30 Nisan 2015 Perşembe

Fast and Furious 7

Hiç yorum yok:


Uzun zaman sonra bir film incelemesi ile karşınızdayım. Fast and Furious serisini hiç izlememiş biri olarak 7. filmine gittiğim için yorumum tüm seriyi bilenler kadar iyi olmayabilir. Benzer film olarak en son Need for Speed'e gitmiştim, çıkınca beyin isteyen zombi gibi araba istiyorum diyerek dolanmıştım falan. Fast and Furious 7 bitince ise "Dom, Dominic'i getirin banaaa *-*" moduna girdim. Hala filmin etkisindeyim yani ağır bir Vin Diesel fangirl'üyüm şu an. Bir adam nasıl aynı anda hem tatlı hem karizmatik hem çekici hem erkeksi ve türevi tüm iyi özellikleri taşıyabilir, nasıl bir mükemmelliktir bu. Seriyi ilk izleyişimde karaktere vuruldum sevgili okuyucu, hatta aşık olmuş olabilirim. :0 Neyse şimdi film incelemesi olarak Dominic'in her detayını anlatmadan Fast and Furious 7 hakkındaki görüşlerimi aktarayım, tabii ki de aralarda Dominic'e değinerek . :3 

Film Deckard Shaw'ın intikam için ortaya çıkmasıyla başlıyor. Dom ve ailesi için oluşturduğu tehdit ve Han'ı öldürmesi Dom başta olmak üzere tüm ekibi harekete geçiriyor. Bu arada Letty hafızasını kaybetmiş falan oraları çok iyi bilmediğimden aktaramıyorum ama Dom ile araları limoni. Sonra big boss kılıklı biriyle (Kendisi Kurt Russell oluyor.) ortak amaçları olduğundan bir araya geliyorlar. Person of Interest'tekine çok benzeyen bir program var, onu ve yaratıcısı Ramsey'i bulurlarsa Shaw'ı yakalama fırsatları doğacak. Film ilerlerken aksiyon sahnelerine kendimi öyle bir kaptırdım ki özellikle bir sahne vardı höh nasıl olabilir bu diyerek kaldım. Önceki filmlerden birinde uçağı düşürmüşler artık onu izlerken nasıl olurum kim bilir. o.o Ben birinci kattan sarkarak bile atlayamam adamlar ölümüne uçtu yahu. Fast and Furious 7'ın aksiyonun zirvesini yaşattığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca müzik muhteşemdi! Bir havaya giriyorsunuz sanki yılların yarışçısısınız da Dominic'le uzun zamandır tanışıklığınız varmış misali. <3  Yazının başında belirttiğim gibi seriyi ilk izleyişim o yüzden fanlarına göre yüzeysel bir inceleme oldu bu. Roman karakterini çok sevdim, komiklikleri filme tatlılık katmış, Ramsey rolünde Nathalie Emmanuel'i görmek de güzeldi. Filmin sonunda Paul Walker için yapılan sahneler çok hüzünlüydü o kısım izleyiciyi apayrı bir havaya sokuyor. Sonuç olarak aksiyon türüne pek aşina olmayan ben Fast and Furious 7'ı çook beğendim, önceki filmlerini de en kısa zamanda izlemeyi planlıyorum. Son cümlemi Dominic'in sözüyle bitirerek yazıyı sonlandırayım: "I don't have friends, I got family."

26 Nisan 2015 Pazar

5 Kitapla Okuma Alışkanlığı Kazanmaca *.*

8 yorum:

Merhabalar, bir önceki yazımda okuyamama sorunumdan bahsetmiştim. Bunu aşmak için hem kalınlığıyla gözümü korkutmayacak hem de sevdiğim türde, merak uyandırıcı kitaplar seçtim. Yerdeniz Serisi'nin ilk iki kitabını okumuş, çok beğenmiş ve bu kadar çok beğenince hemen bitmesin diye serinin diğer kitaplarını beklemeye almıştım. Şimdi düşününce keşke öyle yapmasaydım diyorum. Seriyi bütün halinde okumak kitapların bağlantısını koparmamak açısından daha iyi olurmuş. Sonuç olarak Yerdeniz'e yeniden merhaba dedim ve bu sefer kitapları peş peşe okuyup seriyi bitirmeyi planlıyorum. 
Uçabilen Kız Ukitap takasıyla elime geçti, konusu ilgi çekici, akıcı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yerdeniz bitince okumayı planladığım 5. kitap olarak da onu seçtim. Şu an ne okuduğuma gelirsek, Yerdeniz III - En Uzak Sahil'e başladım. Ursula Le Guin serinin üçüncü kitabı için ölümü anlattığını, bu yüzden diğer kitaplardan daha zayıf kurgulu ve daha tutarsız olduğunu söylemiş. Kitabın yarısını geçmeme rağmen hala giriş bölümündeymiş gibi hissetmem bundan olsa gerek. Yine Yerdeniz'deyiz, Ufkabakan ile oradan oraya sürükleniyoruz. Şimdilik ilk iki kitap kadar akıcı gelmese de daha anlam yüklü olduğunu söyleyebilirim. Kitabı bitirince detaylı yorumumu paylaşacağım. Umarım okuma alışkanlığımı bir daha kaybetmemek üzere tekrar kazanırım. Bu arada, gelen yorumlardan yalnız olmadığımı görmek güzel oldu teşekkürler. :3

