25 Aralık 2013 Çarşamba

Kitap Yorumu: Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri - Chris Priestley


Edgar'la beraber amcasının korkunç hikayelerini dinlemeye hazır mısınız? Montague Amca ormanın derinliklerinde büyük bir evde yaşayan yalnız bir ihtiyardır. O kadar yaşlı ki, Edgar'ın babası bile amcasının kaçıncı kuşaktan olduğunu tahmin edemiyor bu yüzden ona sadece amca diyorlar. Edgar'ın ziyaretine gittiği Montague Amca'nın anlattığı hikayelerden oluşan kitap dehşet denilecek derece korkunç değil tabii. Ama yer yer ürküten kısımları oluyor. Bazı hikayeler bana biraz kasma geldi, sonunu n'apsak da çok korkunç göstersek der gibi olmuş. içinde Türkiye'de geçen cinli bir hikaye bile vardı. Hikayeleri yazarken sonunun korkunçluğundan ziyade atmosferin korkunçluğuna önem verilseymiş gerçekten dehşet olabilirmiş. Montague Amca'nın hikayelerinin bittiği ve Edgar'ın ne durumda olduğunun anlatıldığı kısımlar daha çok ürküttü beni çünkü o evin atmosferi çok daha güzeldi. 

Boş zamanının değerlendirmek için güzel bir kitap, zaten kısa ve resimli. Benim gibi okuma tutukluğunuz yoksa çabuk biter anlayacağınız. :) Bu arada korkunç değil dedim ama 13 yaşının altındaki okuyuculara tavsiye etmiyorum, o yaşlardayken okusam çok korkardım büyük ihtimalle. Cinler, garip yaratıklar falan. :D

Puanım

23 Aralık 2013 Pazartesi

Okuyorum: Yolun Sonundaki Okyanus - Neil Gaiman


Okuyamama alışkanlığımı hala üstümden atamadığım şu günlerde Yolun Sonundaki Okyanus'a başladım. İncecik ve akıcı bir kitap olmasına rağmen üç dört gündür çantamda takılıyor kendileri. Bitireceğim inşallah, durmak yok okumaya devam. ^^

16 Aralık 2013 Pazartesi

Çekiliş Sonucu

Doğum günü çekilişini kazananlar belli oldu, katılan herkese teşekkürler. Kazanan arkadaşlar 2 gün içerisinde bana facebook sayfamdan ya da berfinknt@gmail.com adresinden adres bilgilerini gönderirlerse sevinirim. Herkese iyi geceler. .)


12 Aralık 2013 Perşembe

Kış Okumaları İçin Kitap Önerileri

Malumunuz iki gündür İstanbul'da kar yağıyor. Dışarıdayken soğuktan donsak da eline çay/sıcak çikolata ve türevi bir şey alıp kitap okumak gibisi yok. Özellikle tatilse ve tüm gün yapman gereken bir şey yoksa. :) Ben de okuduğum kitaplardan birkaç tanesini kışın okunabilecekler kategorisinde sizlere sunayım dedim.


Kristi Cook - Sığınak
Sığınak LYS dönemimde okuduğum vampir ağırlıklı bir fantastik romandı. Kitabı çok beğenmemi sağlayan şeyse yatılı okulda geçiyor olması. Ayrıca bu okul birtakım psişik güçlere sahip insanların gittiği özel bir yer. 2012'nin en iyi kitapları kategorisinde de Sığınak'ı paylaşmıştım. Akıcı, kendine has bir kitap, tavsiyemdir.












Amber Kizer - Meridian
Ah Meridian... Aslında bu kitabı listeye koymasam mı dedim çünkü dilimize devamı çevrilmemiş bir serinin ilk kitabı. Konusu ayrı güzel karakterleri ayrı güzel. Gereksiz aşk üçgenleri de yok içinde. Kış zamanı kocaman bir evde geçtiğini de belirteyim. Umarım okuduktan sonra benim gibi devamı yok diye üzülmezsiniz. :/












Neil Gaiman - Mezarlık Kitabı
Okurken "Neden ben de mezarlıkta yaşamıyorum ki?" diye özendiren bir kitaptır kendileri. Böyle resimli falan çok şirin. Hayaletlerle ilgili bir şeyler okumak istiyorsanız tavsiye ederim. Çok farklı, çok güzel.















Brenna Yovanoff - Yer Değiştirenler
Geçtiğimiz yaz okudum, çok beğendim mi hayır. Ama kendine özgü konusu ve gotik atmosferiyle insanı içine çekiyor. Fantastik ama zombi desen değil hayalet desen değil. Farklı bir tür. Karakterlere pek ısınamasam da kitabı kapattığımda değişik bir şey daha okumuş oldum demiştim.












John Green - Alaska'nın Peşinde
Bana kalırsa Aynı Yıldızın Altında'dan daha güzel olan kitap. John Green hiç okumadım ya da sadece aynı Yıldızın Altında'sını okudum diyorsanız bu kitabını da okunacaklar listesine ekleyin bence.














6 Aralık 2013 Cuma

Kasım Ayında Okuduklarım

Bu ay maalesef okumaya fazla vakit ayıramadım. GR'ye baktım da sadece üç kitap okumuşum. :( Aralık ayında bu sayıyı artırırım inşallah.. Neler okumuşum diye bir bakacak olursak:



Cehennem Makineleri Serisi'nin son kitabı, sonunu beğenmediğim kitabı. :/ Yine de efsane bir seri olduğunu inkar edemem, gölge avcılarıyla tarihi zamanlar birleşince çok hoş bir kitap çıkmış ortaya. Kitabın yorumu blogumda mevcut.








Ötekiler Arasında kuşkusuz bu sene okuduğum en iyi romanlardan biriydi. Blog turu kapsamında inceledik iyiki de incelemişiz. Tereddütsüz tavsiye edebilirim kitabı, o derece iyi yani. Okuyun, okutun efenim. :)








Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'ni Tüyap'tan almıştım. Ürkünç öykülerden oluşan bir kitap. Değişikti, kendi tarzı vardı ama hikayelerinden çok korkamadım. Belki gecenin bi' vakti odamda tek okusam korkardım bilemiyorum. :D Yorumunu çok yakında yazacağım.







Kasım ayında okuduklarım bunlardı. Biliyorum, çok az ve bu kitap okuyamama halimden nasıl kurtulacağım hiç bi' fikrim yok. Önerileriniz varsa seve seve dinlerim. :) Sizler hangi kitapları okudunuz kasım ayında?

27 Kasım 2013 Çarşamba

İlgimi Çeken Kitaplar #3

Bu hafta sınavlardan ve ödevlerden vakit bulup kitapları inceleme fırsatım pek olmadı doğrusu. ama her kitapsever ne kadar yoğun olursa olsun mutlaka almak istediği bir kitaba denk geliyor sanırım. :)


Losing İt - Cora Carmack / Pena Yayınları

Gülen Yorumbaz'da görmüş ben de onun sayesinde haberdar oldum kitaptan. Henüz türkçesi çıkmadı ama yakın zamanda bekliyoruz. Goodreads'den anladığım kadarıyla güzel bir konusu var. Arkadaş çevresindeki tek bakire olan kızımız bu durumdan sıkılıyor ve tek gecelik bir ilişki yaşamak istiyor. Karşısına çıkan yakışıklı ise bilin bakalım kimmiş, kızın tiyatro öğretmeni.






