29 Kasım 2016 Salı

Watchmen - Alan Moore / Dave Gibbons // Yorum


Çok fazla çizgi-roman okumuyorum. Okumak istediğim fazlasıyla kitap varken çizgi-romanları zaman kaybı olarak gördüğüm için elim gitmedi bir türlü. En azından eskiden böyle düşünüyordum. Göz önünde olan popüler karakterlerin ötesine bakınca çok kaliteli çizgi-romanlar olduğunu keşfettim. Elimde Yalınayak Gen'in ilk iki cilti var mesela, Hiroşima'ya atılan bombanın hikayesini anlatıyor. Bunun dışında Karanlık Güzel, Güngezgini ve Ghost'u  okumak istiyorum. Sizin de beğenerek okuduğunuz çizgi-romanlar varsa yorum bırakırsanız sevinirim.  

Watchmen'in çizgi-romanını okumadan önce filmini izlemiştim. Bu yüzden okurken neler olacağını biliyordum. Bu durum okuma isteğimi hiç etkilemedi, zaten çizgi -roman filmine kıyasla çok daha dolu. Karanlık bir atmosferi var Watchmen'in, üçüncü dünya savaşının eşiğinde olunan zamanlar. Renkler bile kendi renginden ziyade griyi göstermek istiyormuş hissi veriyor. Süperkahramanların çağı sona ermiş. "Kim gözleyecek gözcüleri?" mottosuyla yola çıkılarak süper- kahramanlığı yasaklamışlar. Watchmen dağıldıktan sonra üyelerinin sırada yaşamları, karakter analizleriyle birlikte okuyucunun karşısına çıkıyor. 

Watchmen için kıyamete saatler kala senaryosu diyebilirim. Her bölümün başında giderek ilerleyen bir saat var. Korku ve panik bu saat ilerledikçe artıyor. Günü kurtarması için ihtiyaç duyulan süper - kahramanlar yok. Sadece geçirdiği evrim ile insanüstü bir varlığa dönüşen Dr. Manhattan var ki kendisi insanlık için bir muamma. Watchmen'in en derin karakteri Dr. Manhattan olabilir. Belki de çoğumuz onun düşüncelerini bilerek anlamak istemeyiz. Ufuk açan konuşmalarıyla Dr. Manhattan'ın - ya da ilk ismiyle Jon'un - olduğu kareler Watchmen'in en önemli temel taşlarından biri. Onun dışındaki kilit karakterlerden biri de Rorschah. Kendi ahlak anlayışı ve doğrularına göre yaşayan biri. Rorschah toplumun dışına itilmiş bir anti - süperkahraman. Kitabın karanlık atmosferine en çok katkı sağlayan karakter olduğunu düşünüyorum. 


Watchmen okuyucuyu cafcaflı süper-kahraman dünyasından koparıp gerçekçi olanı gösteriyor. Kendi kostümünü ve namını oluşturan herkesin süperkahraman olabildiği bu evrende mutlu sonlar ya da insanlığa hizmet etmek için hazır bekleyen, doğaüstü güçlere sahip kahramanlar yok. İnsanın dünyaya bakış açısını değiştiriyor dediğimiz eserlerden biri. Ayrıca Rorschach's Diary kısmını her okuduğumda aklımda Rorschah'ın boğuk sesi belirdi. İzlemediyseniz filmine de mutlaka bakın derim. Herkese iyi akşamlar. 

13 Kasım 2016 Pazar

Tüyap Kitap Fuarı'ndan Ne Alsak?

