2 Nisan 2017 Pazar

Mart Ayında Okuduklarım

Berfin Kanat (@buyulu_ayrac)'in paylaştığı bir gönderi ()

Herkese merhaba! Bu yazıyı dün girmeyi planlıyordum ama mide bulantısı & baş ağrısı ikilisi yüzünden yazamadım. Annem çölyak hastası ve sanırım benim de glutene karşı hassasiyetim var. Bu hastalık nasıl bir değişikse artık her zaman kendini göstermeyebiliyor. Çölyak olsanız bile tahlillerde çıkmıyor, kardeşim belirtileri göstermesine rağmen çıkmadı mesela. O yüzden henüz doktora gidip baktırma gereği duymadım. Kandan anlaşılamıyor ve diğer uygulamalarla uğraşmak istemiyorum. Yediklerime dikkat  ettikçe bir şey olmuyor zaten. Bu yazı kendime hatırlatma olsun, bir daha glutenli unlarla tatlı yapmayayım. :3
Okuduklarıma geçmeden önce kısadan bir duyuru yapmak istiyorum. Shingeki no Kyojin başladı ve ilk bölümü dayanamayıp izledim. Daha ne olduğunu anlamadan bölüm bitti! Dün nasıl baş ağrısından yazamadıysam bugün de onun heyecanıyla yazmaya çalışıyorum. :D Biriktirip izleyeceğim galiba. Yeni bölüm yetmeyince eski sezona tekrar başladım, bir yandan mangasını okuyacağım. Bu arada bölüm yorumlarına bakayım derken ileriye dönük çok büyük spoiler yedim. -_- Türkanimetv'den izliyorsanız yorumları dikkatlice okumanızı tavsiye ederim, Yorumun başına spoiler yazmadan olanları anlatanlar var. Yakında Shingeki no Kyojin ile ilgili ayrı bir yazı gireceğim. Bu kadar içimi döktüğüm yeter, mart ayında okuduklarıma geçelim. ^^


Mart ayında yedi kitap okudum. Bu sayı benim için gayet iyi. Instagramdan gördüğüm kadarıyla ayda 20 kitaptan fazla okuyanlar bile oluyor. Darısı benim başıma diyerek bakıyorum yazdıklarına. Son zamanlarda günler ve saatler istediklerimi yapmama yetmemeye başladı. Zaman su gibi akıyor, yettiremiyorum. O yüzden hem okuyup hem çalışıp hem de bol bol kitap okuyanları tebrik ediyorum. Bunun bir formülü varsa paylaşmalarını rica edeceğim. =D Nisan için günde ortalama 150 sayfa hedefim var. Bahar ayları için genel bir planım var aslında, onu başka bir yazıda anlatırım. Okuduklarımdan devam edeyim, hemen hemen hepsi bana bir şeyler katan ve beğenerek okuduğum kitaplar oldu. Ayın ilk kitabı Sislerin Vampiri'ydi. Ravenloft Serisi'nin birinci kitabını @benherneysemo sayesinde keşfettim. Yarı vampir yarı elf bir karakterin Ravenloft'a yaptığı yolculuğu ve çevresinde gelişen olayları konu alıyor. Kitap için GR'de şöyle demişim: 


 Hem kurguyu hem de karakterleri çok yaratıcı buldum. Özellikle elf-vampir birleşimi sıradışıydı. Ama sağlam olmayan bir şeyler de vardi. Geçişler çok hızlıydı, belki de o beni rahatsız etmiştir. Devam kitaplarını okusam mi okumasam mi kararsızım. ^.^

Ben de uzun bir şey yazmıştım diye hatırlayıp koplayamakla uğraştım ama kısaymış. :d Eklemeler yapacak olursam, vampir edebiyatı ilginizi çekiyorsa neredeyse Anne Rice tadında bir kitaptı. Ancak karakterden karaktere, olaydan olaya atlayan bir kurgusu var. Seri çok uzun ve -buraya spoiler gelecek isterseniz okumayın ama seriye başlama kararınızı vermenize de yardımcı olabilir-  ^spoiler^favori karakterim elf- vampir Jander sadece bu kitapta var. Strahd için devam edilir mi bilmiyorum.^bitti^ Serinin baskısı olmadığından bir yerde görmediğim sürece özellikle kitapları arayıp almam. Zaten Sislerin Vampiri'ni alırken sinir bozucu bir sahafa denk gelmiştim. (Bkz. asabi esnaflar.) Gerekmedikçe sahaf alışverişi yapmak istemiyorum, ancak festivallerde giderim. 