Lanetliler Ormanı - Carrie Ryan / Pegasus Yayınları

Mary’nin dünyasına basit gerçekler hâkimdi… 


Rahibe Kardeşliği her zaman en doğrusunu bilir.
Koruyucular kollar ve hizmet eder.
Lanetliler hiçbir zaman pes etmez.
Ve gözünü, kasabayı çevreleyen tel örgülerden ayırmaman gerekir.
Kasabayı, Lanetliler Ormanı’ndan koruyan tel örgülerden…

Mary’nin kanıksadığı bu gerçekler, onu birer birer yüzüstü bırakmaktadır. Rahibe Kardeşliği ve Koruyucularla ilgili sırları keşfederken sorgulamaya başladığı hayatı, Lanetlilerin tel örgüleri aşmasıyla yerle bir olur. Mary artık hem yaşamın hem de ölümün acımasızlığıyla yüz yüzedir.
Tel örgülerin ardındaki Lanetliler Ormanı’nda bir ölüm kalım savaşına atılan Mary, hayallerindeki okyanusa ulaşmak için kasabası ile geleceği, sevdikleri ile kendisini sevenler arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır... 





MERLYN - T. A. Barron / Parodi Yayınları


Büyü temalı kitaplara bayılıyorum. *.* Merlin'in hikayesini bir de bu kitaptan dinlemek gerek.








24 Kasım 2013 Pazar

Kitap Canavarlarının 4. Blog Turu: Ötekiler Arasında - Jo Walton (Yorum)



Anlatılmaz yaşanır diyebileceğim bir kitabı bitirmiş bulunmaktayım. Fantastik ama bir o kadar gerçekçi, akıcı ve bilim-kurgu romanlarıyla dolu bir kitap Ötekiler Arasında. Galler'in vadilerinde perilerin arasında başlıyor ve sihri en başından hissediyorsunuz. Hugo ve Nebula ödüllerini kazanmasına şaşmamak gerek, Jo Walton içinde kaybolacağımız bir dünya yaratmış. İyi ki İthaki dilimize çevirmiş, iyi ki tur kapsamında bizimle olmuş.

Arka kapak yazısında anlatıldığı gibi, hikaye tam bir kitapkurdu olan ve perileri görebilen Mori'nin yaşamından bir kesitle karşımıza çıkıyor. İkizi de var Mor. Ancak o annelerinin sebep olduğu bir kazada hayatını kaybetmiş. Aynı kaza Mori'nin topal kalmasına neden olmuş. Kazanın ardından yatılı bir okulda eğitim görmeye başlayan Mori bir yandan annesinin kötü büyülerinden korunmaya çalışırken diğer yandan okuduğu kitaplarla bizi bilim-kurgu ve fantastik eserlerle dolu sayfalarla karşılıyor. Karakteri kıskanmadım desem yalan olur, bir kitabı bitirip peşine ötekine başlıyor. O kadar hızlı okumasına çok imrendim doğrusu. Tabii kitapların sadece ismi geçmiyor her biri hakkında kısa kısa bilgiler öğreniyoruz. Ötekiler Arasında sayesinde bilim-kurgu türü hakkında baya bir fikir edindim. En kısa zamanda kitapta adı geçen kitaplardan birkaç tane seçip alacağım.

Kütüphane kavramı Ötekiler Arasında'da büyük yer kaplıyor. Mori kütüphaneler arası ödünç sistemi sayesinde istediği çoğu kitaba ulaşabiliyordu. Bizde de kütüphanelere bu kadar çok önem verilse keşke.

Kitap hakkında söyleyeceğim şeylerden birisi de dingin oluşu. Belli bir temposu var ve bu ne düşüyor ne de yükseliyor. Ama kesinlikle sıkıcı değil. Sakin, öğretici ve onca sihir kavramına rağmen bir o kadar mantıklı bir kitap okudum. Bunda Mori'nin zeki bir kız olmasının etkisi var. Hani özgür, zeki ve çekici bilim kadınları ya da yazarlar olur ya Mori de öyleydi. Kimseye ihtiyacı yoktu. Çantasını içindekiler ona yetiyordu. Kitaplar, gezerken nerede olduğunu anlayabilmesi için bir harita ve yanında ne olur ne olmaz diye taşıdığı para. Tabii yürümesine yardımcı olan bastonu da var. Öhöm, neyse. Bu kitaba bayıldım. Blogumu takip eden herkese tavsiye ediyorum. Okuyacak hoş bir şeyler arıyorsanız Ötekiler Arasında'ya bir şans verin. Kitaplarımızı veren ve bu tura destek olan İthaki Yayınları'na çok teşekkür ederim.

Puanım tabiki  5 kuzgun. =)


22 Kasım 2013 Cuma

Etkinlik: Üç Blogger ile Son Zamanlarda


Vampirellanın Güncesi, Optik'in Kitap Blogu ve Büyülü Ayraç olarak toplandık, eğlenceli bir etkinlik hazırladık. Son zamanlarda başlığıyla oluşturduğumuz 10 soruya cevap vermek için etkinliğe katıl! Cevabını yorum olarak atabilir ya da blogunda konuyu işleyebilirsin. İşte sorular:

Son zamanlarda:

1. Seni mutlu eden bir kitap haberi


2. Okuyup da çok beğendin bir kitap

3. Okuyup da beğenmediğin, seni hayal kırıklığına uğratan bir kitap


4. Okuma alışkanlığında bir değişim oldu mu? Son iki ayda kaç kitap okudun?


5. Gözüne kestirdiğin, mutlaka okumalıyım dediğin kitaplar hangileri?


6. Etkinliği takip edenler bir kitap öner!


7. Okuyup da yarım bıraktığın bir kitap


8.En çok hangi yayınevinin kitaplarını okudun?

9. Bu ay okuduğun en uzun kitap neydi ve kaç sayfaydı?

10. Hediye kitap aldın mı? Aldınsa bizimle paylaş.


Cevaplarım

Büyülü Ayraç 1. Yaş Günü Çekilişi



Blogumun birinci yaşı 16 aralıkta doluyor. Bu zamana kadar beni takip eden kitapsever dostlarıma çok teşekkür ederim. Birinci yaş gününde bitecek bir çekiliş düzenleyerek resimde görmüş olduğunuz 5 kitabı 5 kişiye hediye edeceğim. Aşağıdaki Rafflecopter formundan çekilişe katılabilirsiniz. Haklardan bir tanesine "En sevdiğiniz kitap nedir ve bu kitabı sevme sebebinizi kısaca açıklayın." seçeneğini koydum. Kim hangi kitapları seviyor görmüş olurum. :) Facebook paylaşımlarını yaparken yukarıdaki resmi koymanız gerekiyor, seçenekte yazıyor ama buradan da söyleyelim dedim. Düşüncelerin benim için önemli kısmını da lütfen doldurun blogumda görmek istediğiniz şeyleri ya da değiştirmemi istediklerinizi öğrenmek istiyorum.

