19 Ağustos 2015 Çarşamba

Buzkentin En Soğuk Kızı - Holly Black / Kitap Yorumu



Merhabalar, bugünkü yazım Artemis Yayınları'ndan çıkan Buzkentin En Soğuk Kızı hakkında olacak. Kitabı okumayı çevrildiği andan beri istiyordum ama Türkçe'si çıktığında çok yoğun bir dönemdeydim, alamadım falan. Geç olsun da güç olmasın diyelim, en azından boş vaktimde rahat rahat okumuş oldum. :3 Öncelikle şunu  söylemeliyim ki Holly Black'in vampirlerini çok sevdim.  *.* Konuyu bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim: Buzkentin En Soğuk Kızı vampirleri anlatıyor. Vampirlerin açığa çıktığı bir dünyada insan ölümlerini olabilecek en az düzeye indirmek amacıyla kuruşmuş Buzkentler var. Bir nevi vampir hapisaneleri olan bu yaşam alanlarına vampir olmak umuduyla gelen insanlar da girebiliyor. Ama şöyle ki, girmek ne kadar kolaysa çıkmak da o derece zor. Zaten buzkentlere giden insanların çoğu vampirlerin yemeği oluyor, dönüşmek istiyorsanız şansınız yaver gitmeli, insan sayısı yeterince azken vampirlerin  yenidoğanlara ihtiyaçları yok yani. 


Kitabın geçtiği zamandaki insanların yerine kendinizi koyun, vampirler gerçek, ölümsüzlük gerçek. İnsanlar geceleri güvenli olmayan sokaklarında yaşayıp rutin işlerine devam ederken başka bir yerde sizden her açıdan üstün büyüleyici yaratıklar var. Bu da özellikle ergenlik çağındaki kesimin hayattan soğumasına, ölümsüz olabilmek için buzkentlere gitmesine neden oluyor. İnsanlar vampirlerin nereden geldikleri konusunda hala bilgisiz, bunun bir çeşit virüs mü yoksa bedeni ele geçiren karanlık güçler mi olduğu bilinmiyor. Çoğu insan için onlar buzkent balolarında izledikleri görkemli yaratıklar. Sonsuz gençlikleri ile yaşayıp eğleniyorlar, en azından televizyonlar ve internet yayınları onları böyle gösteriyor.

Holly Black'in vampirlerini çok sevdim demiştim, buradaki vampirler diğer kitaplarda okuduklarıma kıyasla daha hüzünlü varlıklardı. Okurken duygularındaki gel-gitleri hissedebiliyordunuz. Vampirlerin psikolojik durumlarını bu kadar detaylı aktaran başka bir kitap okumadım sanırım. Belki Dracula'yı yarıda bırakmasaydım durum böyle olmayabilirdi tabii bilemedim şu an. =D Holly Black'in yarattığı vampirler ara ara kötüleşen bir rüyada gibilerdi, sıradan şeylerle ilgilenirken bir an delirebiliyorlardı. İlk defa bir kitapta vampirlere bu kadar takıldım, gerçekten ilginçti ve okuyucuyu ölüm - sonsuz yaşam ikilisini düşünmeye itiyordu.




Kitabın temelini ölüm üstüne kurmuş, her bölüm başında ölümle ilgili sözler, şiirler bulunuyor. Hepsi gotik bir masalın başlangıcındaymışsınız gibi hissettiren sözler. Buzkentin En Soğuk Kızı'nı bana sevdiren şeylerden biri de buydu. Kitabın başından sonuna hakim olan konu ölümdü. İnsanlar ölümlü, vampir olmak içinse ölmek gerekiyor. Çoğumuz ölümden sonraki sonsuz yaşama inanıyoruz, Holly Black kitabının alt tonlarında buna dikkat çekmek istemiş gibi geldi. Öldükten sonra olanlara, getirilerine ve götürülerine. Bu arada  Artemis'in sözlerin olduğu kısımlarda kullandığı yazı stili yer yer okumamı güçleştirdi onu belirteyim. 

Vampirleri çok anlattım ama insanlardan pek bahsettim. Ana karakter Tana 17 yaşında sıradan (Vampirler bilinirken bir lise öğrencisi ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradan) bir lise öğrencisi. Etrafındaki herkes gibi o da vampirlere merak duyuyor ama vampir olmak gibi bir isteği yok. bir gecede yaşanan şeylerden sonra yolu mecburen Buzkente düşüyor. Tana, eski erkek arkadaşı Aidan ve kim olduğunu bilmediğimiz yolcuları Gavriel kitabın üç ana karakteri. Başlarda Tana'ya pek ısınamasam da kitap ilerledikçe karakterin güçlü yanını çok sevdim. Ağlak kızları ve aşk üçgenlerini sevmeyenlere müjde, bu kitapta ikisi de yok. ^.^

Buzkentin En Soğuk Kızı severek okuduğum bir vampir hikayesi. İçinde biraz aşk, biraz delilik ve bol miktarda kan var. :3 Buzkentte yaşamak istediğimi sanmıyorum ama hafta sonu gidip görmek güzel olurdu eheheh. Vampirleri okumayalı çok olmuştu, bu arayı karanlık bir hikayeyle kapatmamı sağladığı için Holly Black'e teşekkürler. :** Gotik masalları sevenler kitaba bir göz atmalı. Buzkent herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir yer, kitap da öyle, ölüm de öyle. 

10 yorum:

  1. aldım listeye bende
    gayet güzel şeyler duyuyorum bu kitapla ilgili
    artemis bu aralar iyi kitaplar basıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu sene hem Artemis hem de Pegasus çok güzel kitaplar çıkarttı.

      Sil
  2. Merhaba ben blog tasarımının tek kelimeyle hastası oldum blogunun kendiside çok güzel açıkçası tasarımı kendin mi yaptın yoksa yaptırdın mı merak ediyordum da :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, başka bir bloggera yaptırmıştım. :)

      Sil
  3. Aslına bakarsan şöyle bir düşündüm de , vampir kitapları okumayalı baya olmuş. Melekler, şeytanlar, zombiler, nefilimler, hayaletler derken vampirlerin papucu dama atıldı sanırım.:) dediğin gibi, uzun bir aradan sonra vampirlerin dünyasına uğramak için güzel bir kitaba benziyor. Listeme ekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ara verip vampirlerle alakalı okumak iyi oluyor sanki yeni bir türe başlamış gibi hissediyor insan. =P

      Sil
  4. Selam ben de bir bloggerım ve blogunda ki reklamlar dikkatimi çekti acaba kazanç sağlıyor mu yoksa gerçekten milletin şikayet ettiği gibi çok zor bir kazanç mı sağlıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba bana da henüz kazanç sağlamadı, pek işe yaradığını söyleyemem ama hiç yoktan iyidir diyerek tutuyorum hala. =)

      Sil
  5. Ya kitapta cinsellik var mı? Çok açık bir soru oldu ama bilmem gerekiyor. En ufak bir"seks" sahnesi var mı? (Iyyy, iğrenç!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatırladığım kadarıyla yoktu ama emin değilim :D

      Sil