24 Nisan 2015 Cuma

Bir Kitap Kurdunun Hüznü: Kitap Okuyamama Sorunu

19 yorum:

Ah sevgili okuyucu bu aralar çok dertliyim. Son iki senedir ara ara kitap okuyamama sorunu yaşıyordum, yine o dönemlerden birine girdim. Bunun temel sebebi kafamın okulla dolu olması mı yoksa başka bir şey mi anlamadım. Dönem bitimine dört hafta kaldı ama ne dört hafta. O.o Salak saçma şeyler çizip duruyoruz, gereksiz analizler için saatlerim gidiyor ya da yapmadığım zamanlar yarın iki kat çalışmam gerekecek diye kendimi geriyorum. Dün tatildi, bugün okula gitmedim yani iki günü kendime ayırdım. Önümüzdeki üç gün boyunca tekrar çalışacağım sonra belki iki gün dinlenirim. Dinlenmek dediğim sabahın köründe kalk okula git akşam yorgun argın eve dön olayından ibaret. Yani okul beni çok geriyor bu da kitap okumama engel oluyor. Evde okunmayı bekleyen o kadar çok kitabım var ki onları öyle gördükçe üzülüyorum. İzmir'de fuar başladı insanlar yeni kitaplar alıyor, okuyor falan bense koskoca nisan ayı boyunca sadece bir tane kitap okudum. Kötü Prensesler'i okuyordum ama okuyamama sorunumda kaynadı gitti güzelim kitap. Bu aralar benim gibi kitap okuyamayan başkası var mı yoksa tek miyim merak ediyorum açıkçası. :( Havalar bir ısınıp bir soğuyor ya onun dengesizliği yüzünden mi böyle oldum acaba. :0 



Şimdi benim bu konuya acil bir çözüm bulmam gerekiyor. Okunmayı bekleyen onca güzel kitabım varken bu okuyamama halim sinir bozucu olmaya başladı. -_-  Okul dönüşü vapurda okuyabilirim mesela, bi' de akşamüstü ve geceleri daha çok okurdum eskiden. Ders beklerken de kitap okurdum, artık bunları pek yapmıyorum. :/ Okul gerginliğini azaltmak için program yapıp aralara kitap okuma saatleri koymayı planlıyorum. Üniversite sınavına girecek olanlara küçük bir uyarı: Aileniz ya da çevrenizdekiler ne derse desin istemediğiniz ya da bilmediğiniz bölümlere girmeyin, gerekirse tekrar hazırlanırsınız problem değil. Sonra benim gibi gerilip durursunuz boşu boşuna. o.o 

Kitap okuyamamak bir zamanlar ortalama  iki günde bir kitap değiştiren biri için yürek dağlayıcı bir durum. Üstesinden gelmek için biraz çabalamak gerekiyor. Bu ara ben de kitaplığımdan yeni bir kitap seçip öyle devam etmek istiyorum. Kötü Prensesler iyi gidiyordu ama kurgu türünde olmadığı için benim durumumda olan birisinin rahat kopabileceği bir kitap. Beş kitap seçip okuma sırası yapacağım, heves artırıcı şeylere ihtiyacım var. Önerisi olan varsa seve seve kabul ederim, yeter ki bitsin şu bunalım dönemi. o.o