Çekiliş bu akşamdan başlamış olup 16 aralıkta yani blogun birinci yaş gününde bitecek şekilde programlandı. Kazananları seçtikten sonra mail atacağım ve iki gün içerisinde dönmezlerse yeni kazananlar belirleyeceğim. Kargo ücreti bana ait, kitapları kitaplığımdan veriyorum. Hepsi tabii ki de orijinal ve özellikle Oksa Pollock kocaman ciltli süper bir kapağa sahip. :D Fantastik, romantik ve gerilim türlerinde kitaplar koydum ki herkesin seveceği şeyler olsun. Umarım kitaplar onu en çok isteyen kişilere gider, bir nevi yılbaşı hediyesi olur hem diyor ve herkese bol şans diliyorum.


a Rafflecopter giveaway

20 Kasım 2013 Çarşamba

Kitap Yorumu: Mekanik Prenses - Cassandra Clare


Cehennem Makineleri Serisi'ne Ölümcül Oyuncaklar'dan önce başlamıştım. Kitabın türkçesinin ilk çıktığı zamanlardı, hep uğradığım bir sahafta birden fazla kopyasını görünce merak edip almıştım. (Not: o sahafı sonradan hiç sevmedim bir sahafa göre pahalı satıyordu ve nihayetinde gayet işlek bir yerde olmasına rağmen kapandı.) Kitabın başlangıcında Will'in bir iblisi parçalama sahnesi vardı, tiksinmiştim bu ne biçim başlangıç demiştim falan. Tabii nerden bileyim o seri çok ünlü olan Ölümcül Oyuncaklar'ın geçmiş zamanları niteliğinde çıkmış. Gölge Avcıları'nı kısa sürede benimsedim, Cassandra nefilim olayını harika bir üslupla ele almıştı. İlk kitap soru işaretleri ile bitince ve ikincinin çıkmasına baya uzun bir süre olunca Ölümcül Oyuncaklar'a sardım ben de. Cehennem Makineleri kadar güzel gelmese de ilk kitap olan Kemikler Şehri'ni sevmiştim. (gerçi şu an ikisini birbirinden ayıramıyorum eşitler gözümde.) Zaman geçti, Mekanik Prens çıktı, yine şaşırtıcı olaylarla bitti. Ben başından beri Jem'i sevdim açıkçası Will'i hep eksik bulmuşumdur. O yüzden Mekanik Prenses'de ne olacağını ve nasıl biteceğini çok merak ediyordum. Kitabı okumaya başladığımda dedim eğer Jem'e bir şey olursa daha da bu kadının kitaplarını okumam. Oldu mu olmadı mı orasını anlatmıyorum tabiki de spoilera kaçmasın. Seriyi okuyanlar bilir Jem ölümcül bir hastalığın pençesindeydi ve herkes ona öleceği gözüyle bakıyordu.

Kitaplarda görünce yeter artık dediğim şu gereksiz aşk üçgenleri maalesef bu seride de var. Tessa serinin ilk başlarından itibaren hep Will ve Jem arasında kaldı. Kimi diğerinde daha çok sevdiğine bir türlü karar veremedi. Neyse ki Tessa'nın ne tür bir varlık olduğu gizemi koruyordu da aşk üçgenine daha az sinir oluyordum. Zaten Jem gibi biri dururken neden Will'i de sevdi hiç anlam veremedim. Sanırım seriyi sevenlerin çoğu Team Will ama ben en başından beri Jem'i tercih ettim. 

Bu yazı aslında sadece Mekanik Prenses'in yorumu olacaktı ama seriyi okumayanlar da spoiler almadan az biraz bilgi sahibi olsun dedim. Ben de o ara içimi dökmüş oluyorum falan. :P İkinci kitabı bitirdiğimde kafamda oluşan ana fikir "Allah Belanı Tessa"ydı. Cidden kız tam bir süzme, ne yapacağını bilmeden hareket eden bir ergen. Seriyi okuyup Tessa'ya hak veren var mı bilmiyorum, sanmıyorum olduğunu. Son kitabı sadece Jem ve Tessa'nın ne olduğunu öğrenmek için okudum. Diğer sahnelerde çok keyif almadım açıkçası. Neyseki son kitap Tessa'nın ne tür bir varlık olduğu üstüne kuruluydu da okuttu kendini. Bu arada seri bu üç karakterin etrafında dönmüyor tabiki de. İkinci kitap da ortaya çıkan Lighwood kardeşleri de çok sevdim. Özellikle abi Giedon'u. Aslında seride o kadar çok karakter var ki ve Cassandra hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmiş, hepsinin sonunda ne olduğunu görebiliyoruz. Bu yüzden bu kadının yazdıklarına bayılıyorum.

19 Kasım 2013 Salı

Ben de Kütüphaneye Gitmek İstiyorum!


Ötekiler Arasında'nın kahramanı Mori tam bir kitapkurdu. İngiltere'deki kütüphaneler arası ödünç sistemi sayesinde ülkesinde baskısı olan istediği tüm kitaplara kavuşuyor, sürekli okuyor. Benim bir huyum vardır, okuduğum kitabın ana karakterinde hoşuma giden bir şey olursa çok özenirim. Aynısını yapmak isterim. Şu an yapmak istediklerimin ilk sırasında deli gibi bilim-kurgu okumak ve kütüphane ziyaretleri yapmak var. İstanbul'da sürüsüne kütüphane var ama henüz aradığımı bulamadım. Bir de evimin yakınlarında pek yok sanırım, olsa kesin dikkatimi çekerdi. Zaten bizim ülkemizde kütüphane kültürü yok pek. En son geçen sene kütüphaneye ödev araştırması için gitmiştim, İstanbul Üniversitesi'nin dibinde olmasına rağmen çok yavan bir yerdi. Çalışanları özensiz, ortam soğuk. Gelen birkaç kişi de test çözmek için oradaydı. Kimse romanları incelemiyordu mesela. Kısa bir süre için de olsa kitaplıklara göz gezdirdim ve az çok fantastik kitaba rastladım. Şaşırdığım bir nokta oldu, korsan kitaplar da vardı. Belki o kitapları birileri bağışlamıştır ve gözden kaçmıştır korsan oldukları ama devlet kütüphanesine dahi korsan sızmış olması beni üzdü.


Şimdiye dek gördüğüm kütüphaneler arasında en iyisi kuşkusuz Hogwarts Kütüphanesi'ydi. Felsefe Taşı'ndan itibaren bizimkiler takıldığı her noktada kütüphaneye başvururdu. Her tarafı kitaplarla dolu olan bir okulda okumak güzel olsa gerek, bizim kütüphanemiz o kadar küçükki, lisedeki bile daha iyiydi.

En kısa zamanda kendime bir kütüphane belirleyip düzenli olarak gitmeye başlayacağım. Siz kütüphanelere gidiyor musunuz ya da önereceğiniz güzel bir kütüphane var mıdır acaba?

18 Kasım 2013 Pazartesi

Carrie: Günah Tohumu


Stephen King'in romanından uyarlanan Carrie'yi uzun zamandır bekliyordum. Filmi geçtiğimiz cuma izleme fırsatım oldu. Açıkçası beklediğimi bulamadım, belki Göz'ü okurken çok beğendiğimden filmine fazladan beklentiyle gittim bilmiyorum. Zaten hangi kitaptan uyarlama film kitabı kadar iyi oldu ki? Konusuna kısaca değinecek olursam Carrie White inanılmaz derece dindar (onlara bir şey deniyordu ama unuttum şimdi.) bir ailede doğmuştur. Annesi kızını küçük yaştan beri İncil'de dahi geçmeyen ağır dini yükümlülüklerle büyütmüş, çevresinden asimile etmiştir. Kadın terzilik yapıyor mesela günahkar bir elbise diktiği için kendine ceza olsun diye bacağını deşiyor falan. Hani Hz. İsa'nın acılarını çekme amaçlı bedenlerine zarar veren bir grup var ya bu bayan da o kesimden. Bu derece dindar bir annenin kızı olduğu için okul arkadaşları Carrie'yi dışlıyor. Sürekli tacize maruz kalan Carrie'ninse tek istediği normal bir kız olmak.

Tam da normal olmak istemişken kızımız normallik hayalini sonsuza dek kapatacak bir şey keşfediyor, telekinezi gücü. Eşyaları hareket ettirebilmek Carrie için kendisini özel hissetmesini sağlayan bir sığınak ama içinize şeytan kaçtığını düşünecek türde bir anneniz varsa durumun rengi değişiyor.


