28 Haziran 2014 Cumartesi

Son Zamanlarda İzlediklerim

Haftalık izindeyim staj da başlamadığından evde dizi - film takılıyorum bir iki gündür. Şanssızlık ki geçen gece elektirikler kesildi ve uzun bir süre gelmedi. Üstelik o ara son bir saatimi korku filmi fragmanlarına bakarak geçirmiştim. Odada tek başıma karanlıkta kalmak pek hoş olmadı yani. :D Dün öğlen yine gitti ama aydınlık olduğundan kitap okudum gelene kadar. Beğendiklerim de oldu meh bu muymuş dediklerim de. Bu arada film izlemeden önce seçme aşaması tam bir işkence olduğundan her türde ki film önerileriniz kabülümdür, arayacağım vakitte iki film bitirirdim yeminlen.
 Dört film izledim biri psikolojik gerilim - korku tarzıydı biri komedi biri dram diğeri de romantikti. Bakalım neler izlemişim ve hangilerine vakit kaybı demişim.^^


İlk film olan May korku türünde geçiyor ama bana sorarsanız pek korkunç değil. Baş karakterdeki kızımız May diğer insanlardan daha farklı olduğu için sürekli dışlanmıştır ve hiç arkadaş edinememiştir. Tek arkadaşı annesinin ona küçükken doğum gününde hediye ettiği, kutusundan çıkarmaya bile kıyamadığı porselen bebeğidir.  Tek isteği birisi tarafından değer görmek olan May bir gün aşık olunca insanların düşündüğü gibi olmadığını anlayacaktır.
Normalde adında korku geçen her filme tereddütlü yaklaşırım çünkü ya çoook korkunç olur gece uyuyamam ya da boğar, sıkar. May korkunç değildi boğmadı da ama izlemesem olurmuş hani. Aşık olduğu çocuğun mükemmel ötesi gülüşü olmasa kapatabilirdim dermişim. :P Bana biraz Carrie'yi hatırlattı, dışlanması ve farklı olması. Ama Carrie'de kızın bir suçu yoktu. Bu filmdeyse bazı yerlerde May'e sinir oldum. Yapmaması gereken şeyleri yapıp kabul görmeyi beklemesi bana saçma geldi. Ya da herkes aynı değildir sonuçta bir insanın sadece sana körü körüne bağlı olmasını bekleyemezsin. ( arkadaşlık ilişkilerinden bahsediyorum.) Mesela ufak bir spoiler vereyim isteyenler bu cümleyi atlayabilir ama cidden ufak. Bir sahnede May sokakta birisiyle tanışıyor ve adam kıza cidden ilgi gösteriyor evine gidiyorlar. Sonra buzdolabında korkunç bir şey görüyor kim olsa korkup tabanları yağlar yani. May başlıyor ağlamaya hadi tamam her şey birikti diye ağladın ama kim olsa korkardı ve kaçmak isterdi oradan. (Yalnız resmen kıza kinimi kustum bu kadar sinir olduğumu fark etmemiştim. :D ) Tanıdığın kişilerin hepsi ama hepsi sende bir sorun olduğunu düşünüyorsa suçu o insanlara yüklemek saçma olur. May'in bunu anlayacak zekası vardı bence, zihinden engelli gibi gelmedi bana. Sadece tuhaftı, düzeltilebilirdi sanki. Belki de birileri ona yardım edip psikologa falan götürse sonuç böyle olmazdı. Sonuç olarak izlemeseniz de olur ama değişikti, dişi Frankestein'e merhaba diyin, kızımız dikiş konusunda çok başarılı.

Bu filmi izlemeyen bir tek ben kalmış olamam değil mi? Hakkında söyleyecek çok fazla şey bulamıyorum çünkü benim için her açıdan mükemmeldi. Bazı yerleri biraz fazla tesadüf geldi ama sorun etmedim. İzlemeyenler varsa sıradaki filminiz Milyoner olsun.


















The Dictatör izlediklerim arasında en eğlenceli olanı. Wadiya Ülkesi'nin diktatör lideri olan General Aladeen'in Amerika'ya yaptığı yolculuk sırasında kaçırılması ve sakalı kesik bir şekilde kurtulup sokakta kalınca başına gelenleri anlatıyor. Adam sürekli öldürülme tehlikesi altında olduğundan yanında dublorü oluyor ve bu sefer o dublörü direkt başkan olarak medyaya gösteriyorlar tabii başkasının maşası konumunda. Baya komikti zaten Sacha Coren canlandırmış. LYS sonuçları moral bozucu gelenlere, iftar saatine kadar oyalanacak bir şey arayanlara tavsiye ederim. ^^










