Dizi de favori karakterlerim dediğim bir iki kişi var, biraz da onlardan bahsetmek istiyorum.
Rumpelstiltskin
Dizideki en çok sevdiğim şahsiyet, karizma, "deary" derken bittiğim, yarasını kalbine gömmüş büyücü çocuk.. :D Kendisi dizinin her şeyi bilen adamı gibi bir şey. Kasabadaki herkes kim olduğunu unutmuşken o sanki biliyor da çaktırmıyor. Kraliçe bile yavaştan tırsıyor Rumpıldan. Eskiden fakir bir hayat sürerken " the dark one"a dönüşmesiyle herkesin korktuğu birisi haline geliveriyor tabii ama bu hayatındaki en önemli varlığını da kaybetmesine yol açıyor. Her ne kadar güzel ve çirkinde ki çirkini canlandırsa da dizinin en karizmatiği kendisi bence. Favori bölümlerim de onun geçmiş yaşantısının anlatıldıklarından oluşuyor, izlerken üzülmüştüm baya. Rumpelstiltskin masalından uzak bir çizgide yaratılmış olsa da iyi ki böyle olmuş. Onunla en kötü anınızda karşılaşabilirsiniz aman yardım istemeyin sonra iyilik borcunun altından kalkması zor oluyor.
The Evil Queen
Masal başka diyebilir ama bana göre dizideki en güzel kadın o. Kendine has bir havası var, tabii kötülerin kötüsü olmasından kaynaklı da olabilir bu. Aslında o kadar da kötü değil ya, sadece o da geçmişinde çok acı çekmiş ve şimdi intikamını alıyor. :D Ah o Snow yok mu zavallı Regina'ya (bu arada kasabadaki adı Regina) öyle bir kazık atmış ki kadın ne yapsa haklı. Kasabayı lanetleyip başına geçen Regina bir de Emma'nın oğlunu yani Pamuk Prenses'in torununu evlat ediniyor artık bilmeden mi evlat edindi yoksa planlı mı yaptı bilmiyorum. Ama onun şu sıralar tek isteği oğlunun kendisini sevmesi. Sevin şu kadını ya özünde iyi biri o. :(
Henry Mills
Emma'nın ve Regina'nın oğlu, Pamuk Prenses ve Prens'in torunu. Yani dizinin en şanslı veledi bu. İlk bölümde cesaret edip nasıl yaptıysa buldu Emma'yı. Eve girer girmez "meyve suyu var mı?" diyerek sempatimi kazandı şirin şey. :D Her şeyi başlatanda o oldu, gidip Emma'yı bulmasaydı masal kahramanları sonsuza dek orada tıkılı kalacaklardı. Lanetin bozulmasında da büyük rol oynadı ama orası spoiler oluyor anlatmayayım. İkinci sezonda hafiften ergenliğe girdiği hissine kapıldım ama umarım öyle bir şey yoktur.
Son olarak, birinci sezonun sloganı magic is coming idi. Şimdi magic is here oldu işler sarpa sardı, büyücülük zor iş ne diyeyim. :D İki bölümdür izlemiyorum, biriktiriyorum tatilde izleyeceğim. Sizlere de en kısa zamanda başlamanızı tavsiye ediyorum.
Jenerik müziğine de bir bakın derim, çok hoş : http://www.youtube.com/watch?v=k16jb6JZsws
Jenerik müziğine de bir bakın derim, çok hoş : http://www.youtube.com/watch?v=k16jb6JZsws
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder