4 Mart 2017 Cumartesi

Neler Yapıyorum? / Şubat 2017


Şubat ayının bitmesiyle beraber kış mevsimine veda ettik. Hatta bugün annemle balkonda oturarak sıcak havaların geldiğini onayladık diyebilirim. Yıllar öncesinin İstanbul'unda mart ayı da çok soğuk ve karlı olduğu için annem hala temkinli. Acaba kar yağar mı  diye düşünüyor, ona göre temizlik ayarlaması yapacak. Bizim nesil mart ayında kar gördü mü? Şahsen ben hatırlamıyorum. Havaların ısınması iyi hoş ama mart ayını pek sevmiyorum. Hem soğuk hem de rahatsız edici bir güneş oluyor. Ilık veya bulutlu günler güzel. Geriye kalan günlerde ise güneş içimdeki bir şeyi zorla uyandırmak istiyormuş gibi rahatsız oluyorum. Bu hissi özellikle mart ayında yaşıyorum, sizin de böyle bir durumunuz var mı? Benzer hislerde birilerini bulursam gerçekten sevineceğim. Mart ayındaki bu uyumsuz süreçten sonra nisan - mayıs rahat geçiyor. Havalar ısındıkça yine rahatsız oluyorum. Hatta şu an güneşin rahatsız edici sıcaklığını düşününce bile kalbim ağrıdı. Abarttığım kesin ama buna mistik anlamda yaklaşmayı tercih ederim. Mesela adım Berfin olduğu için olabilir mi? Heheh ne kadar da gizemli... 👻👻👻


Şubat ayında yaptıklarımdan kastım okuduklarım / izlediklerim ile ilgili bir yazı. Daha çok izlediklerim hakkında olacak çünkü pek kitap oku(ya)madım. İstediğim tempoda giderken bunaltıcı bir kitaba denk gelmemle okuma isteğim kayboldu. Artırmak adına yapmak istediğim şeyler var. Manga okuyayım diyorum, Titana Saldırı Serisi'ne göz koydum. Telefondan İngilizce okuyorum ama kitap olarak okumanın yerini tutmuyor. Hazır bu yaz yeni sezon gelecekken önden alıp okuyabilirim. Parasal olarak gözüm yerse ve ucuza bulabilirsem alacağım. Vampire Knight'ı final yaptığı için almıştım. Titana Saldırı kaç ciltte bitecek belli değil, 15'i alıp 35'i görmek de var. :3 Bunun dışında önümüzdeki hafta bir okuma maratonu yapmak istiyorum. Günde 200 sayfa hedefi koyup bir haftada okuyabildiğim kadar çok kitap okursam güzel olur. Bunu başarırsam yazısını mutlaka gireceğim. :D 


İzlediklerime geçecek olursam, ilk olarak Fifty Shades Darker'dan bahsedeyim. Aslında filme gittikten hemen sonra hakkında bir yazı girmeyi planlamıştım. Sonra değmeyeceğine karar verdim. Kitabına kıyasla çok ama çok başarısızdı. Tamam kitap da başyapıt değildi ama serinin en iyisi ve en duygusal olanıydı. Film ise buram buram para kokuyor. Zenginlik, lüks araçlar ve daha fazla zenginlik. Kitabı okumadan gitmiş, neyin ne olduğunu bilmiyor olsam çöp der geçerdim. Ayrıca Ana'nın olmadık her şeye büyülenip bunu da mı sen yaptın Christian demesine sinir oldum. Kafasına kuş pislese sırıtarak "Bunu da mı sen yaptın Christian :)))" dese şaşırmazdım. Kitabı dört sene önce okudum ama bu kadar mal mülk vurgusu yoktu diye hatırlıyorum. Sevmedim, hatta rahatsız oldum. Üçüncü film için sinemada zaman harcamayacağım. 


Konuyu değiştirip şu an izlediğim (5. bölümdeyim) bir animeye geçeyim. Anime izlemeyeli çok oldu. Another'ı neredeyse iki senedir izlemek istiyorum ama hep erteliyordum. Spoiler almamaya çalışarak okuduğum birkaç yorumda korkunç olduğunu okumuştum. Birkaç gündür başladım başlayacağım ama hep gece müsait oldum, cesaret edemedim. :D Bugün gündüz vakit bulunca hemen başladım. Beklediğim kadar korkunç mu, değil ama yeterince ürkütücü. İlk defa korku türünde bir anime izliyorum. 12. bölümde final yapıyor, bitirince yazısını girerim. Anime izlemeyi özlemişim, Another bitince sevdiğim türlerde başka animeler seçip başlayacağım. 