Bu resimde Carrie annesinin zorla soktuğu dolabın içinde. Orası dua edilmesi için kurulmuş bir mekan ama etraftaki ölü İsa heykelciklerinden ötürü fazlasıyla ürkünç.

Hem annesinin baskısı hem okuldakilerin zorbalıkları hem de telekinezi olayı olunca Carrie patlamaya hazır saatli bomba haline geliyor. Filmin ilk yarısı hatta 3/4'ü sahneyi tanıtmak üzerine kurulmuş. Olaylar daha sonra başlıyor ve ne olduğunu anlayamadan film bitiyor. Bunun yerine en başından beri bazı olaylar olsaydı ve aynı zamanda karakterleri tanımamızı sağlayacak sahneler çekilseydi film adamakıllı bir hal alabilirmiş. Carrie = dışlanmış süper gücü olan kız ve Annesi= yobaz kadın der gibi yapmaları karakterleri hissedemeden filmin bitmesine sebep olmuş.

Göz'ü okumanızı şiddetle tavsiye ederim ama 2013 yapımı Carrie için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sinemaya gitmeye değmeyeceğini düşünüyorum. Bu arada oyuncular karakterlere yakışmış unutmadan onu da söyleyeyim.

17 Kasım 2013 Pazar

Kitap Canavarlarının Blog Turu / Ötekiler Arasında'nın Yazarı Jo Walton'u Tanıyalım + Çekiliş


Kitap Canavarları olarak bu blog turumuzda, fantastik edebiyatın kapılarını çok kaliteli bir kitap ve harikulade bir yazarla araladık. Kendileri Jo Walton oluyor efendim, kitabımız ise İthaki Yayınları'ndan  yeni çıkan Ötekiler arasında.

Kitap hakkında hiçbir şey bilmiyorum, turu şimdi öğrendim diyorsanız buraya bakabilirsiniz. Önceki yazılarımda dile getirdim mi bilmiyorum ama bu tur KCBT kapsamında en çok sevdiğim tur oldu, kitaba gerçekten bayıldım çünkü.

Jo Walton 1 Aralık 1964'de Galler'de doğmuş. İlk kitabı olan The King's Peace 2000 yılında yayınlanmış. "Tir Tanagiri" serisinin ilk kitabı ve Kral Arthur hakkında olan The King's Peace Walton'un yazarlık serüveninin de başlangıcı olmuş. Yazarımız 13 yaşından beri yazıyormuş onu da belirteyim.


2003 yılında yayınlanan kitabı Tooth and Claw 2004'de  World Fantasy Award for Best Novel ödülünü kazanmış. Ejderhalar hakkında olan bu kitabı da dilimize en kısa zamanda çevrilir umarım. 








Tur kapsamında incelediğimiz Ötekiler Arasında 2011 yılında yayınlanmış ve Hugo ile Nebula ödüllerinin sahip olmuş fantastik bir eser.

Yazarın Goodreads sayfasına bakarken şöyle bir cümle ile karşılaştım.
Jo Walton writes science fiction and fantasy novels and reads a lot and eats great food.

Yemek kısmı dikkatimi çekti şahsen ben de yemeyi çok seven bir insanım. Zaten çok okuyan ve çok yiyen insandan zarar gelmez bunu bilir bunu söylerim. Neyse, Jo gerçekten de çok okuyormuş. GR sayfasını incelerseniz 2792 adet kitap okuduğunu görebilirsiniz. 

Evli ve bir çocuk annesi olan Jo Walton ilk kitabı yayınlandıktan sonra Kanada'ya taşınmış. Yazar hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz aşağıdaki linkleri inceleyebilirsiniz.

http://en.wikipedia.org/wiki/Jo_Walton
https://www.goodreads.com/author/show/107170.Jo_Walton

Tur takvimimiz


Çekilişimize katılmayı unutmayın, 3 kişiye İthaki Yayınları sponsorluğunda Ötekiler Arasında'yı hediye ediyoruz. :)



a Rafflecopter giveaway

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ötekiler Arasında Blog Turumuz Yayında!


Kitap Canavarları olarak fantastik edebiyatın uzun zamandır çıkarttığı en kaliteli eserlerinden birini inceliyor, 3 kişiye hediye ediyoruz. Turun ilk gününde ön okuma ile Mavi Kalem'deyiz, kitap hakkında fikir edinmek isterseniz sizi buraya alayım.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Kitap Tanıtımı: Çürük ve Harabe - Jonathan Maberry


Çürük ve Harabe elime dün ulaştı. Öncelikle şunu belirteyim, kitabın kalitesi harika. Kapağı, dokusu, sayfa düzeni, boyutu... Çok beğendim çok. =) Konusu ise şöyle:

Yalnızca iki seçeneğiniz var 
Çalışmak ya da ölene hatta öldürülene kadar aç kalmak. 
Zombiler tarafından işgal edilen çorak bir ülke. Kendi yasalarıyla çevrelenmiş küçük bir kasaba. Burada 15 yaşına giren herkes çalışmak zorunda. Çitlerin içinde veya dışında çalışmayanın sonu açlıktır.
Benny artık 15 yaşındadır. Çalışmak için birçok iş dener ancak bir türlü başarılı olamaz. Abisi Tomun sürdürdüğü aile mesleği ise ona göre değildir. Fakat çaresiz kalan Benny bu işi kabul eder. O bir zombi avcısıdır artık. Ancak istemeyerek üstlendiği bu görev ona bambaşka bir şey öğretir İnsan olmanın ne demek olduğunu...
Jonathan Maberrynin zombi cehenneminde kendi yolunu bulmaya çalışan bir gencin olgunlaşma evresini ustalıkla kaleme aldığı eseri Çürük ve Harabeyi soluksuz okuyacaksınız.


Çürük ve Harabe'yi okuma fırsatı tanıdığı için Parodi Yayınları'na çok teşekkürler.

10 Kasım 2013 Pazar

Ötekiler Arasında - Jo Walton Çok Yakında Kitap Canavarlarında


Uykusuzlar turumuz tüm hızıyla devam ederken (salı günün yayındayım) İthaki'den diğer turumuz için düşündüğümüz Ötekiler Arasında geldi. Kitabı gördüğümde nasıl sevindim anlatamam, konusunu incelemiş ve çok beğenmiştim. Kapağının muhteşemliği de beni benden aldı. İlk sayfasını ilk cümlesini okudum ve kapattım. Şu an başka bir kitap okuyorum ve bu büyülü kitabı öylesine incelemek istemedim.  Eser şimdiden fantastik edebiyatının klasikleri arasında sayılıyor, birçok ödüle layık görülmüş.

