bir kitap olacak. Tatlı Bela ve Kaset ise sepete aniden ve kararsızlıklarla attıklarımdan. Pegasus Yayınları'nın kitaplarını beğendiğimden Kaset güzeldir diye düşünüyorum. Konusu ilgimi çekmişti, artık ilerleyen haftalarda okurum. Tatlı Bela şu sıralar çok konuşuluyor fakat almamayı düşündüklerimdendi. Nedense beğenmeyecekmişim gibi hissediyordum ama Goodreads'den aldığı 4.25'lik uçuk puan kitabı okunacaklar sepetime atıverdi. Gölgeler Kitabı'na gelecek olursak onu Okuoku'dan almadım. Kadıköy'de bir sahafta rastladım, basımı tükenmiş kitaplardan biri olduğunu öğrenince ne olur ne olmaz diye aldım. :D Konusu ve ismi çok dikkatimi çekmişti, oralarda bırakmaya kıyamadım. Okunmasına çok var gibi duruyor ama hiç olmamasından iyidir. Üstelik baya hacimli bir kitap olmasına rağmen sadece 5tl. Sahaflar <3 mi desem ne desem şimdi. Gerçi evdeki satmak istediğim kitapları su parasına alıyorlar ama baskısı olmayan kitaplar için tek umudumuz da onlar. 
     
    İşte bunlar benim yeni cicilerim. Kendime Tüyap'a kadar kitap alma yasağı koymuştum ama kısmet değilmiş. :D Bu sefer cidden almayacağım, sanırım almayacağım yani alabilirim de ama almasam iyi olacak gibi duruyor. Belki bir iki tane alırım. *_*

     Siz yeni kitaplar aldınız mı? 
     




17 Nisan 2013 Çarşamba

Hannibal


     Son zamanlarda katilli-öldürmeli dizi/kitaplara olan merakım güzel şeyler keşfetmemi sağladı. Bunlardan biri de nisan ayında yayına başlamış olan Hannibal. Konumuza gelecek olursam FBI için çalışan ve katillerin gözünden olayı canlandırabilen bir özel dedektifimiz var, Will Graham. Pek normal birisi değil Will, bazı ruhsal sorunları var ve işlevleri normal insanlara göre fazla empatik çalışıyor. FBI ile beraber korkunç cinayetleri çözemeye çalışıyorlar ve o da kendini katilin yerine koyup "şöyle öldürdüm burasını kestim" falan gibilerinden canlandırıyor kafasında. Sonrasında ajanlardan birisi Will'in psikolojik  durumunu analiz etsin diye ünlü psikiyatr Hannibal Lecter'a gidiyor ve devreye karizmatik seri katilimiz girmiş oluyor. Tabii şöyle bir durum var, dizinin sadece iki bölümü yayınlandı. Ve o iki bölümde de Hannibal birini öldürmedi, en azından biz görmedik. Ama adam et yemekleriyle baya haşır neşir, kesip biçip güzel yemekler yapıyor ve o etlerin türünü henüz öğrenemedik...

    Buradaki Hannibal'ımız da diğerleri gibi oldukça karizmatik, tam bir beyefendi. Katil matil yani adam hoş şimdi kimse hakkını yemesin. Will'in de köpek besleme huyu çok hoşuma gitti. İnsanlarla iletişim kuramıyor ama evi sokakta bulduğu başı boş köpeklerle dolu ve hepsi çok şirin. :) İleriki bölümlerde ne olacağını kestiremiyorum ama çok yeni bir dizi ve dikkatli gitmeleri gerekiyor. Bu tarz dizilerde en ufak bir hata bile izleyicinin "saçmaladılar yaaa" demesine neden oluyor çünkü. Dizi hakkında benim söyleyeceklerim bunlar. Zaten çok yeni bir dizi, neler olacağını ilerleyen bölümlerde göreceğiz.

