19 Ağustos 2018 Pazar

Senelik 100 Kitap Hedefimi Tamamladım: Okuduklarım Bana Neler Kazandırdı?

2018 bloga en az girdiğim sene olmakla birlikte en çok kitabı okuduğum sene oldu. Şubattan beri yazmıyorum şaka gibi. =( Instagramda fazlasıyla aktifim, oraya yazmak çok kolay olduğundan bloga girmeye üşendim. Böyle böyle aylar geçiverdi. Bu süreçte senelik hedefim olan 100 kitabı tamamladım! Benim için büyük başarı, okuma yazmayı öğrendiğimden beri ilk defa bu kadar çok kitap okuyorum heheh. Şu an 106. kitabımdayım, Rebecca - Daphne du Maurier. Dün yazarın bir diğer kitabı olan My Cousin Rachel'ın filmini izledim. Ondan aldığım şevkle Rebecca'ya başlamaya kadar verdim. 

Şubattan bu yana neler oldu? Yüksek lisansın ders aşamasını tamamladım, (1 seçmeli ders kaldı) erasmusa başvurdum, 14 eylülde Polonya'ya gidiyorum! Erasmus yaklaştıkça kitaplığımdan daha çok kitap okuyayım diyerek son birkaç ay baya okuma yaptım. Orada e - kitap okuyucu kullanacağım, hala almadım ama sanırım Kobo olacak. Bir de okumam gereken ama hep ertelediğim üç beş kitabı seçip götüreceğim. Okul ekimde başlıyor, en yakın arkadaşımla önden İtalya tatili ayarladık ve maalesef ona vize çıkmadı. Büyük ihtimal İtalya'ya tek gideceğim, bu konuda hala kararsızım ama 15 günü Polonya'da gezerek kaybetmeyeyim diyorum, ülke içinde hafta sonu da gezebilirim sonuçta. Bu da böyle üzücü bir durum işte n'aparsınız.
100. kitabımı tamamlamak üzereyken kendi kendime saçma bir tribe girdim. At koşturur gibi okudum, ne kazandırdı şimdi bunlar bana, okumak için mi skor için mi okuyorum vs. böyle düşündüm durdum. Sonra dedim Berfin iyi misin? İmkanın olsa senede 500 kitap okumaz mısın, okursun. Zamanımı verimli kullanmadığımı düşünüyordum, hala da öyle düşünüyorum ama sebebi okumaya çok zaman ayırmam değil, sebebi sosyal medya ve telefon. Yemin ederim herkes telefona ayırdığı zamanın yarısını kitap okumaya ayırsa senede 100 kitabı çok rahat devirirdik. Instagram keşfet adeta bir uyuşturucu batağı, karabasan gibi bir şey. Girince çıkmak için kendimi zorlamam gerekiyor. Sosyal medyayı kötülemiyorum, doğru kullanıldığında çok güzel bilgiler ediniliyor. Instagram sayesinde bir sürü kitap keşfettim, twitterdan gündemi takip ediyorum ama her 15 dakikada bir elim telefona gitmese daha iyi olacak. Ayrıca kitap okumayı daha verimli kılmak üzerine birtakım denemeler yapıyorum, formülü oturtunca paylaşacağım. Sanırım hayatıma harika şeyler katacak, uygularsam yani. :)
Senenin başından itibaren okuduklarıma bakıyorum... Shirley Jackson'dan Biz Hep Şatoda Yaşadık ile başlamışım. İkinci okuyuşum, gotik sever olarak hayran kaldığım bir kitap. Devamında Gülün Adı, Otranto Şatosu... böyle gidiyor. Tek tek yazmayacağım tabii ki. Hepsine bakmak isterseniz Goodreads hesabımı inceleyebilirsiniz. Sayfada linki var. Bu sene okuduklarım bana ne kattı bakış açısıyla düşünerek yazacağım. 
Senenin en güzel yanı, bol bol Ursula okudum. En sevdiğim yazarı kaybetmek baya üzücü oldu, okudukça sanki hala yaşıyormuş gibi hissettim. Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak kitabı ile şiir sanatındaki başarısını da gördüm.  Lavinia ile bir kadının gözünden erkek egemen dünyayı edebiyat sanatını kullanarak, dans eder gibi anlatışını keşfettim. Başlama Yeri ile sıradan bir hikayenin nasıl büyülü bir hale getirilebileceğini öğrendim. Ursula bana çok şey kattı, hala da katıyor. Lütfen okuyun, ve lütfen imkanınız olursa Yerdeniz Serisi'yle başlayın. Arha'yı, Tenar'ı, Ged'i tanıyın. Ondan sonra yazarın diğer kitaplarına geçin. 