İstanbul Tüyap Kitap Fuarı dün başladı. Geçen sene ve ondan önceki sene olduğu gibi bu sene de fuara gitmeyeceğim. Evde okunmayı bekleyen çok fazla kitabım var ve fuara gidersem bir iki kitapla dönmeyeceğimi biliyorum. :D Tüketim çılgınlığı varsın kitaptan olsun ama bu seferlik kendime dur diyeceğim. Ayrıca yol gözümde büyüyor, metrobüsle o kadar kitabı taşımak kolay değil. Birkaç yayınevi hariç aman aman bir indirim de olmuyor. Tüm bu sebepler birleşince fuara gitmekten soğuyorum. Gidenlerin paylaşımlarına zevkle bakıyorum orası ayrı tabii. =))

Fuara henüz gitmediyseniz ve kitap listenizde eksikler varsa size birkaç kitap önerim olacak. Kimisini okudum, kimisi yeni çıktı ve çok merak ediyorum. 

İlk önerim yeni çıkan ve Avatar Son Hava Bükücü'ye olan benzerliğiyle dikkat çeken Hava Uyanıyor. Avatar'ı çok seviyorum, kitabı okuyanlar da beğenmiş. Önümüzdeki ay kitap siparişi verirken Hava Uyanıyor'u mutlaka alacağım. 
Solaris İmparatorluğu, başkenti birleştirmeye bir zafer uzağındaydı ve nadir görülen büyüsel bir yakınlığın sahibi, on yedi yaşındaki kütüphaneci çırağı Vhalla Yarl savaşın seyrini değiştirebilirdi. 
Vhalla, Büyücüler Kulesi'ndeki gizemli büyü topluluğundan uzak durması gerektiğini bilerek büyümüştü ve kitapların sessiz dünyasında oldukça mutluydu. Ancak farkına varmadan, gelmiş geçmiş en büyük büyücülerden biri olan Prens Aldrik'in hayatını kurtardıktan sonra, yavaş yavaş onun dünyasına doğru çekildiğini hissediyordu. Şimdi önünde vermesi gereken zor bir karar vardı: Ya büyüsünü kabul edip bildiği hayatı terk edecek ya da büyücülükten defedilip eski haline dönecekti. Gölgelerde dolanan kudretli güçlerle birlikte, Vhalla'nın kararsızlığı ona sandığından çok daha fazlasına mal olacaktı.

Manga okumayı seviyorsanız çok severek okuğum Vampire Knight Serisi'ni fuardan alabilirsiniz. Arkadaş Kitabevi standında bulabileceğiniz seriyi okurken bloguma bir yazı girmiştim, bakmak isterseniz buraya tık tık
Ayrıca Arkadaş Kitabevi standında çok güzel Death Notelu, Vampire Knightlı ayraçlar var. Gidenler bana da getirse şahane olurdu. *.* 

Watchmen'in çizgi romanı İthaki Yayınları baskısıyla yeniden satışta. İnternetten ön siparişini verdim, kısmetse yarın elimde olacak. İlknokta'da %27 indirimle satılıyor, standa getirmişlerse üç aşağı beş yukarı aynı fiyattadır. 40 - 45 tl arası bir şey. Watchmen'in filmini çok beğenmiştim, eminim çizgi romanı daha güzeldir. İzlemediyseniz mutlaka izleyin, okumadıysanız gelin beraber okuyalım. ^.^


KİM GÖZLEYECEK GÖZCÜLERİ?

Seksenli yılların ortasında Alan Moore ve Dave Gibbons, çizgi roman tarihini kökten değiştiren ve popüler kültürün çizgi roman algısını yeni baştan yazan eşsiz bir eser yarattılar: WATCHMEN. Sıklıkla çizgi romanların ciddiye alınmasını sağlayan ilk eser olduğu söylenen WATCHMEN, süper kahramanların çok yönlülüğünü, psikolojik karakter derinliğini olabilecek en gerçekçi biçimde yansıtan yegâne eser.Amerikalı süper kahramanların varlığının bile tarihe farklı bir yön verdiği bir dünyada, Amerika Vietnam Savaşı’nı kazanmıştır, Nixon hâlâ başkandır ve Soğuk Savaş devam etmektedir. WATCHMEN bir cinayet öyküsü olarak başlasa da kısa sürede tüm gezegeni ilgilendiren bir komplonun izleri ortaya çıkar. Nihayetinde, tekrar bir araya gelmiş bu kahramanlar –Rorscach, Gece Kuşu, İpek Hayalet, Dr. Manhattan ve Ozymandias–s inançlarının sınırlarını zorlamak ve iyi ile kötünün çizgisinin nereye çizileceğini kendilerine sormak zorunda kalacaklardır. Bu edisyonda, eserin yaratılış sürecindeki daha önce yayınlanmamış çizim taslakları ve çizer Dave Gibbons’ın yeni önsözü de metinlere eşlik ediyor.