16 Nisan 2013 Salı

Doğaüstü - Kiersten White


Paranormal'i okumayanlar için az biraz spoiler içerir


     Paranormal serisinin ikinci kitabı olan Doğaüstü'nü az önce bitirdim. Kitap için söyleyeceğim ilk şey son 30 sayfasında kendini baya aşmış olduğu. İlk başlarda ortalama düzeyde gidiyordu, yer yer çok güzel yer yer biraz sıkıcıydı. Sonra  o kadar çok şey açıklandı ki bilgileri sindirmeye çalışırken bir de baktım kitap bitti. :( 
   
     Bu kitapta Paranormal'deki normallerin hayatına özenen Evie yerine liseden bıkmış, tek hayali Lend ile aynı üniversitede okumak olan Evie'yi görüyoruz. Evet kızımız o çok istediği lise sıralarına kavuştu fakat dolaplar dışında her şey onun için fazlasıyla sıradan. Tam da hayatının sıradanlığına dayanamadığını düşünürken UPTA'dan gelen iş teklifi onu paranormallerin kaçık dünyasına geri çağırıyor. Lend ve diğerleri bu durumdan hoşnut olmasa da Evie için özel hissetmek önemli ama şöyle bir sorun var ki perilerle patikaya gitmek istemiyor kızımız. E haksız mı o  Reth kapar götürür kızı vallahi bir daha da bul bulabilirsen. Bu noktada devreye kitabın yeni çocuğu sarışın mavi gözlü (her şeyden önce gamzeli) olan hiper-aktif Jack giriyor. Kendisi insan ama peri patikalarını periler kadar iyi kullanabilen biri. Eğlenceli ve oldukça komik bir çocuk ama zor durumlarda kalınca ona güvenmeyin baştan söyleyeyim. Neyse ki Evie'nin paranormaller karşısında kullanabileceği ve kullanmaktan çekindiği bir silahı var. Hem o da 7. seviye paranormal, hatırladınız mı? (Yoksa değil mi, burada çelişkiye düştüm sayın okur.)

     Kitabın dili beklediğim gibi akıcıydı, araya serpiştirilen komik diyaloglar hoştu, güldüm baya. Diğer yazarlardan farklı birisi Kiersten White, bunu yazarın "Teşekkürler" yazısını okuyunca daha iyi anlayacaksınız.  Karakterlerin hepsi benim için ayrı ayrı iyi, özellikle Evie'nin pembe tutkusuna bayılıyorum. Bunların dışında değişik paranormal varlıkların olması temponun düşmesini engelliyor. Kitabın bir puanını ise fazla "liseli gençler" havasında olmasından dolayı kırdım. Serinin ilk kitabından beri, tam istediğim tarz kitap, neden ısınamıyorum diyordum ve sebebini bulmuş oldum. Hafiften liseli eğlenceli gençlik havası var. liseli gençliğin hangi kesimine benzettiğime gelirsek evet onu ben de çözebilmiş değilim. Bu arada liseden geçen sene mezun olmuş birisi olarak "liseli gençlik" tabirini kullanmamı kınıyorum. istediğim lise hayatını da yaşayamadım zaten, Evie ile bir iki ortak yanımızdan biri bu sanırım.

     Kitap hakkında diyeceklerim bu kadar. Toparlayacak olursam ilk kitaptan daha iyi, daha komik ve daha devamı bilinmez bir kitap olmuş Doğaüstü. Birazda genel bilgiler vereyim o halde *.*


Sayfa Sayısı: 244
Tür: Fantastik
Yayınevi: DEX
Puanım: 4
Goodreads Puanı: 3.92

Serinin üçüncü kitabının önümüzdeki ay çıkması bekleniyor. Bu arada serinin ilk kitabı olan Paranormal hakkındaki yorumum için TIK TIK

   







The Perks of Being a Wallflower


     Nisan başında Feniks Kitap'tan çıkması beklenen The Perks of Being a Wallflower okumak istediklerim arasında. Maalesef kitapla ilgili çalışmalar yetiştirilememiş, çıkış tarihi biraz ertelenmiş. Türkçe'ye "Saksı Olmanın Faydaları" olarak çevrilmiş, hoş bir isim olmuş bence. 

     Kitap orijinal ismiyle filme de uyarlanmış. Baş rollerde Emma Watson, Logan  Lerman ve Ezra Miller oynuyor. Filmini izlesem mi diye düşündüm ama kitabını okumadan izlemek istemiyorum. Umarım en kısa zamanda çıkar.


14 Nisan 2013 Pazar

Bu Kitapları Neden Yarım Bıraktım?


Gördüğünüz üzere on adet yarım bırakılmış kitabım var. Aslında öyle sıkıcı kitaplar da değil hiçbiri ama araya kitap giriyor, serilerimin  devamı çıkıyor sonra unutuyorum diğer kitaplarımı. Hangi kitabı neden bıraktığım hakkında biraz bahsedecek olursam:

Nietzsche Ağladığında
Bu kitabı okuyacak seviyeye gelemedim sanırım. İki sene boyunca üç kez başladım ama olmadı, yarısında bunalıp bıraktım. Kitabın o ağır kederli havasını mı kaldıramadım bilinmez ama en az iki üç sene daha elime almayacağım kesin. GR Puanı: 4.11

Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Bu kitabı hangi akla hizmet yarım bırakmışım bilmiyorum. Çok sıcak ve bilgece bir havası var üstelik Kızılderililer hakkında yazılmış. Büyük ihtimalle araya seri devamı kitaplarım girmiştir. Bu yaz bitmeden mutlaka tekrar okuyacağım. GR Puanı: 4.05

Yaratık Avcısı
Dex'in indirimden almıştım bu kitabı. İçinde hiç kadın karakter olmaması beni sıktı sanırım. Okuduğum kitaplarda az biraz da olsa romance arıyorum, yoksa sıkılıyorum ki Yaratık'ta kadın karakter bile yoktu. En azından okuduğum kadarında. GR Puanı: 3.93

Karanlığın Gölgesi
Üzülerek okumayı bıraktığım bir kitap Karanlığın Gölgesi. İlk kitapla arasına uzun zaman girince karakterlerin çoğunu unutmuşum haliyle okurken zevk alamadım. İlk kitabı okuduktan sonra geri döneceğim. GR Puanı: 4.07

Sofi'nin Dünyası
Bıraktığım güzel kitaplardan birisi daha. LYS döneminde okumaya başlamıştım ve hem kendi derslerim hemde kitabın öğretici havası bir arada olmamıştı. Kitap hikaye havasında felsefeyi genel olarak tanıtıyor, doğa filozofları kimdi, kime göre evrenin ana maddesi ne vs. Yani ders kitaplarının farklı bir versiyonu gibi .Felsefeye yeni başlayacak olanlar için çok faydalı olur diye düşünüyorum. GR Puanı: 3.79

Üç Kader Tanrıçası
Tatildeyken okuyacak kitaplarım biter korkusuyla babamdan gelirken kitap almasını istemiştim. Kesin saçma sapan bir şeyle dönecek diye düşünürken bir de baktım Nora Roberts kitabı almış! 15. yaş günümde barbie bebek alan babamdan böyle bir hareket beklemezdim açıkçası zaten ben çok sevinince o da şaşırmıştı. :D  Çok kalın bir kitap ve tatilde bitiremedim. İstanbul'a dönünce de kitaplığıma kavuştum biraz geriye koydum Üç Kader Tanrıçası'nı. Bu yaz bitirmek istediklerim arasında o da. GR Puanı: 3.97

Yetenek
Geçen yılbaşında hediye aldığım bir kitap, çok konuşulmuştu çıktığı dönemde ve çoğunluk baya beğenmişti. Bende büyük bir hevesle başladım ama ısınamadım, sanki kitabın girişinde olaylara bodoslama dalmışlar ve neyin ne olduğunu anlamadan maceraya atılmışlardı. Ne yalan söyleyeyim elime alıp okuyasım gelmiyor. Belki okurum dediklerimden.. GR Puanı: 4.13

Taht Oyunları
Geçen yaz dizi bitince bir hevesle kitapları set halinde aldım. Abartmıyorum diziyi kitaptan kopyalamışlar, her şey mi aynı olur yahu? Ara ara 70-80 sayfa okuyordum günde ama kalın bir kitap olduğundan bitmedi gözümde büyüdü. Üzülerek bırakmak zorunda kaldım. Şimdi yeni sezonun hevesiyle başlamayı düşünüyorum, hayır diğer kitaplarda okunmayı bekliyor o yüzden bunu bir an önce bitirmem lazım. GR Puanı: 4.42

Alice
İçinde Alice Harikalar Diyarında, Aynanın İçinden ve Peruklu Arı hikayelerinin olduğu ciltli ve görünümü harika olan kitabım. kütüphanemin iyi ki almışım dediklerim arasında yer alıyor. Aslında bu kitap öyle bir seferde okunup bitirilecek cinsten değil, daha çok baş ucu kitaplarına uygun. Gece yatmadan önce birkaç sayfa okuyup eğlenceli rüyalar görmenizi sağlayabilir diye düşünüyorum. Patlayan gece lambamın yerine yenisini alırsak okumaya başlayacağım umarım. :) GR Puanı: 4.49

Arı Kovanına Çomak Sokan Kız'ı yarım mı bıraktım, hiç mi başlamadım hatırlayamadım ama kardeşim çok güzel olmadığını söylemişti. Onun da GR Puanı: 4.14

Sizin yarım bıraktığınız kitaplar var mı?


12 Nisan 2013 Cuma

Göz - Stephen King



     Hayvan Mezarlığından sonra King'in hangi kitabını okusam diye düşünürken bu sene Carrie'nin sinemalara gireceğini öğrendim. Fragmanını çok beğendiğimden (Kitabı okumak isteyenler izlemesin ama spoiler içeriyor.) Göz'ü okuyayım dedim. Kitabın baskısı tükenmiş, ancak ikinci el bulabiliyorsunuz. Neyse ki ilk aramamda buldum kitabımı. Bulamayanlar da üzülmesin zaten filminden dolayı yeni baskısını çıkarırlar. Dün okumaya başladım ve dün bitti, yorumumu Goodreads'e koymuştum, buraya da aynısını aktarayım.

     Carrrie White... Bu ismi unutacağımı sanmıyorum. Çok etkilendiğim kitaplara bir yenisi daha eklendi. Hayır anlamıyorum şu insanlar birilerini hor görmekten ne zevk alıyor? Sen açta kendi bi taraflarına gül. Bu kitap kurgu olabilir, bilim-kurgu kısmını çıkarırsak aynı durumu yaşayan binlerce kız olduğundan eminim ama bundan emin olmam da korkutuyor beni. Herkes hayatında bir gece bile olsa huzurla ve yarın mutlu uyanacağını düşünerek gözlerini kapatmayı hak eder, herkes sevilmeyi hak eder. Belki onu kalpten olmasa da sevenler vardı, annesi de kendince seviyordu ama yeterli değildi. Yine de umudunu yitirmedi Carrie, topluma dahil olma inancını kaybetmedi. King'in kaleminden çıkmış bu kızda herkes kendinden bir parça bulacak diye düşünüyorum. Bir Hayvan Mezarlığı kadar korkunç değil, hatta hiç korkunç değil ama kesinlikle çok daha çarpıcı.


     Bir iki şey daha ekleyecek olursam, kitap hem olayın yaşandığı zamanda hem de sonrasında geçiyor. Konumuz kısaca şöyle; Annesinin aşırı din bağlılığından dolayı (yobaz ve ötesi bir tutum) yaşıtlarından farklı bir şekilde büyüyen Carrie okulunda hem dışlanmakta hemde tacizlere maruz kalmaktadır. Bu durumu değiştirmek ve normal bir yaşam sürmek ister ama yakasını bırakmayan okul arkadaşlarından dolayı işi oldukça zordur. Sonunda patlama noktasına gelir vee devamı kitapta.

    Kitabı okurken sıkıldığım ya da monoton bulduğum tek bir sayfa bile olmadı. Dili akıcı ve devamında ne olacağına dair bir merakla okuyorsunuz. Kitap Türkçe'ye neden "Göz" diye çevrilmiş pek anlamadım ama çok takılmamak gerek.  2013 Yapımı olan Carrie filmi ise Ekim ayında vizyona giriyor. Evet daha çok var, umarım zaman su gibi akıp geçer, merakla bekliyorum filmi.