Okuyucuya not: Devamını oku kısmından sonrası izlemeyenler için spoiler olacak. Melekler Şehri'ni küçükken izlemişliğim var ama aklımda bölük pörçük sahneler kalmıştı. Aşk ve Gurur'dan sonra istediğim gibi bir film bulamamaktan korkuyordum ve öyle de oldu. Bu film beni ciddi manada mahvetti, sinir etti. Konunun temeli ne, aşk. Aşkı uğruna Seth neler yapıyor, nelerden vazgeçiyor izliyoruz. Oralara kadar bir sorun yok her şey istediğim gibi ilerliyor. Çoğu sahnede duygulandım, son anlarına kadar memnundum filmden. Sonra pat diye öyle bir şey oldu ki senaristlere ne desem bilemedim. Ve işin asıl sinir bozan kısmı yaşanan kötü olay değildi onun sonrasında olanlardı. Sen filmi aşkın tüm imkansızlıklara rağmen engel tanımayacağı üstüne ilerletiyorsun sonundaysa yerin dibine batırıyorsun. Benim için bu duygulara yapılan bi' hakaretti, yıllar sonrasını gösterse belki o zaman kabul edilebilir olur ama bu son tam bir fiyasko olmuş. İnsanlar sevgilisinden ayrılınca bile uzun süre etkisinden çıkamıyor hayata küsüyor ama Melekler Şehri'nde bu yok, öyle büyük bir aşk o kadar kolay geri plana itilemez, hiç bir insan itmez.
Daha farklı olabilirdi, Seth Maggie gibi insan olduğu için mutlu olabilirdi insanı zevklere kavuştuğu için değil. aynen böyle gösteriliyor çünkü. Unutmak bu kadar kolay olmamalı hatta o kadar büyük bir aşk unutulmamalı. O yüzden beğenmedim izlemeseydim keşke küçüklüğümden hatırladığım gibi kalsaydı  diyorum.

İzlediğim filmler böyleydi, akşama kalmadan bir de izlediğim diziler hakkında tanıtım - yorum yapacağım. Aralarında izledikleriniz ve görüş bildirmek istedikleriniz varsa benimle paylaşın, herkese iyi günler!



7 yorum:

  1. Merhaba
    Milyoner ve Melekler Şehri izlediklerim arasında.
    İkisi de harika filmler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Melekler Şehri'nin sonunda çok hüsrana uğradım. :(

      Sil
    2. Evet hüsrana uğratıyor ama yinede klasik bir sondan daha iyi bence.

      Sil
  2. Korku filmlerine bir dönem feci takmıştım. Abim ve kuzenimle film izleme seansları yapardık. Ama beni boğmaya başladı bir süre sonra çünkü korkutcam diye sadece parçalamak, kan akıtmak, perdenin arkasından çıkıp "böh" yapmak seviyesine indi. Ben kesinlikle zeka unsuru ve kafa yoran bir gerilim arıyorum. Aradığımı pek bulamıyorum, uzaklaştım. Melekler Şehrini ben de nispeten pek küçükken izlemiştim, başta çok güzel şeyler vaadederek başlıyor, göklere çıkarıyor sonra pat aşağı bırakıyor. Katılıyorum. Milyoner'i çıktığı günden bu yana 10 kere rahat izlemişimdir, harika bir yapım, üstüne diyecek söz yok... :) Çok güzel bir yazı olmuş ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle teşekkür ederim yorumlarını görünce çok mutlu oluyorum. :)))) Maggie'ye kamyon çarptı ya - daha doğrusu o kamyona çarptı :D - dedim slk kız her şeyi mahvettin amacın ne senin elini bırakıp bisiklete binmek senin neyine. :D Sonra Seth'in hehehe haydi denize moduna girmesi beni bitirdi. Bari senin için yüzüyorum Maggie artık ben de senin gibiyim vs. tarzı bir bağlamayla bitirselerdi. O zaman sorun etmezdim. :/Korku filmi izleyecek abim olsa keşke bi' erkek kardeşim onunla izlenir mi bilmiyorum hiç denemedim. :D Katılıyorum mantık olmayınca çok havada oluyor ya da ortamı ayarlayamıyorlar hiç korkmadan izliyorsun boşa vakit kaybı.

      Sil
    2. Oyyy ^_^ Hahaha, anlatımına kurban ne desen az :D Ben denedim çok eğlenceli oluyor. Korku filmlerinden çoğu iğrendirme üzerine kurulu sanki, böggkk... Zeka istiyorum azıcık! :p Yoksa Korkunç Bir Film modunda hepsiyle alay etmeye devam...

      Sil
    3. Trash korkuları ben de sevmiyorum sadece tiksiniyorum yani biraz amaçsız geliyor :D Biz ilerde senarist olalım da görsünler korku filmi nasıl olurmuş. :D

      Sil