Ardından Hobbit'i okudum. Kitap hakkında çok bir şey söylemeye gerek yok, Tolkien harikalar yaratmış. Bendeki özel resimli baskıydı, hem okuyup hem de çizimleri incelemek çok hoş bir deneyim oldu. Neden bilmiyorum ama lisedeyken ve öncesinde Tolkien'in dilini sevmezdim. Hurin'in Çocukları yazarın okuduğum ilk kitabıydı, sıkılıp bıraktığımı hatırlıyorum. Şimdi onu tekrar okursam beğeneceğimi düşünüyorum. Bu ay Yüzüklerin Efendisi Serisi'ni takım olarak alıp başlamayı planlıyorum. Kitaplar Metis Kitap'ın sitesinde %40 indirimli olarak satılıyor. Almayı düşünüyorsanız bakın derim. 

Hobbit'i okuduğum sürede bir yandan Yüzüklerin Efendisi filmlerini izliyordum. Seri bitince boşluğa düşüp tarihi aşk filmlerine sardım. Aynı anda kitap olarak da tarihi aşk okuyasım geldi. Bu türde filmler izlemeyi çok seviyorum ama nedense kitap olarak pek ilgimi çekmiyorlar. Ara ara okuyasım geliyor. Cennet Gibi kitaplığımda bekleyen nadir tarihi aşk romanlarından biriydi. Kitap kısa ve hoş bir romantik - komedi tadında. Historical romance sevenler muhtemelen okumuştur, okumadıysanız bakın derim. Sanırım Cennet Gibi bir serinin ilk kitabıymış. Historical Romance kitaplarıyla ilgili kaçırdığım nokta hepsinin genelde bir seriye bağlı olmaları. Üstlerinde şu serinin kitabı diye yazmadığı için takip edemiyorum. Pek okumadığım için sorun olmuyor gerçi. Romantik kitap - film/ dizi + tatlı mutluluk getirir diye bir düşüncem var. Aslında bunu kırmak istiyorum. Gerçekçi bakınca birinin beni oyaladığını, diğerinin de sağlığıma zarar verdiğini görüyorum çünkü. Özellikle tarihi romantik bir kitabın üstüne ufuk açıcı başka bir şey okuyunca öncekine zaman ayırdığım için biraz pişman oluyorum. Bu ay Ursula Le Guin'den Kadınlar Rüyalar Ejderhalar'ı okurken böyle hissettim mesela. Kitap Ursula'nın yazdığı denemelerden oluşuyor. Bunlarda masallardan bilim-kurguya, kadın yazarların çektiği zorluklardan doğu mistizmine ve yazar olmaya dair pek çok başlık var. Denemelerin hepsi çok başarılı olmakla beraber kitabı güzel kılan asıl şey Ursula Le Guin gibi bir yazarın aklının içindekileri kurgu dünya bağlantısı olmadan okuyabilmek. Yerdeniz Büyücüsü de onun hisleri ama orada bunu Ged aracılığıyla almıştım. Bu sefer direkt Ursula vardı. Yazarın yeni çıkan kitabı Zihinde Bir Dalga'yı en kısa zamanda edinip denemelerine devam etmek istiyorum. Uzun yaşasın, çok uzun hem de. 

Umarım tarihi aşk romanlarıyla ilgili dediklerim türün sevenlerinin alınmasına sebep olmamıştır. Ben de okuyorum zaten, seviyorum da. Ama biraz zaaf gibiler benim için. Türe ilk başladığımda gerçek olsalar, olamazlar mı diye düşünmüşlüğüm de var. :3 Rahatlatıcı kitaplar, o yüzden okumaya devam edeceğim. ^^ Şu an bu yazıyı yazarken altta paylaşacağım videodaki müzikleri dinliyorum. Çoğu çok hoş ama arada atarilerdeki dandik oyunların melodilerine bağlıyor, dikkatim dağılıyor. :d Yazı yazarken dinlemelik bir öneriniz varsa seve seve alırım. 


Bu ay okuduğum en iyi kitaplardan biri de Zeplin'di. İsveçli yazar Karin Tidbeck'in yazdığı kitap kısa hikayelerden oluşuyor. Tek kelimeyle bayıldım! dediğim ender kitaplardan  biri. Zeplin için Goodreads'de şunları yazmışım: 

"Tuhaf" kelimesinin hakkını veren hikayeler. Öykülerin çoğunu vay be ben az önce ne okudum diyerek bitirdim. Hem fantastiğe hem de edebiyata doymanızı sağlayacak şahane bir kitap. İskandinav kültüründen parçalar taşıması da bonusu. Daha önce de tuhaf şeyleri konu alan hikayeler okudum ama bu kadar başarılı değillerdi. Zeplin çıtayı uçarcasına yükseltmiş. Bundan böyle yazarın sıkı takipçisiyim. 

Ardından en sevdiğim klasiklerden biri olan Uğultulu Tepeler'i okudum. Kitabı ikinci okuyuşumdu, ilkine göre daha bilinçli bir okuma oldu diyebilirim. Goodreads üzerinden İthaki baskısı hakkında orta halli bir yazı yazmıştım, mini bir inceleme diyebiliriz. 

Uğultulu Tepeler'i 4 sene önce Antik Yayınları baskısıyla okudum. Uzun zamandır tekrar okumak istiyordum. İthaki Yayınları'nın hayran olunası kapak tasarımına sahip baskısını görünce okuma şevkim arttı ve Kuzey İngiltere'nin kasvetli tepelerine yeniden uğradım. Öncelikle kitabın çevirisini çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Normalde çeviri - editörlük işlerinden pek anlamam ama eski kitabımla kıyaslayınca ne kadar büyük bir fark olduğunu gördüm. Ertuğrul Koç Uğultulu Tepeleri çağdaş Türkçe'ye başarılı bir şekilde uyarlamış ve bunu yaparken karakterlerin konuşma ağzını orjinal metinle paralel tutmuş. Gerçi yer yer Joseph'in dediklerini okumakta zorlandım ama eminim onu dinleyen karakterler de ne dediğini zar zor anlıyordur. Ayrıca Uğultulu Tepeler hakkında bilgi veren çevirmen önsözü de çok iyi düşünülmüş. Böylelikle konuya yabancı olan biri bodoslamadan hikayeye adapte olabilir. Kısacası kitabın İthaki Yayınları baskısını her açıdan çok başarılı buldum. 
Uğultulu Tepeler'in yeri bende ayrı. Eser gotik edebiyatın romantizm ağırlıklı en iyi örneklerinden biri. Tam olarak bir aşk hikayesi değil. Bundan ziyade nefret ve intikam duygularına sahip karakterlerin yaşadıklarına odaklı. Heatcliff canavarca tavırlar sergilerken okuyucuda ona karşı bir acıma duygusu oluşuyor. Hilkat garibesi gibi görünen karakterleri gizemli ve acılı bir geçmişle örtüp onu acınacak halde sunmak gotik edebiyatın temel motiflerinden biri. Aynısı Operadaki Hayalet kitabında da vardı. Bu eserler günümüz genç-yetişkin kitaplarındaki karakter oluşumunda önemli bir role sahipler. 
Uğultulu Tepeler aynı zamanda bir hayalet hikayesi. Ölen sevgilinin anısı camı döven rüzgar gibi içeri girmek istiyor. Heatcliff ise günden güne solan ruhuyla yaşayan bir ölüye dönüşüyor. Eser aynı zamanda o dönemin yöre insanları hakkında bilgilendirici ama benim ilgimi çeken bu değil. Kitabı Charlotte Bronte'nin sonsözüyle bitirirken tekrar okumak üzere kapattım. Gece bitirmek isterdim ama gündüze denk geldi. Bir sonraki okumamı öyle denk getirmeye çalışacağım.