Kısmetse Ötekiler Arasında 4. turumuzun konuğu olacak. Ayriyetten İthaki Yayınları sponsorluğunda üç kişiye hediye edeceğiz bu süper eseri. Takipte kalmanızı şiddetle tavsiye ediyorum dostlar kitap harika duruyor. *.* İlk defa bir tur için bu kadar heyecan yaptım, desteği için İthaki'ye sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. :)

Bu da kitabımızın arka kapak tanıtımı ve konu bilgisi:

John W. Campbell En İyi Yazar, Dünya Fantezi En İyi Roman ve Prometheus En İyi Roman ödüllerine sahip Jo Walton'dan bir başyapıt!Modern fantezi klasikleri arasında yerini şimdiden alan Ötekiler Arasında; Hugo, Nebula ve Dünya Fantezi ödüllerinin üçüne birden aday olmayı başaran -ve ikisini kazanan- çok az sayıda kitaptan biri.
Morwenna Phelps (Mori), perilerin ve insanların dünyası arasında sıkışık bir hayat yaşamaktadır. Galler'de yetişen Mori'nin en yakın arkadaşları periler ve bilimkurgu romanlarıdır. Deli bir büyücü olan annesi, perileri karanlık bir sona doğru sürüklemeye çalıştığında Mori kendisini topal bırakacak büyülü bir savaşta onunla yüzleşmek zorunda kalır… ve ikiz kız kardeşi ölür.
Yaşadığı üzücü olaylardan sonra İngiltere'ye, onu ve kardeşini doğumlarında terk eden babasının yanına gönderilir. Burada arkadaş bulmakta zorlanan Mori, büyü yaparak kendisi gibi düşünen insanları çevresine toplamak ister, ama yaptığı büyü annesinin dikkatini çeker. Bu durum, Morwenna'yı yıllardır kitaplardan öğrendiği her şeyi kullanmasını gerektirecek bir hesaplaşmaya doğru sürükler.
Yolu Tolkien, Le Guin ve Vonnegut'tan geçen herkesin kendisini bulabileceği "anı"lar taşıyan bu eser, fantastik ve bilimkurgu edebiyatının esinlerini bir araya getiriyor. Günlük biçiminde yazılmış olan Ötekiler Arasında sadece bir roman değil, tüm bilimkurgu ve fantastik edebiyat dünyasına topyekûn bir övgü ve selamlama.
"Tesadüfler zincirini oluşturan şey büyünün ta kendisidir… Parmaklarınızı şaklatarak bir gül yaratabilirsiniz ama bunun asıl nedeni uçakla geçen birinin tam o esnada düşürdüğü gülün elinize konmasıdır. Gerçek bir kişi, gerçek bir uçak ve gerçek bir gül vardır, ama elinizde bir gül tutuyor olmanızın sebebi büyü yapmamış olduğunuz anlamına gelmez." 

8 Kasım 2013 Cuma

Kitaplığımdaki Fantastik Yaratıklar: Melekler



Daha önce kitaplığımdaki büyücüler ve vampirlerden bahsetmiştim. Şimdi de melek/nefilim ağırlıklı kitaplarımı paylaşayım dedim. Toplam on altı tane melek ağırlıklı konusu olan kitabım var. Çoğunluğu seri halinde. ilk serimiz Cassandra Clare'in yazdığı ve benim bayılarak okuduğum Ölümcül Oyuncaklar Serisi.


Ölümcül Oyuncaklar Cassandra'nın  Gölge Avcıları ırkını ortaya koyarak melek konulu kitaplara farklı bir boyut kazandırdığı seri. Gölge Avcıları yarı insan yarı melekler ve görevleri dünyamızı iblisler gibi kötü varlıklardan korumak. Bunun yanı sıra vampirler, kurtadamlar, büyücüler, periler gibi bir sürü fantastik ırk aşağı dünyalılar adı altında toplanmış olarak karşımıza çıkıyor. Her türden varlığın olduğu bir kitabı okumanın zevki apayrı ve vampirleri ilahlaştırmamış olması serinin güzel yanlarından biri bence.

Kemikler Şehri'nin filmi geçtiğimiz ağustos ayında vizyona girmişti. Yorumumu incelemek isterseniz buradan ulaşabilir ve seri hakkında daha geniş kapsamlı bilgi edinebilirsiniz fantastik sever dostlarım. ^^


Cassandra'nın Ölümcül Oyuncaklar'la aynı anda götürdüğü ve yine gölge avcılarını konu alan seri. ÖO'dan farkı ise 1800lerde geçiyor olması. Şu an Mekanik Prenses'in son 200lük dilimindeyim. Seri üç kitapla son buldu ve bana kalırsa ÖO'dan daha iyiydi.

6 Kasım 2013 Çarşamba

Blogumun Senesinin Dolmasına Bir Ay Kala...



Büyülü Ayraç'ı aralık ayının 16'sında açmışım. O zamanlar arkadaşlarıma: "Bak, takipçi sayım 15 olmuş." der, kendi kendime sevinirdim. Şimdi belli bir düzeye ulaşmış olmak beni çok mutlu ediyor. Aynı mutluluğu takipçilerim de yaşasın istiyorum. O yüzden kasımın 16'sında başlayıp aralığın 16'sında son bulacak olan bir çekiliş yapacağım. Kaç kişiye hangi kitapları hediye edeceğim konusunda kafamda net bir şey yok. Kitaplığımdan vereceklerim de var satın alacaklarım da. Hazır pazar günü tekrar Tüyap'a gidecekken oradan alırım belki. Sizin bu konuda önerileriniz var mı, çünkü bu sefer basit bir çekiliş yapmak istemiyorum sadece. Acaba yarışma tarzı bir şey mi yapsam? :)

Okuyorum: Mekanik Prenses - Cassandra Clare


Dracula'ya yeni başlamıştım ama Mekanik Prenses'i aylardır merakla bekliyordum. Elime alınca kendimi tutamadım, Dracula'ya ara verip Mekanik Prenses'e başladım. Bakalım neler olacak, lütfen Jem ölmesin, üzülmesin. :(

Bu arada tanıtım yazısı:

Gölge Avcıları yok olmanın eşiğine sürüklenirken tehlike ve ihanet, sır ve cazibe, aşk ve ölüm birbirine karışıyor! 
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairs'la evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsü'ndeki Gölge Avcıları'nın başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcıları'nı yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Gray'e. Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmain'i bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessa'yı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessa'yı Mortmain'in kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Ancak Tessa, melekleri kontrol etme gücüne sahip olsa bile, acımasız bir orduyla tek başına mücadele edebilir miydi?

4 Kasım 2013 Pazartesi

TÜYAP Kitap Fuarı Alışverişim

Heyecanla beklediğim bir senenin ardından kitap fuarıma kavuştum. Cidden, geçen seneden beri ara ara fuarda ne alsam, gelse de gitsem diye düşünüyordum. Aslında cuma günü gidecektim ama bir arkadaşım da gitmeye istekli olunca bugün gidiverdik. Cebimizdeki parayı son kuruşuna kadar harcadık, ne yalan söyleyeyim fuar beklediğim kadar ucuz çıkmadı. Yazımın ilerleyen kısımlarında hangi yayınevi neler yapıyor detaylıca değineceğim.


Resimler bulanık çıktı kusura bakmayın, poşet taşımaktan acıyan ellerim ve yetersiz ışıkla ancak bu kadar çekebildim.

Fuardan toplam 13 adet kitap aldım. Aşağı yukarı 200tl gibi bir şey ödedim. Yani anlayacağınız üzere fuar pek ucuz değildi. İndirimde olan bir sürü kitap var ama çoğu yayınevi yeni kitaplarında %20 indirim uyguluyordu. Arkadaşım Can Yayınları'ndan beş adet kitap alacaktı, daha fazla indirim istedik ama yapmadılar. Biz de kitapları almadık kimse kusura bakmasın ama o fiyatı kitap için bile olsa vermek istemedik. Resmen insanları kazıklıyorlar.