Moralim bozuldukça animasyon tarzı şirin şeyler izliyorum. Geçtiğimiz hafta aynı gün peş peşe iki animasyon izledim. Bunlardan biri Moana'ydı. Müzikal tarzı güzel bir filmdi, izlerken keyif aldım. Animasyonların en sevdiğim yanı her yaşa hitap ediyor olması. Sanki içimde doldurmam gereken bir animasyon kotası varmış gibi izledikçe izleyesim geliyor neden bilmiyorum. :D O yüzden önümüzdeki günlerde bol bol izlemek istiyorum. 


İzlediğim ikinci animasyon filmi Zootopia'ydı. Hayvanların evrimleşerek vahşi yaşamı bıraktıkları bir dünyayı anlatıyor. Genellikle hepsi kendi ırklarıyla birlikte yaşasalar da Zootpia adındaki büyük şehirde bütün türler birlikte barınabiliyor. Hikaye bir tavşanın meslek olarak polisliği seçmesiyle başlıyor. Her ne kadar bütün hayvanlar eşit haklara sahipmiş gibi gözükse de güçlü - zayıf ayrımı hala var. Hem politik hem de toplumsal gerçekler komediyle karıştırarak çok güzel işlenmiş. Çocuklardan ziyade yetişkinlere hitap eden bir konusu olduğunu düşünüyorum. Zootopia iyi ki izlemişim dediklerimden. 


2006 yapımı The Fall bu aralar izlediklerim arasında en sevdiğim oldu. Film ayaklarını sakatlamış Roy (Lee Pace) ile kolunu kırdığı için hastanede kalan Alexandria'nın (Catinca Untaru) arasında geçen hüzünlü bir hikayeyi anlatıyor. Hastanede yatan ikilinin arkadaşlıkları, Roy'un anlattığı masal ve onun gerçeğe karıştığı sahneler izlenmeye değer. Diyaloglar çok doğal. Çocuk oyuncuyu zorlamamak için onun doğallığına güvendiklerini düşünüyorum. Çekimlerde Catinca, Lee Pace'i Roy olarak tanımış ve gerçekten yürüyemediğini zannediyormuş. Olabildiğince doğal olsun diye böyle bir şey düşünmüşler sanırım. Küçük kızın gerçeği öğrendiği anın videosu çok şirindi, izledikten sonra mutlaka bakın. Lee Pace'e bu filmde hayran kaldım, gerçekten yeteneğini konuşturmuş. En kısa zamanda rol aldığı diğer yapımlara bakacağım.  Ayrıca The Fall görsel olarak da çok başarılıydı.

Yazımın sonuna geldim, saat gece yarısını buçuk geçiyor. Another için korkunç değil dedim ama evdeki herkes uyumuşken bu saatlerde izleyebilir miyim bilmiyorum mesela. :D En iyisi gidip okuma maratonum için kitap seçeyim heheh. Herkese iyi geceler, şimdiden mutlu pazarlar. ^_^

16 yorum:

  1. Anotheerr! benim ilk animemdi. Cizimleri olsun kurgusu olsun çok güzeldi. Hele o final sahnesi beni benden aldı. Artık canım sıkıldığında kendi kendime "sakakibara-kun?" diyorum :) ve kendimi yere atıyorum... Birde 2012 yapımı japon filmi var. O pek güzel değil ama...
    inşallah begenirsin. Ben 8 defa izledim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahah Sakakibara-kun diyerek kendini yere atman çok hoşmuş. :D Birazdan 5. bölümden devam edeceğim, neler olacağını çok merak ediyorum. 8 defa izlediğine göre çok beğenmiş olmalısın, bitirince hakkında konuşalım. =))

      Sil
    2. Baştan sona 8 defa izlemedim aslında. Beğendim bazı yerler vardı. Onları baya izlemiştim.Aslında beğenmeyen çok olmuş. Ama diyorum ya "Sakakibara-kun?" deyip kendimi yere atıyordum sonra yine "Misaki-san?" diye bütün diziyi baştan sona oynuyordum :) ne yapsa japonlar yapıyor valla. Tekrar diyorum. İnşallah beğenirsin :)) :D

      Sil
  2. Yorumun için teşekkür ederim. :) Bayadır blogla ilgilenmiyordum, takip ettiklerime de bakamadım. -_- Bugün hava güzeldi, ben de daha fazla soğumasını istemiyorum artık. Zootopia da The Fall da çok güzel yapımlar. Şimdiden iyi seyirler. =))