Uğultulu Tepeleri'in yeri benim için gerçekten de ayrı. Bazen bunun sebebi üstünde biraz düşüneyim diyorum, bu kitabı özel kılan nedir diye. Belki üçüncü okuyuşumda asıl sebebini kavramış olurum. Gerçi bazı şeyleri neden sevdiğimizi bilmeden ya da hatırlamadan sevmek daha güzel, öyle değil mi? (Melankoliler, melankoliler...) 

Uğultulu Tepeler'den sonra uzun zamandır deli gibi aradığım, baskısı olmadığı için bir türlü bulamadığım bir kitabı okudum: Çıplak Ölüm - Nora Roberts. Eve Dallas Serisi'nin ilk kitabı olan Çıplak Ölüm'ü bu kadar arıyor olmamın sebebi şu ki, serinin on küsürat kitabını edinmiş olmama rağmen ilk kitabını bir türlü bulamadım. Sonunda Ukitap'tan bir üye yardım çağrılarıma cevap verdi ve kitabı ödünç vermeyi teklif etti. Nora Roberts Anahtar Serisi'yle tanıyıp severek okumaya devam ettiğim bir yazar. Eve Dallas adlı polisiye serisinden de çok ümitliydim. Ama nedense Çıplak Ölüm'ü yavan buldum. Bunda kitabı aylardır aramamın da etkisi olabilir, bulamadıkça gözümde değerlendi ve beklentim arttı çünkü. Neredeyse nadirkitap.com'da durumundan emin olmadığım bir ikinci eline 45 lira bayılacaktım hatta. Şimdi seri elimin altında olduğu için istediğim zaman okurum düşüncesindeyim. Belki ağır gelen kitapların arasına koyup okurum, belki de okudukça seriye bağlanıp peş peşe bitiririm belli olmaz. 

Mart ayında okuduklarım böyleydi. Umarım yazıyı severek okumuşsunuzdur. Sonlara doğru Shingeki no Kyojin'e devam etme isteğimle biraz hızlı ve özensiz yazdım, baştan kontrol etsem iyi olacak. Arayı açmadan bugün bitirdiğim ve tuhaf / rahatsız edici bir kurgusu olan Karanlık Güzel adlı çizgiromanın inceleme yazısını girmek istiyorum. Bu hafta iki yazı daha gelebilir. Hızımı alamayıp birkaç hafta üst üste böyle devam ederek blog açısından verimli bir nisan ayı geçirebilirim. ^.^Herkese mutlu haftalar, kendinize çok iyi bakın. 

12 yorum:

  1. Shingeki no Kyojin spoiler yiye yiye bir bölüm bitirdim. Hangi gruptan izledin acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam hatırlamıyorum o anın heyecanıyla tıkladım ama sanırım ilkinden, akatsuki'den izledim. *.*

      Sil
  2. Büyülü Ayraç blog yazısı girmiş heyoo! Uzun zamandır kitap okuma adına verimli aylar geçiremiyorum ve bu yazıyı okurken çok eğlendim.^^ Uğultulu Tepeler'e ilgim senin bir yazın sayesinde uyanmıştı ve o esnalarda da eski bir baskısını edinmiştim eserin. Fakat önce günümüze daha yakın bir çeviriyle mi yoksa o çeviriyle mi okusam karar veremedim, bir önerin var mı? Ve yazı çok güzeldi, daha verimli aylar geçirmen dileğiyle, iyi okumalar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, geç cevabım için kusura bakma lütfen. ._. Bana kalsa günümüze yakın bir çeviriyle okurdum. Dünya klasiklerinde geçen diyaloglar günümüz kitaplarına göre biraz daha ağır ilerliyorlar ve üstüne bir de eski Türkçe olması beni sıkıyor. Umarım en kısa zamanda okuma tempona kavuşursun, ben de ara ara yavaşlıyorum. Çizgi- roman / manga ya da rahat okunabilecek kitaplar seçip hız kazanmaya çalışıyorum eheheh. Sana da iyi okumalar! =))