Fuar alanına ilk girdiğimde gözüme Tudem Yayınları çarptı. Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'ni aldım oradan. Aslında üç kitabı çıkmış bir seri ama ilk kitabı beğenip diğerlerini öyle alayım dedim. Fiyatı 13tl'ydi. Bu arada Tudem'den bir sürü şirin ön okuma kitapçığı ve İyi Kitap adında bir dergi verdiler. çoğu çocuk kitabı ama olsun ben ara ara incelerim onları, fazla şirinlerdi. :)

Dex şansıma girdiğim salondaymış, koşturarak gidip Köken'i aldım. Lux Serisi'nin dördüncü kitabı olan Köken uzaylıları anlatan fantastik türde bir roman. Üçüncü kitap çok fena bitmişti bakalım Köken'de neler olacak. Aslında Dex'in 4 ve 9tl'lik kitaplarını da incelemek istiyordum ama çoğu seri başlangıcı ya da okumuş olduğum kitaplar. Fuara gidecekseniz Dex standına bakmadan geçmeyin, yeniler %20 indirimli olsa da uygun fiyata güzel kitaplar bulabilirsiniz.

Tudem'den verilen ön okuma kitapçıkları. :)

İthaki %25lik indirimiyle diğer yayınevlerine göre daha iyiydi. Ayrıca Poe'nun kitaplarında indirimleri %50ye çıkıyor. Arkadaşım Poe'nun hem şiir hem de hikayelerini aldı ve o kalın iki kitap 50tl'ye geldi. Bense Neil'in yeni kitabı olan Yolun Sonundaki Okyanus'u aldım. Konusu olsun kapağı olsun baya güzel bir kitap. Bu arada bir şey dikkatimi çekti, fuar bu sene çok boştu. Geçen sene Pegasus, Artemis, Dex gibi büyük yayınevlerinin stand önleri doluyken bu sene tek tük insanlar gördüm. Pazartesi diye mi bilmiyorum ama bunda fiyatlarında etkisi var. Zaten fuara geleceğiz diye onca yol tepiyoruz, yine pahalı kitaplar almak istemiyor insan. Korsan okuyanlara hak vermeye başladım vallahi.

Artemis de %25lik indirimle sınıfı geçenlerden oldu. Mekanik Prenses'i yırtığı eksiği var mı diye hızlıca inceleyip aldım. Görevli bayan da çok güleryüzlüydü. Pegasus'dan Kağıttan Kentler'i aldım, %20lik klasik indirimi vardı. -_- Verdikleri karton poşetlerin hatrına indirimlerinin azlığını görmezden geldim. John Green'in kitabını her türlü alacaktım zaten. Aspendos'daysa %50lik süper bir indirim var. Seraphina'yı almak isteyenler kaçırmamalı. 


Fuardan topladığım ayraçlar ve türevleri. 

Fuarın en iyi yayınevi hangisi derseniz benim için Martı'ydı. Her kitabı 10tl, cep boyutlar 5, ciltliler ise 15. Geçen yazımda paylaştığım Kurtlara Söyle eve Döndüm'ü aldım, olsaydı Beşinci Tüp'ü de alacaktım ama yoktu. Satış görevlisi çok ilgiliydi. İndirimleri için teşekkür etmeyi ihmal etmedim. Okumadıysanız Martı'dan çıkan Gölge ve Kemik'i almanızı şiddetle öneririm. Fantastikseverler için yazılmış adeta.

Fuardan toplayabildiğim haberlere gelecek olursam, Altın Kitabevi'nde Stephen King'in O'su yoktu. Genişletilmiş bir versiyonu hazırlanıyormuş ve bir iki aya çıkacakmış. Mahşer'in sansürsüz metni gibi olacak sanırım. Gölge ve Kemiğin devamı ise 2014'ün başlarında geliyor, net bir tarih verilmediğinden ilk çeyreğinde gelmesini umuyorum. Artemis'e Gölge Ateşi'ni soracaktım ama Mekanik Prenses'in heyecanıyla her şeyi unuttum o an. 

Fuara gidecek olan arkadaşlara birkaç tavsiyem olacak,
Öncelikle, kesin alacağım dediğiniz kitap seri devam kitaplarınız değilse internetten araştırın, yorumlarını okuyun. ben genelde bunun için kitapyurduna bakıyorum.
Orada yemek yerim diyorsanız yakınlarda Fast-food yemek yerleri var. Biz geçen sene Mc'den yemiştik ve çok kalabalıktı. Fuar alanının biraz ilerisinde Burger King var, oraya yürürseniz boş bir yerde daha rahat oturursunuz. Tüyap içinde de yemek bölümler var ama fiyatları bir hayli pahalı.
Cüzdanınıza mukayyet olun, alacağınız kitaplar için yanınıza sırt çantası alın ama cüzdanı orda tutmayın bence.
Son olarak aldığınız kitabın hasarlı olup olmadığına çok dikkat edin. Altın Kitaplar'dan aldığım Medyum'un yazıları resmen yamuk. Umarım okurken zorlanmam. Ayrıca Piyon'un da kenarında yırtık varmış, dikkatimden kaçmış.

Tüyap'a ulaşımın nasıl olduğunu merak ediyorsanız bu sayfayı ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Biraz uzun bir yazı oldu umarım sıkmamışımdır. Pahalı fiyatlara ve yorgun omuzlarıma rağmen bir sürü kitabın olduğu ve herkesin kitap almaya geldiği bir ortamda bulunmak güzeldi. Gidebilecek olanlar mutlaka gitmeli bence.

27 Ekim 2013 Pazar

Yeni Dizi: Dracula


TVD izlerim diye dizimag'e girmiştim ki ne göreyim, Dracula 1. sezon 1. bölüm yazıyor! Bram Stoker's Dracula'yı izlediğimden beri hikayenin ve Dracula'nın hayranıyım. Diziye bodoslama dalarak başladım efendim. İzlerken ister istemez 92 yapımı Dracula ile kıyasladım. İlk bölümden bir şey demek ne kadar doğru olur bilinmez ama fena değildi. Merlin'deki Katie McGrath dizide Mina'nın arkadaşı olan Lucy'i oynuyor. Açıkçası o kadına sarışınlığı yakıştıramadım, siyah saçlıyken daha hoş gözüküyordu. Dracula'yı ise Jonathtan Rhys Meyers canlandırmış. Gary Oldman kadar yakışmasa da role gitmiş. Belki hep uzun saçlı olsa daha hoş gözükürdü gözüme.

Etrafta vampirlerle alakalı bolca ergen dizi/filmi varken Dracula'yı bulmuş olmak iyi geldi. İzleyecek dizi arayanlara tavsiye derim.

"Love Never Dies."


25 Ekim 2013 Cuma

Spoiler İçeren Yazılar...

Az önce bir blogda çıkmasını dört gözle beklediğim bir film hakkında yazı okudum. Filmin kitabı da var ve okuduğum, çok sevdiğim bir kitaptır kendileri. Bahsettiğim film Carrie ve kitabı da dilimize absürt bir şekilde Göz olarak çevrilmiş olan kitap. Okurken fark ettim ki yazının ortasında filmin tüm zevkini kaçıracak olan bir bilgi verilmiş. Ben o kitabı okumuş olmasam aaa böyle mi oluyor e ne anladım ben bu filmden şimdi derdim ve tüm hevesim kaçardı. Madem spoiler koyuyorsunuz lütfen yazının başına ya da spoiler koyacağınız yere "spoiler içerir" ibaresini ekleyin. Bu söylediğim sadece bir örnekti, çoğu blog yorumladığı şeylere ağır spoilerlar koyuyor ve bunu uyarı vermeden yapıyor. Sırf bu yüzden merak ettiğim kitapların yorumlarına bakamaz oldum. Hafif spoiler koyarsın ona bir şey denmez ama filmin ya da kitabın kilit noktasından bahsediyorsan okuyucuyu uyarmak, basit bir ekleme yapmak çok da zor olmasa gerek.