Düzeltme: Kitabın yeni baskıları da varmış, Ümraniye Meydan'ın oradaki D&R'de gördüm.

11 Nisan 2013 Perşembe

Liebster Blog Award #2


Colorful Book blogunun sahibi ve Sevimli Hırsız  beni Liebster Award'a aday göstermiş. Kendilerine buradan çooook teşekkür ediyorum. =) Bunlar aldığım üçüncü ve dördüncü mimler. Uzun zamandır soru cevaplamamıştım, sevindim mimlenmeme.  Liebster Award'ın bazı kuralları olduğunu hatırlatayım. Bunları önceki yazılarımdan birinde yazmıştım. Bakmak için. : TIK TIK

Ve işte hakkımdaki 11 gerçek:

. Sevdiğim insanları kedi gibi severim, okşarım.
. Yanımda düşen birisine gülmeden edemem tabii kötü düştüyse hemen gülmem bende şok oluyorum o an. :D
. Kafamda yapmayı planladığım şeyler dolanıp duruyor ama harekete geçemiyorum bir türlü.
. Çok tatlı yiyecekleri sevmem; Waffle gibi.
. Mezuniyet gecesi gibi özel günler dışında yüzüme pudra/kapatıcı tarzı şeyler hiç sürmedim.
. En sevdiğim kitaplarımdan birini kaybettim. :( (Bütünün Bir parçası)
. Toplum içinde konuşamam *o*
. Fantastik kitap meraklısıyım, okuduklarımın yarısından çoğu fantastiktir.
. Çok sevdiğim insanlara "kedim" diyerek seslenirim.
. Naftalin kokan evleri hemen benimserim.
. İki gündür rejim yapıyorum hadi bakalım umarım kaptırıp götürürüm bu sefer. *-*



Şimdi de Colorful Book'un hazırladığı 11 soru:

1. Yapmaktan en çok zevk aldığınız şey nedir?
Kesinlikle uyumak!

2. Blog yazmaya nasıl karar verdiniz? Beklentileriniz neler?
Çevremde yazan arkadaşlarım vardı onlara özendim diyebilirim. Okuduğum kitapları tanıtmak,  kalemimi geliştirmek  ve aynı şeylerden hoşlandığımız bloggerlarla tanışmak beklentilerim arasında.

3. Hayatımın kitabı dediğiniz bir kitap var mı? Varsa isim alabilir miyiz?
Düşündüm ama hemencecik aklıma gelmedi. Demek ki yokmuş. :/

4. Birini yeniden diriltebilecek olsanız bu kim olurdu? Neden?
Dedemi diriltirdim, sebebi bana kalsın.

5. Yaşadığınız en büyük hayal kırıklığı nedir? 
LYS sonucum olabilir. Kendimi hayal kırıklığına uğrattım, onca emek boşa gitti.

6. Bir kitabın sonunu değiştirebilseniz bu hangi kitap olurdu ve neden?
Harry Potter'ın sonunu değiştirip Snape'i yaşatırdım. :(

7. Bugüne kadar aldığınız en büyük başarı?
6. sınıftayken resim yarışmasında Kadıköy üçüncüsü oldum. Eheheh en büyük başarım bu sanırım.

8. Okumak mı yazmak mı? Neden?
Okumak, çünkü daha kolay ve daha akıcı benim için.

9. Klasik bir soru. Hayatınız bir kitap olsa ismi ne olurdu?
Saçsız Kız olsun ironik olur.

10. Okumanın size kazandırdığı en büyük şey nedir?
Okurken kendimi güvende hissediyorum, güven duygusu olabilir.

11. Kendinize söylediğiniz en büyük yalan?
Bir sonraki dönem tüm notlarımı yüksek tutacağım... :p

Ve Sevimli Hırsız'ın Soruları:

1. Hiç anime izledin mi? İzlediysen favori animen?
İzledim ama sadece iki tane. Vampire Knight ve Death Note. Vampir Knight'ı daha çok beğendim.