      Sil
  3. hobbıt ebimde listemde ama bir eürlü sıra gelmiyor

    YanıtlaSil
  4. Bende geçenlerde başladım Çıplak Ölüm'e telefondan okuduğum için biraz yavaş ilerliyorum,şuan için normal polisiye bir kitap :) Ama bir kaç yerde serinin daha da güzelleştiğini okumuştum bence alışınca seriye dizi gibi akıp gidecek gibi geliyor umarım öyle olur :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumuna bu kadar geç döndüğüm için üzgünüm, Çıplak Ölüm'ü bitirdim ama beklediğimi bulamadım. -_- Sanırım seninle başka bir yerden kitap hakkında konuşmuştuk zaten :D Umarım serinin devamı daha güzel ilerler. ^.^

      Sil
  5. Hobbit ve yüzüklerin Efendisi bende okunmayı bekliyor. Eylül-ekim gibi okumayı planlıyorum. Adana'da havalar ısınmaya başladı. Sıcak havalarda kitap okuyamıyorum maalesef.

    Cennet Gibi'yi iki sene önce okumuş ve beğenmiştim. Julia Quinn'in kitaplarını severim zaten. Tarihi romantik türde favori yazarım. Bazıları bu tarz kitapları zaman kaybı olarak görse de ben seviyorum. Klasikler her zaman okunmuyor. İnsanın vakti ya da kafası uymayabiliyor. Kafa dağıtmak ve bir süreliğine gerçek dünyadan kaçmak için güzel bir yol bence :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumuna geç döndüğüm için kusura bakma lütfen. Adana'da havaların ısınmasına üzüldüm, sıcak havaları sevmeyen biri olarak içten üzüldüm hem de. :D Dün hafif bir kitaba başlayayım diyerek elime Yedi Gece adında bir historical romance aldım ama okuyamadım bıraktım. Sanırım bu türün komediyle birleştirilmiş olanları daha çok hoşuma gidiyor.

      Sil
  6. Çok seviyorum senin şu toplu yazılarını:) Tercihim hepsini ayrı ayrı görmek normalde ama bu toplularında ayrı bir zevki oluyor. Bence bir ayda 7 kitap okumak çok iyi öyle 20 tane okuyup sindirmek bana inandırıcı gelmiyor fazla. Ders kitabımı okuyorsun yahu? :D
    Normal de animelere ilgi duymam ama en son senin yüzünden başlayacağım galiba merakımı cezbedip duruyorsun :D Hobbit i okuyup hayran kalmıştım bende ama bu çizimli versiyonda da okumayı çok istiyorum. Julia Quinn in cennet gibi si çok merak edip ama okumak için hiçbir faliyet yapamamış olduğum ilginç bir kitap benim için. Listene bayıldım farklı türlerden güzel kitaplar okumuşsun hep:))
    Ayy çok uzun oldu yorum ama olsun ben de artık toplu yorum yazacağım :D :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seviyor olmana çok sevindim. =) Hahah bilemedim ki, 20 kitabı nasıl okuyorlar ben de şaşırıyorum. Yetenek istediği kesin. :D Anime çok izlemiyorum, izlerken de kaliteli ve kısa olanları bulmaya çalışıyorum. İlgini çeken türden bir tanesine başlamanı tavsiye ederim. Çok farklı ve ilgi çekiciler. *-* Cennet Gibi merakını karşılamayabilir ama akıcı bir kitap, komik en azından. :D Umarım en kısa zamanda sen de uzun uzun yorum yapabileceğim bir toplu yazı yazarsın, sevgiler. =*

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...