Bu aralar eskiye oranla kitap okuma hızım biraz daha arttı. Bunda üç gündür izinli olmamın da etkisi var tabii. İki gün boyunca tüm gün evdeydim, bütünleme sınavına çalıştığım sıkıcı saatleri saymazsak güzel geçti diyebilirim. Özellikle soğuk günlerde evde kalıp, geç kalkıp istediğim gibi takılmayı seviyorum. Zaten uyandıktan sonra kendime gelmem bir iki saati buluyor, ardından biraz boş boş takılma ihtiyacı duyuyorum. :D Sonra kitap - dizi - film üçlüsüyle tüm gün baş başa kalıyorum. ^.^
Bugün beşte iş başı yapacağımdan yazıyı biraz çabuk bitirip hazırlanmam gerekiyor. O yüzden lafı uzatmadan dün izlediğim La Belle Et La Bete - Güzel ve Çirkinden bahsetmek istiyorum. Güzel ve Çirkin masalını bilmeyen yoktur, canavara dönüşen prens ve onu sevgisiyle eski haline dönüştüren kızın hikayesi. 2014 yapımı olan filmi daha önce internette görmüştüm ama nedense izlememiştim. Sanırım film hakkında kötü yorumlar vardı. Bu arada bayadır film izlememiştim o yüzden iznimin son gecesinde güzel bir şeyler izleyeyim dedim. Film sitelerinde dolaşırken Güzel ve Çirkin'in fragmanına denk geldim, tam sevdiğim tarzda karanlık bir masal gibi duruyordu. Çarşamba gecesi ertesi günkü bütünlemeye çalışırken filmi buldum, yarın izlerim diye baya bi' heyecan yaptım. Hatta şansıma bir ara internet gitti sonra neyse ki düzeldi. :D
Fransız yapımı olan film görsel olarak şahane. Etrafta güllerle dolu soğuk ama güvenli bir bahçe var, bahçenin merkezindeyse canavarın yaşadığı kocaman şato. *-* Anlatım diliyse oldukça şiirsel, şatonun bahçesinde esen sakin bir rüzgar gibi. Filmin eksik bulduğum tek yanı biraz kısa olması. Belle ve canavarın arasındaki aşk çok hızlı oluşuyor, o kısımların biraz daha üstünde durulabilirmiş. Kısacası Güzel ve Çirkin'in bu versiyonunu çok sevdim, izleyecek romantik - fantastik film arıyorsanız mutlaka bir bakın derim. ^.^
Akşam Yıldızı'nı geçtiğimiz günlerde bitirdim. Tarihi aşk romanlarını seviyorum, genelde aynı mutlu sonra biten kafa rahatlatıcı şeyler oluyorlar. =) Bu türden çok fazla okumadım gerçi, fazla mıçmıç bir hikayeyle karşılaşmamak adına sevdiğim bloggerların önerdiği birkaç kitabı aldım sadece. Akşam Yıldızı da tatlı kıs Benherneysemo'nun aldıkları arasındaydı. Sevdiklerini kaybetmiş soğuk bir adam ile yarı İskoç - yarı İngiliz (çoğunlukla İskoç .d.d ) inatçı bir kızın arasında geçenleri anlatıyor, güzeldi bence. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, ayrıca Akşam Yıldızı bir serinin de ilk kitabı. Goodreads'den devam kitaplarını inceledim, Akşam Yıldızı kadar beğenilmemiş o yüzden büyük ihtimalle seriye devam etmeyeceğim. :D Klasik bir romance olsa da İngiltere'nin fırtınalı bozkırlarında geçmesi benim için diğerlerinden ayıran, artı bir unsur. Türü seviyorsanız tavsiye ederim.
Go! Kitap'tan çıkan Komik Bir Hikaye dün elime ulaştı. Annem sana kargo gelmiş dediğinde İdefix'ten verdiğim sipariş geldi sandım ama sonra Komik Bir Hikaye olduğunu görünce baya sevindim. Kitabı dün az da olsa okudum, komik ve rahat okunan bir dili var. Ana karakter Craig'e şimdiden bayıldım, yazının bitiminde psikologuyla yaptığı ufak bir diyalogu paylaşacağım neden sevdiğimi siz de anlarsınız. :D Kitabı en geç bu pazar bitirmiş olmak istiyorum, hızlı okuyabileceğim bir kitap zaten iş çıkışları biraz vakit ayırsam yeter. ^.^
Bir yazımın daha sonuna geldim. Şimdi hazırlanıp üç gündür gitmediğim işe gideceğim. -.- Bakmayın uzun zamandır gitmedim diye gidesim gelmiyor yoksa çalışmak güzel şey, yazın tüm gün evde kala kala sıkıntıdan patlıyordum. Biraz da sıcağın etkisi vardı ama neyse. Dediğim alıntıyı paylaşıp kaçayım, herkese iyi günler! =)