2018'de edebiyatın "sanat" olduğunun farkına vardım diyebilirim. Bunda en büyük etki Dorian Gray'in Portresi'nden geliyor. Kitabı bitirince "Edebiyat budur, sanat budur!" dedim. Umarım sene bitmeden en az bir Oscar Wilde kitabı daha okurum. Edebiyat sanatının tadını aldıktan sonra okuma zevki hem oturuyor hem de farklı tatlar denemek isteyen bir gurme gibi daha kaliteli arayışlara giriyorsunuz. Gerçekten çok keyifli bir şey. Özellikle de çevrenizde sizinle benzer zevklere sahip okumalar yapan kişiler varsa. Maalesef çevremdeki arkadaşlarım pek kitap okumuyor, okusa da zevklerimiz çok uyuşmuyor. O yüzden blog ve instagram hesabımdan kitap sohbeti yapmaya imkan bulduğum kişiler benim için çok değerli. Ayrıca bu sene başlattığım, her ay bir gotik edebiyat eseri okuduğumuz kulüpte harika paylaşımlar yapıyoruz. Edebiyat başta olmak üzere her alanda sohbet ettiğimiz için baya keyifli oluyor, umarım aynı şehirde olduklarımızla da en kısa zamanda buluşacağız. 2018'de okuduklarım bana kitap dostları kazandırdı, iyi ki kazandırdı diyorum, bir de maşallah. :D 
Bu sene Jostein Gaarder kitaplarına gömüldüm. Sofie'nin Dünyası'ndan sonra yazarın dilimizde basılan tüm kitaplarını aldım. İçlerinde bir tanesi var ki beni çok etkiledi: Acaba. Çocuk kitabı aslında, renkli, çizimli. Her sayfasında 1 soru var. Yaşama, ölüme, varoluşa dair. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, o kadar hızlı yaşıyoruz ki sormamız gereken soruları es geçiyoruz. Cevaplamaya gerek yok, gerçekten sormamız bile yeterli. Kaçmasın, biraz yavaşlayalım ve burada olduğumuzun farkına varalım derseniz Acaba'yı mutlaka okuyun. Soruları içselleştirince oluşan his size gereken cevabı da verecek zaten. 



Yavaşlamaktan gidersem, Zen felsefesine baya merak sardım. Kitap okurken at mı koşturuyorum dedim ya, asıl hayata dair böyle hissediyorum. Zaman elimden kaçıyor, kendimi göremiyorum, nereye gittiğimi bilmiyorum. Bu noktada Zen ile, yavaşlamaya dair düşüncelerle kendimi telkin etmeye çalışıyorum. Yavaşla - Kemal Sayar, Ölümsüz Aile - Natalie Babbitt, Özgürlüğe Uçuş - Delia Steinberg Guzman, Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Zen ve Okçuluk -  Eugen Herrigel ve Sıradan Zaferler - Manu Larcenet beni anda tutan, geçmişte veya gelecekte değil anda kalmama yardımcı olan kitaplar oldular. Okuduğum kitabın hayatımda bir iz bırakması, eyleme dönük bir şeyler yapmaya teşvik etmesi benim için çok önemli. 2018'de bunu elimden geldiğince dikkate alıp okumalarımı o yönde yapmaya çalıştım. Tabii arada kafamı rahatlatayım diye öylesine okudum, bu da gerekliydi zaten. Yoğun kafayla hadi felsefe okuması yapayım diyemiyorum maalesef. :3 

Sekizinci ay bitmeden hedefime nasıl ulaştım derseniz, zaman ayırdım. Okudukça daha çok okumak istedim, yoğunken okuyamadığım zamanlar oluyordu, müsait olur olmaz iki katı süre ayırdım mesela okumaya. Böyle böyle okumak su içmek, uyumak gibi bir ihtiyaç haline geldi. Şu an neden okursun sorusuna en genel haliyle cevabım bu, neden uyuyorsam aynı sebepten okuyorum: ihtiyaç. Öğrenmeye ihtiyacım var, rahatlamaya ihtiyacım var, keşfetmeye ihtiyacım var. Refleks gibi, düşünmeden okuyorum, anda kalmaya çalışarak. 2018'de okuduklarım bana bunu da kazandırdı. Okuyamadığım dönemler de oldu tabii ama sonrasında daha büyük bir istekle devam ettim. 

Bu seneni bana kazandırdığı en güzel şeylerden birisi de çocuk kitapları. Harikalar, öğreticiler, çizimleri çok güzel ve her yaşa hitap ediyorlar. Yakında buna özel bir yazı yazabilirim. Lütfen çocuk kitabı diyerek es geçmeyin, her ay en az bir tane çocuk kitabı okuyun. :) Her ay bir kitap demişken, bu sene düzenli olarak her ay 1 Zweig kitabı okuyorum. Şimdiye dek gördüğüm en iyi öykücü olduğundan ay başlarında hangi kitabını okusam diye seçerken kendi kendime hediye alıyormuş gibi seviniyorum ki zaten hepsi kitaplığımda bekliyor. :D Bu seneki okuma düzenim bana okumayı eğlenceli hale nasıl getirebileceğimi de öğretti, yolu ise kişisel zevklerimi bulmaktan geçiyormuş. 




2018 okumalarım devam edecek, bir ay sonra evimden uzakta olacağım için nasıl bir düzenle devam ederim bilmiyorum. En çok da bu sebepten okumaya fazla zaman ayırıp hedefimi tamamlamak istedim. Umarım okuduklarımdan öğrendiklerimi eyleme dökme fırsatı bulacağım bir erasmus süreci yaşarım, ve umarım euro düşer. :D  Yazıyı bitirdikten sonra buradan takip ettiğim hesapları okumaya geçeceğim, herkesi gerçekten çok özledim. Instagramda gurbetçi gibi hissediyorum desem yalan olmaz. :d Artık erasmusta vakit buldukça hem gezdiğim yerleri hem de okuduklarımı paylaşırım. Bu sene erasmus yapacak olan varsa haberleşelim, geçen sene Ecrin yapmıştı keşke aynı döneme denk gelseydik diyorum şu an. :) Herkese bol okumalı, dinlenmeli ve eğlenmeli bir bayram dilerim, görüşmek üzere. 

3 yorum:

  1. tebrikler.... ben de geçtiğimiz günlerde oturup liste yaptım. okuduğum kitapların yarısını bloga girmediğimi gördüm. okumak yanında bilgisayar başına geçip fikirleri toparlamak zor olabiliyor bazen. zaman geçince de insan kitabın hissettirdiği duyguları unutuyor.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederiz yazı için

    YanıtlaSil
  3. Merhaba blogunuzu ziyarete geldim. Sizi de bloguma beklerim.

    YanıtlaSil