2. Kitapların filmlere uyarlanmasını doğru buluyor musun ?
Güzel oluyor bence, okuduğumuz bir kitabın filmini de görmüş oluyoruz.

3. 2013 yılında kaç kitap okuyacaksın?
Goodreads'e 80 hedefini koydum ama yalan olacak gibi gözüküyor. :D

4. Elinde okunacaki kitap olduğu halde yeni çıkan bir kitabı hemen alır mısın?
Maalesef alıyorum, tutamıyorum kendimi ama o cici kitapların da okunmaya hakkı yok mu. =D

5. Anime/Dizi/Film/Drama'lardan sevdiğin bir sahneyi bizimle paylaşır mısın?
Big Fish'de babası oğluna nasıl doğduğunu anlatıyordu, bebek anneden fırlıyor ve koridorda uçuyor. :D Güzel filmdi.

6. En çok güldüğün ve en çok ağladığın kitap neydi?
En çok güldüğüm Bütünün Bir Parçası olabilir. Ağladığım kitapsa Bin Muhteşem Güneş.

7. Hayatında UNUTULMAZ dediğin bir an oldu mu?
Sanırım olmadı.

8. Kitapların hayatındaki öncelik sırası nedir?
Ailemden sonra kitaplarım geliyor.

9. Hiç -kesinlikle- bu karakter benim dediğin bir kitap karakteri oldu mu?
Tamamen bana uymuyor ama Gölge ve Kemik'teki Alina'yla benzer çok yanımız var.

10. Bir kitabı yorumlarken nelere dikkat edersin?
Sevdiğim ve sevmediğim yanlarına, yazarın konuyu kitaba dağıtış şekline ve yazarın üslubuna dikkat ederim.

11. Kitap yorumu yapmak profesyönellik ister mi?
İster mi? Ben de bilmiyorum ama bir şekilde yaptığımı düşünüyorum. :)

Bunlar da benim sorularım: 

1. Bu yaz neler yapmayı planlıyorsun?
2. En sevdiğin erkek kitap karakteri kim?
3. Şu sıralar takip ettiğin ve bize de önereceğin bir dizi var mı?
4. En etkilendiğin söz hangisi?
5. Kitapların son cümleleri sence nasıl olmalı?
6. Senede kitap alışverişine ne kadar para harcarsın?
7. İleri de nasıl bir hayat istiyorsun?
8. Sinemada en son hangi filmi izledin?
9. Evcil hayvanın olsa ismini ne koyardın, eğer varsa ismi ne?
10. Odanda bir değişiklik yapsan bu ne olurdu?
11. Şu an almak istediğin kitaplar hangileri?

Adaylarım.:

















7 Nisan 2013 Pazar

Hayvan Mezarlığı - Stephen King



Klasik bir korku hikayesi girişiyle başlıyor Hayvan Mezarlığı. Mutlu bir aile ormanlık arazide büyük ve güzel bir ev satın alır ve gizemli olaylar hakkında konuşan komşuları vardır. Tabi o korku hikayelerinde olay evde geçiyordur ama burada arkadaki patikaya gidiyoruz; Hayvan Mezarlığına ve ötesine.

Louis Creed Maine Üniversitesi'nde çalışmaya başlayan bir doktordur. Kızı Ellie, oğlu Gage ve karısı Rachel ile birlikte  kredi borçlarının altına aldıkları evlerinde klasik bir aile yaşantısı sürmektedirler. Karşı komşuları olan Jud ve Norma aileye sıcak bir karşılama yapmıştır ama Louis kitabın sonlarında oraya hiç taşınmamış olmayı dileyecektir.

Stephen King'in okuduğum ilk romanıydı, çok mu korkunç hayır ama evde yalnızken ve gece saatlerinde okursanız bir de üstüne arada (nedense tam da korkunç sahnelerde) evden sesler geliyorsa fazlasıyla korkuyorsunuz. Akıcı bir dili var, en sevdiğim yanlarından birisi de karakterlerin iç sesleriyle konuştukları kısımdı. Yaşadıkları karşısında mantık kurmaya çalışıyor kahramanlar fakat aslında her şey önceden belirlenmiş gibi. Bana göre saçma kısımları da vardı ve bazı yerlerin ucu açık bırakılmıştı. Okuduğum ilk korku kitabı olduğundan olsa gerek o eksilerini görmezden geldim ve kitap bende 5 üzerinden 5 puan aldı.

En sevdiğim karakter bebekleri Gage oldu, betimlemelerle bebeği çok tatlı yansıtmışlar, annem de filmini izlemiş ve o da bebeğin çok tatlı olduğunu söylüyordu. Filmi baya korkunçmuş bu arada gerçi yıllar öncesinin efektleriyle ne kadar korkutur bilemem ama annem de 15 yıl önce izlemiş zaten. Zamanına göre iyi bir film olsa gerek.

Kitap okuyucuya az çok mesajlar da gönderiyor. Örneğin Louis her işte mantık arayan biri değil de dinine sadık ve perdenin ötesindeki varlıklara inanan birisi olsaydı oraya gitmezdi hatta pılını pırtını toplayıp taşınırdı ve üzücü olaylar yaşanmazdı. İncil'den yapılan alıntılar da bunu destekler nitelikte olmuş ve kitaba gerçekçi bir atmosfer sağlamış. Kapağında gördüğünüz şirin pisicikse evin kızı Ellie'nin kedisi Church. Çok gereksiz bir kapak olmuş ama cover'ları inceledim de çoğu kapakta tıslayan ya da sinsi sinsi bakan bir kedi var.

Hayvan Mezarlığı benim için korkudan ziyade psikolojik gerilim romanı tadındaydı. Çoğu arkadaşımın orta okul yıllarında okumuş olması sinirimi bozdu bir tek ben mi kalmışım okumayan dedim. Gerçi küçükken okusam kesin korkudan uyuyamazdım, o yaştaki halime hitap eden bir kitap değilmiş. Bu arada Stephen King'in  bu kitabı yazarken kaldığı evin arkasında Hayvan Mezarlığı olduğunu biliyor muydunuz?

Herkese iyi pazarlar..

6 Nisan 2013 Cumartesi

Game of Thrones 3x1 Yorumu



   2. sezonun bitimini büyük bir heyecanla yapan Taht Oyunları yeni sezonuna başladı. öncelikle şunu söyleyebilirim, ilk bölüm açılış gibi bir şeydi, kimin ne yaptığını gösterdiler, (Herkesin değil mesela Arya görünmedi.) genel bir geçiş yaptılar. Heyecanlı pek bir şey olmadı yani. Ejderhalarımız ergenlik dönemine girmiş, Jon Snow kargalara sırtını dönmüş ve Ak Yürüyenler artık geldi. Şişko Sam az daha ölüyordu bak zar zor kurtardılar çocuğu. Sansa Sibel Kekili'yle "Gemiler nereye gidiyor" adı altında 0-6 yaş arası bir oyun oynuyor. Zaten onda bile zorlandı kafası  karıştı yavrucağın. Bu kızdan bir halt olmaz gerçekten, Joffrey'i ilk gördüğü gün çok yakışıklı bulduğunda anlamıştım. Joffrey de yeni gelen kıza kendin beğendirme çabalarında, ama o kızı sevdim ben. Her ne kadar döneklik yapmış olsa da o dönemler için doğal bir durum bu. Dizinin bu bölümünün en üzücü sahneleri ise Tyrion'ın babasıyla konuştuğu kısımdı. Adamın demediği kalmadı Tyrion'a, üzüldüm gerçekten. Ejderhaların annesi ise ordu bulma çabasında. 8 bin adet insanlıktan çıkmış asker buldu ama 8 bin yeterli olmaz, ejderhalar büyümeden krallığa dönmesi zor Daenerys'in..
Bir arkadaşım geçen sezonların hazırlık olduğunu ve dizinin asıl şimdi başladığını söyledi. Umarım dediği gibi olur. Winter is here dostlar, buralarda havalar ısında da kalbimiz de lapa lapa kar yağıyor, Ejderler kanatlanıyorrrr.