Lütfen bu konuya dikkat edelim, ileride ben de okumak istediğim bir kitap hakkında ağır spoiler alacağım diye ödüm patlıyor vallahi. O.o

22 Ekim 2013 Salı

American Horror Story 3. Sezon: Coven


Daha önceki yazılarımda AHS'nin ilk sezonu hakkında yazmış ve ikiden korktuğum için bıraktım demiştim. Sonra ikiye devam ettim, düşündüğüm kadar korkunç çıkmadı ama iyi sezondu. İki hafta önce de üçüncü sezon başladı. Her sezon farklı bir tema üstünden giden dizi üçüncü sezonda Covenler'i ele alıyor. Coven ne diyecek olursanız birden çok cadının birleşip oluşturduğu topluluk, meclislere verilen ad. Bu sezonda diğer iki sezondan Jessica Lange ve Evan Peters var. Ayrıca ilk sezonun Violet'ı da üçüncü sezonda tekrar diziye dahil olmuş.
Henüz iki bölümü yayınlandığından çok bir şey diyemiyorum ama ikinci bölümde yer yer sıkıldığım oldu. Şu an için gizemli ya da korkutucu pek bir şey yaşanmadı belki ilerisinde olaylar gelişir. 

Küçük Bir Alışveriş #2


Uzun zamandır almak istediğim iki kitaba nihayet kavuştum. Lovecraft ve Poe ikilisini bir arada almak güzel oldu. Tabii Lovecraft'ın yeri her zaman ayrı. :) Yazarın hayatı hakkında ufak çaplı bir yazı yazmıştım. Bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

20 Ekim 2013 Pazar

Bayramda Neler Okudum? - Yaşadığım Aksiyon

Tatilde olduğumdan bayram boyunca bloga giremedim. Bu yüzden öncelikle geçmiş kurban bayramınız mübarek olsun diyorum.
Blogum kitaplar üstüne kurulu biliyorum ama ilk defa bu tatilde başıma garip olaylar geldi ve paylaşmak istedim. Hani kitaplarda aksiyonlu sahneler okuruz da kendi hayatımıza bakıp "meh ne kadar sıradan." deriz ya. Benimki de öyleydi. Ta ki geçen bayrama kadar. :P Ne olduğuna gelecek olursam, bayramı Şile'de sezonluk tuttuğumuz evde geçirdik. Annemle öğlen limana inmiştik gezelim diye. Sonra eve döndük, ben yukarı çıktım ve banyodan baya su sesi geliyordu. Biri biz evde değilken gelip tuvalet musluğunu sonuna kadar açmış. Evin sahibi Hacı Amca kendi kendine açılmıştır basınçtan dedi ama hiç kullanılmayan bir musluk nasıl öyle açılsın? Neyse dedik ertesi gün oldu. İşte şimdi aksiyonlu kısım geliyor. :D Saat gece yarısını geçmişti yatmaya hazırlanıyorduk. Bizim kaldığımız yer de biraz ıssız bu arada, ormanlık etrafı ve hemen dibimizde terkedilmiş kocaman bir ev var. Geceleri baya karanlık oluyor. Ben aşağıda dişlerimi fırçalıyordum işte yatacağım sonra. Tam işim bitmek üzereydi birisi dış kapıyı deli gibi yumrukladı. Nasıl korktum anlatamam. O kişi her kimse benim pencereden bakmamdan korkup biraz bekledi sanırım çünkü kapının dibindeydim ve biri sessizce gitti yani ayak sesi az da olsa geldi. O telaşla pencereden bakmadığıma çok pişmanım ama geçti artık. Annemler aşağıya geldi, babam kapıdan ziyade bizim sesimize uyandı baya derin uyur da o. :D Sonra annem iki saat falan bekledi kim diye ama o kişi çoktan gitmişti. Bir daha da gelmedi. Ev sahiplerine durumu bildirmedik ama orada ev olduğunu bile bilen çok kişi yok. O kişi her kimse bizi tanıyan ve bunları kasten yapan biriydi. Ve tam da dışarının ışığını söndürünce geldi, sanırım bizi gözetliyormuş o.o

İşte böyle ufak bir aksiyon yaşadım. Ve şunu anladım ki aksiyona hiç gerek yok arkadaşlar, annemler çevreyi ararken kapının orada korkarak bekleme duygusu bana yetti. O sapığın amacı neydi hiç bilmiyorum, evimize girip musluğu açmakla ya da kapı yumruklamakla eline ne geçti acaba?  

Yaşadığım olay böyleydi işte. Neyseki bayramın diğer günlerinde kimse bizi rahatsız etmedi, ben de oturup kitap okudum. :P Bu bayram hedefim dört kitap bitirmekti ama sonuncuyu okumaya pek vakit bulamadığımdan üç tane ile kapatmış oldum. Okuduklarım ise şunlardan oluşuyor:


Düğün ziyafeti tur için okuduğum akıcı bir kitaptı. Yorumunu ilerleyen günlerde bloga koyacağım.

Sonsuz Paranormal Serisi'nin son kitabıydı. Seri hakkındaki yorumumu yakında bloga ekleyeceğim. İlk iki kitabının yorumları için buraya ve buraya bakabilirsiniz.

Uzak Saatler çok uzun zaman önce Okuoku'dan 5 tl'ye aldığım bir kitaptı. Bu bayram ne okusam diye düşünürken hazırladığım çantaya onu da attım. Kitaba biraz çekinerek başlamıştım ama gerçekten çok iyidi. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka alacağım ve Uzak Saatleri şiddetle tavsiye derim. Ne kadar süper bir kitap olduğunu anlatan yorumumu yakında koyacağım zaten. :)

Bayramı üç kitapla ve aksiyonlu geçen bir geceyle kapatmış oldum. Siz bayramda neler yaptınız?

12 Ekim 2013 Cumartesi

Bayram Tatilinde Ne Okusak?



Nihayet hepimizin beklediği dokuz günlük süper tatil geldi. Tatil boyunca internete erişimim olmayacağından tek aktivitem kitap okumak olacak. Kendi kendime hesap yaptım şimdi dokuz gün var, iki günde bir kitap bitirsem tatilde dört kitap okuyabilirim. ^^ Okuyacaklarımdan iki tanesi blog turunda inceleyeceğimiz kitaplar zaten ve baya inceler. Geriye belirleyeceğim iki kitap daha kalıyor ki henüz onlara karar vermedim. Büyük ihtimalle kitaplığımda uzun zamandır okunmayı bekleyen fantastik ya da gerilim - korku türünde bir şeyler okurum. Siz bayramda hangi kitapları okumayı düşünüyorsunuz?

10 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Canavarlarının Blog Turu / Eczacını Kızı - Charlotte Betts (Yorum + Çekiliş + Filmi Olsa Kimler Oynamalı?)