    YanıtlaSil
  3. The Fall'u eşimin tavsiyesiyle izlemiş ve bayılmıştım. Çok çok güzel bir filmdi. Çevremde filmi izlemeyen herkese öneririm. Lee Pace'ye hayran olmuştum. Çok etkileyici bir oyuncu. insanda diğer filmlerini izleme isteği uyandırıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum, mercek altına aldım kendisini :D

      Sil
  4. Gereğinden fazla zevk alarak okudum *_* Mevsimlerle ilgili hislerine katılıyorum. Hususi isminin anlamına baktım :D Benim de yazla, güneşle maalesef pek aram yok. O yüzden senin düşüncelerin bende de oluşmaya başladı. Karanlığın Elli Tonu'yla ilgili "Kafasına kuş pislese sırıtarak "Bunu da mı sen yaptın Christian :)))" dese şaşırmazdım." kısmına koptum :D Ve ben hiç animasyon izleyen biri olamadım :/ Olamayacağım da sanırım. Kalemine kuvvet tatlı kıs :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle yorumuna geç döndüğüm için kusuruma bakma lütfen. bir türlü bloga giremedim. :/ Güneşle aramız yok diye diye havaları soğukttuk galiba, insanlar mutsuz bir halde "havalar yine soğudu ne zaman ısınacak" vs. dedikçe korkuyorum böyle iyi demeye. :D Sorma ya filme bu kadar sinir olacağımı düşünmezdim ama oldum. -_- Aaa animasyon neden izlemiyorsun tatlı kıs, bu özelliğini yeni öğreniyorum. (Ve gizem perdesi biraz daha aralanır... =P) Neyse ben çok uzattım, yorumun için teşekkür ederim diyerek bitireyim. <3 =)

      Sil
  5. filmleri izleme listeme ekledim :) bu arada seni takibe aldım canım bana da bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  6. The Fall'u yakın arkadaşlarımdan biri tavsiye edip duruyor. mutlaka listeme aldım. ifty Shades o Darker'ın başarısız olacağı fragmandan bile belliydi ama bir umut insan merak ediyr işte. Güzel bir şubat ayı geçirmişsin. mart ayının da güzel geççmesi dileğiyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. The Fall'u izlemeni şiddetle tavsiye ederim. =) Düşüncelerin için teşekkür ederim, umarım sen de güzel bir mart ayı geçiriyorsundur. =)

      Sil
  7. İzlediğin her şeye BAYILDIM!!! Fifty Shades Darker bana ilk filmden daha güzel geldi açıkçası ya çünkü kitaplarını da okumadım henüz o yüzden gizemli geldi bana biraz film :(( Bir de anime olayına ben de başlamak istiyorum ama nerden neyden başlayayım bilemiyorum bana fantastik bir şey önerir misin *_* Bu arada Kötü Çocuk Savaşlarının ilk roundu açıklandı ve 2. Roundda başladı:)) Açıkçası ben artık sonuçları tahmin bile edemiyorum bakalım neler olacak :)) Sizi ve değerli takipçilerinin de katılımını çok isterim :))
    Adresi: http://birkitapolsam.blogspot.com.tr/2017/03/fantastik-karakterler-savas-kotu.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim. =) Çok fazla anime izlemedim ama Shingeki No Kyojin'i tavsiye edebilirim. Hem fantastik hem aksiyon türünde. Aa ben o anketi tamamen unutmuşum ya iyi ki hatırlattın hemen bakıyorum. =)

      Sil
  8. yaaa... Attack On Titan'ın 2.sezonu 1 nisan da! Ölmek üzereyim! Bu arada mangasını da mı okuyorsun!? Şimdilik 15 cildi türkçeye çevrildi. Bütün ciltleri ni mi okuyacaksın acaba? Meraktan soruyorum.
    Yazını çok beğendim. The Fall filmini duymuştum ama beğenmem ve pişman olurum diye başlamamıştım ama izleyince "farklı ve güzeldi" diye düşünmüştüm. Ne zamandır buralarda yoksun... Ne okuyorsun, ne izliyorsun bari sosyal medyadan öğrenelim... :)) =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Shingeki no Kyojin damağımda kalmışken yazıyorum bu cevabı, o 20dk bana yetmedi! :D Eğer aksiyon sahneleri hoşuma giderse - okumak da izlemek gibi olursa - hepsini okumayı planlıyorum. ^.^The Fall'a ben de pişman olur muyum acaba diye başladım, aynı şeyleri hissetmişiz. :) Blogumu takip ettiğin için çok teşekkür ederim, sevgiler. =**

      Sil