3 Nisan 2013 Çarşamba

Bloglovin

Google reader'ın temmuz ayında kalkması üzerine çoğu blogger bloglovin hesabı açtı. Birbirimizi kaybetmemek açısından geçilmesi iyi gibi duruyor. Henüz nasıl kullanıldığını anlamasam da yavaş yavaş çözeceğiz. Bloglovin hesabım için. :
 Follow my blog with Bloglovin

1 Nisan 2013 Pazartesi

Duman ve Kemiğin Kızı - Laini Taylor

Bir zamanlar şeytanın ininde yerde tüylerle oynayan küçük ve masum bir kızdı. O, artık masum değil.

Şeytanların düşündüğünüz kadar kötü, meleklerinse göründükleri kadar saf olmadıkları bir dünyada var olmaya çalışan mavi saçlı kız Karou'ya merhaba deyin. Mitolojik varlıkların arasında kim olduğundan bihaber büyüyen Karou için yaşam Prag'ın büyüleyici sokakları, sanat okulu ve babası yerine koyduğu Brimstone'un gizli işlerini yapmaktan ibaret gibi gözükse de bilmediği çok fazla şey vardır ve bunlar yavaş yavaş açığa çıkacaktır. 

Kitaba genel bir bakış atacak olursam büyük beklentilerle başladığımdan ilk kısımlarında biraz sıkıldım. Yazar bazı yerleri uzatmış ama sonrasına da zönk diye kalacağınız şaşırtıcı bilgiler eklemiş, havalı bölüm bitimleri yapmış ve o kısımları okuyunca sıkıntınızdan eser kalmıyor üstelik büyük bir heyecanla arka sayfalara geçiyorsunuz. Melek-şeytan dedim ama durum bu kadar basit değil, Daha mitolojik, değişik varlıklarla dolu. Bir Kimeralar var karanlık tarafta bir de melekler. Bana kalsa melekler yerine farklı bir şey  konulabilirdi ama böylesi de iyi olmuş. Bu arada Karou'nun mavi saçlı olduğundan söz etmiş miydim? Evet kızımızın laciverte çalan mavi saçları var. Doğuştan mı, hayır ama sonradan bir sebepten ötürü maviye dönüşmüş. Nedenini buraya yazmıyorum az biraz spoiler oluyor. Yani mavi saçlı olmayı kim istemez ki şahsen ben isterim bıktım siyahtan. Tabi sadece mavi saçlarıyla değil, güzelliğiyle de dikkat çekiyor Karou. İşte bu nokta da benim biraz canımı sıktı. Güzel kız- yakışıklı oğlan hikayelerinden farklı bir şey görmek istiyorum artık, ama Duman ve Kemiğin Kızı'nda durum yine aynıydı. Yakışıklımız kim diyorsanız o da sürpriz olsun ama başlarda çıkan hödük Kaz değil, bunu söyleyebilirim. (Kaz Karou'nun amatör oyunculuk yapan eski sevgilisi.)


Bu kız hayalimdeki Karou'ya çok benzemiş bak. Tabii onun saçları uzun ama benzettim ben.

Kitap ağırlıklı olarak rüya gibi  iki şehirde geçiyor; Prag ve Marakeş. Gitmek istediğim yerleri okuyunca kitaba daha da bağlandım, o sokaklarda gezmeyi, Karou ve arkadaşının takıldığı Zehir adlı mekanda heykellerin arasında oturmak istedim ben de. Kapalı havaları seviyorsanız Duman ve Kemiğin Kızı'nın gizemli sokaklarını, nereye ve hangi dünyaya açıldığı belli olmayan kapılarını da çok seveceksiniz. Yılan saçlı bir kadını bile seveceğinizi düşünüyorum yani daha ne diyeyim. Kitap Goodreads'de 5 üzerinden 4.09 gibi hayli yüksek bir puan almış, bende kitaba 4 puan verdim. 1 puanı da o eksik gördüğüm yanlardan dolayı kırdım. Devamı olan Days of Blood orjinal dilinde çıktı ve GR'den aldığı puan 4.32. İkinci kitabını merakla beklememe sebep veren bir puan olmuş umarım en kısa zamanda çevirirler.