-Tur Takvimimiz-
06.10.2013 Kalbi Kitapla Atan Çocuk - Yorum, Ön Okuma ve Çekiliş
07.10.2013 İkinci Harfi "i" - Yorum, Yazar Kimdir, Alıntılar
08.10.2013 Kitap Sara'yı - Yorum, Kitabın Aldığı Ödüller
09.10.2013 Bidolukitap - Yorum, Playlist
10.10.2013 Mavi Kalem - Yorum, Kapak Edisyonları, Ekip Kitap İçin Ne Demiş?
11.10.2013 Büyülü Ayraç - Yorum, Film Olsa Kimler Oynamalı

Her türlü merhemi ve yatıştırıcı ilacı hazırlama konusundaki büyük becerisi ile katı ve asık suratlı Doktor William Ambroseu bile etkilemiş olan Susannah, eczanenin penceresinden süzülen ışıkta hayal kurup kötü kokulu bir toza dönüştürdüğü sülfürü ezerken dışarıdaki dünyayı izliyordu. 
Fleet Caddesi, her zamanki gibi karınca yuvasını andırıyordu. Sabah başlayan kar çoktan Limehousedaki ocaklardan yayılan zehirli bulutların getirdiği isle karışmış, ana kanalizasyondaki atıklar da inişli çıkışlı buzdağları oluşturmuştu. Kilise çanı çalarken köpekler havlıyor, eczanenin önünden kalabalık bir insan seli geçiyordu.
Susannahın gözleri, koyu renk şapkası ve peleriniyle karda yürümeye çalışan uzun boylu adama ilişti. Ormanda sessizce sürünen bir kurt misali kalabalığın yarattığı hengamede ilerlemeye çalışması Susannahın dikkatini çekmişti...

İki önemli edebiyat ödülü kazanmış olan Eczacının Kızı kitabını okurken 17.yy Avrupası hakkında da çok şey öğreneceksiniz... 

2010 YouWriteOn Book Ödülü
2011 RNA En İyi Yazar Ödülü


Feniks Yayınları desteğiyle düzenlediğimiz ilk turumuzun son günü bendeyiz. Tarihi aşk romanı olan Eczacının Kızı  son zamanlarda okuduğum en güzel aşk romanlarından biriydi. Bir yandan acaba birlikte olabilecekler mi diye heyecanlanarak,  bir yandan da aman veba illeti bizimkilere bulaşmasın diye dua ederek okudum kitabı. 17. yüzyıl Londra'sında geçtiğinden tıp çok ileri değil ve kentlerin altyapıları da oturmamış. Dolayısıyla bir veba salgını var ve şehri kasıp kavuruyor. Babası eczacı olan Susannah, annesini kaybetmiş ve o zamandan beri baba - kız birbirlerinden güç alarak ilerliyorlar. Fakat dönem koşullarından dolayı kadınların çalışma özgürlüğü yok, ancak dulsan ve kocanın işini devam ettiriyorsan sorun olmuyor. Genç kızların iyi bir gelecek için tek umudu düzgün bir erkekle evlenmek. Babasının yanında eczacılık ilmini öğrenen Susannah hayata çevresindeki diğer kızlardan daha farklı bakıyor, çağının getirdiği kadere boyun eğmek istemiyor. Daha geniş bir bakış açısına sahip, ayakları yere basan biri. Ama böyle dedim diye aykırı olduğunu düşünmeyin, o da diğerleri gibi aşık olup evlenmek istiyor tabii. İşte bu noktada devreye okurken taptığım, yakışıklı doktorumuz William giriyor. Aslında kitabın ortalarına kadar ikilinin aşkı gün yüzünde değil hatta aralarına başka insanlar giriyor falan. :( Kitapta bu yüzden çok şaşırdığım sahneler oldu, yine de başından beri William - Susannah ikilisinin aşkından tereddüt etmedim. Yazar aralarındaki çekimi o kadar güzel kaleme almış ki, tek bir bakışmaları bile o duyguyu karşı tarafa aktarıyordu. Eczacının Kızı'nda en çok sevdiğim ve kitaba beş üstünden beş puan vermeme sebep olan şey de bu. Artık o çekimi hissettiren kitap sayısı yok denilecek kadar az ama bu kitabı okurken keşke benim de bir William'ım olsa dedim. ;)

Peki filmi olsa hangi karakterleri kim oynamalıydı? Kitapta ön planda olan bana göre altı kişi falan vardı. Bu kısımda biraz karakter analizi de yapacağım hem kitabı da daha iyi aktarmış olurum.

Susannah
Görünüş olarak kumral, yeşil gözlü hoş bir kız Susannah. Kitap görselindeki kız bence Susannah için pek olmamış. Her ne kadar görünüşü uysa da karakterinin sağlam yapısını yansıtmamış bence. Kim olsa diye çok düşündüm ve sonunda Eczacının Kızı'na en çok yakışacak kişinin Anne Hathaway olacağına karar verdim.


William (Dr. Ambroseu)
William kitaptaki en sevdiğim kişiydi. Kendini mesleğine adamış olan doktorun geçmişinde yaşadığı bazı şeylerden dolayı kadınlarla arası pek iyi değil. İlk başta sert ve umursamaz biri gibi gözükse de içini öğrendikçe Ah William'cığım olduğumdan çok özel birisi oynamalı onu diye düşündüm. Sense and Sensibility'i izleyeniniz vardır mutlaka, William'da oradaki Christopher gibi biri. Dış görünüşleri benzemiyor ama tavırları neredeyse aynı. Bu durumda en sevdiğim aktörlerden biri olan Alan Rickman da William'ı  alıyor. :) 


Henry
William'a o kadar çok odaklandım ki Henry'den bahsetmeyi unuttum. Kitaptaki rolünü açıklamak istemiyorum çünkü ağır spoiler oluyor. Okuyun, görün ne haltlar yediğini. (Evet, sinir olduğum biriydi.) William'ın kuzeni, Londra'ya yeni gelmiş ve münasip bir gelin arayan bu şahsiyet o dönemin zipidi erkeklerinden biri diyebilirim. her ne kadar fiziğiyle bayanların kalbini çalsa da karakteri meh, adam olmaz senden Henry. Kendisine cuk oturan bir oyuncumuz var, daha doğrusu o oyuncunun oynadığı bir rol. Tom Cruise'un oynadığı Vampir Lestat.


Dişsiz fotoğraf bulamadım eheheh.

Cornelius
Susannah'ın babası. Kitabın başlarında şaşırtıcı bir şekilde kendinden çok genç bir bayanla evlenip kızının hayatına üvey anne sokuyor olsa da iyi ve tonton bir amcaydı. Açıkçası kitabı okurken onun olduğu sahnelerde gözümde pek kimse canlanmadı ama Michael Caine o karakter için iyi gider diye düşünüyorum.


Arabella
Cornelius'un karısı, kendini beğenmiş ve sürekli istekleri olan biri. Üç çocuğuyla dul kalmış olsa da ne yapıp etmiş ve Cornelius'u ayartmış olan şahsiyet. Dört ayak üstüne düşen kedi misali. Amanda Seyfried bu rol için biçilmiş kaftan bence. 


Phobe 
O dönemde siyahi halkı köle olarak kullandıklarını bilirsiniz. Phobe'da Barbados'dan getirilmiş kölelerden biri. Kitabın sonlarına doğru geliş amacını ve Susannah ile olan bağlantısını öğrendiğimde baya şaşırmıştım. Ve yine başlarda pek sevmesem de işin aslını öğrendiğimde kötü birisi olmadığını anlamış oldum. Bence bu karakter Django Unchained'de izlediğimiz Kerry Washington'la çok uyuşuyor.


Kısacası Eczacının Kızı yürekten hissedebileceğiniz, akıcı ve dönemini objektif yansıtan bir roman. Ben okurken daha çok aşka odaklandım ama 17. yüzyıl Londra'sında dolaşmanın verdiği zevki de es geçmemek gerek. Bu güzel kitabı okumama fırsat verdiği için Feniks Yayınları'na çok teşekkürler. Alttaki formdan ekilişe katılıp siz de Eczacının Kızı adlı kitabı okuma şansı kazanabilirsiniz. Seçeneklerde yazanları yapmanız yeterli, herkese bol şans! :) 

Puanımı da unutmayalım




a Rafflecopter giveaway