Günümüz fantastik ve bilim - kurgu edebiyatının en önemli yazarlarından Ursula Le Guin'in Yerdeniz Serisi bir diğer önerim. Metis Yayınevi fuar boyunca serileri set halinde uygun fiyata satıyor. Fuardan alabileceğiniz en güzel kitaplardan biri bence.

"Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuzbir yışımda tamamladım -ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek." 
-Ursula K. Le Guin




Bunların dışında Martı Yayınları'nın kitaplarına mutlaka bakın derim.  Kurtlara Söyle Eve Döndüm gibi şahane bir kitabı 10tl'ye alabilirsiniz. Ciltli kitapları 15 tl oluyordu. Go! Kitap'ın tüm kitapları fuar boyunca 12 tl. İnternetten daha ucuza bulabileceğiniz kitapları fuardan almayın bence. Sahaf kısmı varsa sahafları dolaşın, kitaplarla dolu bir fuarda olmanın tadını çıkarın. =)

 Az ama öz kitap önermeye çalıştım, umarım yardımcı olmuşumdur. Sizin de önerilerini varsa lütfen paylaşın, herkese mutlu günler. 

11 Kasım 2016 Cuma

Aylak Adam - Yusuf Atılgan / Kitap Yorumu


Adı bile yok, ona sadece C. demiş Yusuf Atılgan. C. bir aylak, babasından kalan geliriyle yaşıyor. Çalışmıyor musun diyenlere, "Aylağım ben, çalıntı parayla yaşıyorum." cevabını veriyor. Melankoli yüklü bir karakter. Sokakları sanki aradığını her an bulacakmış gibi bir istekle dolaşıyor. Arayışı olmasa yaşama isteği de olmayacak muhtemelen. 
Aylak Adam Türk Edebiyatı'nın en popüler kitaplarından biri. Çok okunuyor, alıntıları paylaşılıyor. Okuyucuları genel olarak derinden etkilemiş, insanlar kitapta kendinden çok şey buluyor çünkü. Yine de kitabın popüler kültürün içinde şişirildiğini düşünüyorum. Eğer C. çevremizden biri olsaydı eminim onu çok sinir bozucu bulurduk. Parasıyla her şeyi yaptırabileceğini düşünüyor, yer yer kabalaşıyor hatta. Tahammülsüz biri ve daimi melankolik. Kısacık kitabı uzatan bir ruh hali var. Adeta cümleleri genişletiyor. Kitap ilerledikçe baba parasıyla geçinen birinin aylak biriyim ben heheheh diye dolaşmasından rahatsız oldum. Oraya buraya savuracak parası olmayan bir aylak okusaydık o zaman C.'ye hak verirdim. 

Kitapta çok sık geçmeyen bir karakter daha var. Onun da adı B. C.'den ziyade B.'yi sevdim, birbirlerine benziyorlardı ama B. daha samimi geldi bana. C.'nin aradığı kişi oydu belki de, okuyup siz karar verin. 

Aylak Adam değişik bir tat. Ama kesinlikle abartıldığı kadar iyi değil. Avrupalı gibi yaşayan, anadolu kökenli zengin ailelerin zengin çocuklarının buhranlarını okumak bir süre sonra düşündürücü olmaktan çıkıp boğucu bir hal alıyor. E banane senin burjuva travmalarından diyesi geliyor insanın. Sonuç olarak kısacık bir kitap zaten, her türlü okunur. Az çok bir şeyler kattığını hisseder kapatırsınız kitabı. 

8 Kasım 2016 Salı

Doctor Strange


Doctor Strange geçtiğimiz cuma vizyona girdi. Film hakkında fragmanından edindiğim bilgi dışında hiçbir şey bilmiyordum. Çizgi - romanı varmış, okumadım. Beklentiyle gittiğim de söylenemez. Arkadaşlarımla güzel bir akşam geçirme amaçlı izledik. Siz de bu düşünceyle izlerseniz memnun kalırsınız diye düşünüyorum. Oyuncu kadrosu için dahi sinemada izlenebilecek bir film. Tilda Swinton kadim sanatlarla ustalamış gizemli bir büyücü mü desem, majisyen mi desem neyse büyücüyü canlandırıyor. :D Benedict  Cumberbatch ise başarılı bir doktorken bir şeylerin ters gitmesi ile kendini büyücülerin dünyasında bulan Doctor Strange rolünde. Rachel McAdams, Chiwetel Ejiofor gibi iyi oyuncular da kadroda. Mads Mikkelsen zaten benim açımdan filmin en önemli ismi. Oyuncuların bu kadar sağlam olduğu bir kadroyla daha iyi bir film çıkabilirmiş aslında. Konu genel olarak havada kalmış. Eski öğretilerle uğraşan, dünyanın dengesini koruduklarını söyleyen bir grup insan var. Önemli bir konumdalar ama izleyiciye bunu aktaramamışlar. Doctor Strange'in büyüleri iki dakikada öğrenmesi, ustanın hiç tanımadığı birine büyük sırları tak diye göstermesi vs. çok yavan olmuş. Oyuncuların hepsi çocuk olsa, film gençlik - çocuk filmi tadında olsa sırıtmazdı belki. Bunu düşünürken aklıma Karate Kid geldi. Başroldeki çocuk dövüş sanatında ustalaşmak için deliler gibi uğraşmıştı. Doctor Strange de o özen yoktu. Spoiler olacağı için filmin ilerleyen kısımlarına ait olmayan sahnelerden çok bahsetmeyeceğim. 

Son zamanlarda çıkan Süper Kahraman filmlerinde işin içine komedi katıp kalite arayan izleyiciyi değil eğlence arayan izleyiciyi etkilemeye çalışıyorlar. Captain America: Civil War ve Suicide Squad da öyleydi. Fena değildi, izlersiniz güldürüyor deyip geçiyoruz. Büyük bir kesim ise  fazlasıyla memnun kalıyor, çok komikti güldürdü Jared Leto Joker olmuş çok tatlı ya diyorlar vs. Captain America da Spider Man'e gülmüştük, film yeni başlıyor herhalde dediğim an tak diye bitmişti. Doctor Strange'in yönetmeni Scott Derrickson imiş. Kendisini daha önce korku filmlerinde yönetmenlik, senaristlik yapmış, ismini duyduğum biri değil. C. Robert Cargil, Jon Spaihts ve Derrickson beraber senaryoyu paylaşmışlar. Ayrıca Spaihts daha önce  Prometheus filminin senaristliğini yapmış. Stan Lee'nin film senaryosuna sokmamışlar galiba. Marvel bunlara parayı basıp hadi ortaya popüler kültüre uygun bir film çıkartın demiş gibi bir senaryo olmuş. Ama izleniyor mu, izleniyor. Mutlaka sinemada görülmeli diyemem. Görsel efektleri büyücü kalkanları ve tuhaf şekillere sokulan boyutlardan ibaret. Sadece oyuncu kadrosu için harika diyorum. 

Umarım Marvel'ın da DC'nin de önümüzdeki filmleri daha başarılı olur. Süreyi uzatıp konuyu derinleştirseler ortaya komediyle karışık harika filmler çıkabilir. Watchmen düzeyinde bir şeyler izlemek istiyoruz artık. *-* Siz Doctor Strange'i izlediniz mi, nasıl buldunuz? Görüşlerinizi benimle paylaşın, herkese iyi günler!