23 Nisan 2015 Perşembe

GoT, Salem, Penny Dreadful Yeni Sezonlar Hakkında

Hiç yorum yok:
Herkese merhaba, öncelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun! Nisan ayında takip ettiğim dizilerden bazılarının yeni sezonları başladı. Özellikle Game of Thrones'un ilk dört bölümünün çıkması şaşırtıcı bir gelişme oldu, ama keşke hepsini peş peşe izlemeseydim diyorum şu an. :3 GoT bu sezonu baya yavaş başlatmış gibi geldi bana. Belki ilk yarıda karakterler hakkında bir şeyleri oturttuktan sonra devamı güzel gider. Sezonun ilk bölümleri Jon Snow, Tyrion ve Daenerys odaklıydı. Jon'un gece nöbetinin başına geçmesi güzel oldu. Aslında gönlüm Stannis'e katılıp evini almasından yana ama bakalım, Davos'un  konuşması etkili olabilir.^^ Daenerys cephesinde işler karıştı, bence o kadının acilen iyi bir danışmana ihtiyacı var çünkü yönetmeyi beceremiyor. :0 Belki Tyrion gidince düzelir. Sansa'nın Winterfell'e dönmesi de büyük bir gelişme bence. Bu sezon onun intikamına dair bir şeyler görebilirsek harika olur. Arya garip bir eğitimde, Bran'i bu sezon göremeyecekmişiz. Cersei sezona diken üstünde başladı. Nihayet kraliçe olabilen Margaery onun için büyük tehdit. Umarım o kız Cersei'nin sonunu getireyim derken yeni kral olan bebeye zarar vermez ya çok iyi çocuk o. 

Game of Thrones böyle başladı, 2 hafta daha izleyemeyeceğim ama olsun, bekleyeceğiz artık. :D Salem'a gelecek olursam, bu sezonun konusu "Witch War". Geçen sezon elmadan yayılan kötülükle cadı olmayan veya cadılarla bağları olmayanların salgına yakalandığını görüyoruz. Mary elmayı açtı ama büyük ayin hala tamamlanmadığı için oğlunu yanına alamıyor. 2. bölümde dikkatimi çeken bir şey oldu, Hecate'nin oğlu ve Mary'ninki arasındaki benzerlik. o.o 3. bölümü henüz izlemedim ama sırf ilk iki bölüme bakıp şahaneydi diyebiliyorsunuz. *.* Ve bu temponun düşmeyeceğinden eminim, daha John kendini göstermedi ve Hecate yeni başlıyor. :3 Üstüne Anne Hale'in ne olacağı merakı var, çılgın kız Mercy var, var da var yani. Bu yazı bitsin hemen 3. bölümü açayım hatta. <3




Penny Dreadful mayısta başlayacaktı ama Show Time sürpriz yaparak ilk bölümü erken yayınladı. Penny Dreadful da ilk bölümden tempolu başladı, bu sezon cadılar ve Vanessa arasındaki savaşı izleyeceğiz gibi görünüyor. Şeytanın kendisinden korkmayan kız cadılardan çekinince diğerleri de biraz tırstı sanki. Geçen sezonun sonlarına doğru Vanessa ve Ethan arasında bir bağ oluştuğunu görmüştük. 2. sezonda bu bağ romantik bir şeye doğru gider mi orası belli değil ama Ethan Vanessa'ya karşı fazla korumacı. Dr. Frankenstein'ın yarattığı ilk kadın uyandı, geçmişi hatırlayacak mı ve Ethan'dan nasıl saklayacaklar çok merak ediyorum. Penny Dreadful'un yeni bölümü iki hafta sonra çıkacak, ilk bölümden bu kadar dolu olan dizi güzel bir sezon izletecek gibi, izlemediyseniz mutlaka göz atın.

13 Nisan 2015 Pazartesi

Kitap İncelemesi: Kıyıya Vuran Deniz Kabukları - Hannah Richell

Hiç yorum yok:

Tanıtım yazısından:

Kalbiniz affetse bile ruhunuz ihaneti unutup yeniden sevmeyi öğrenebilir mi?

Dorset sahilini dalgalarıyla döven fırtınalı bir deniz… Kayaların tepesinde gün ışığında beyaz duvarlarıyla adeta inci gibi parlayan bir çiftlik evi…Clifftops.

Burası Dora'nın bir zamanlar evim dediği yerdir. Şimdi ise Dora sevdiği adamla Londra'da yaşamaktadır ve içinde yeni bir hayat büyümektedir. Ancak on bir sene önce yaşadığı o korkunç olaydan bu yana kendini bir türlü toparlayamıyordur. Dahası kendini bir anne adayı olarak yeterli görmemektedir. 

Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını anlayan Dora, geçmişiyle yüzleşmek için çocukluğunun geçtiği o eve döner. İstediği cevapları annesinden öğrenecektir. Fakat döndüğünde hiçbir şeyin eski masumluğunu korumadığını görecektir. Çünkü her ailede sırlar vardır ve bazıları sonsuza kadar saklanmalıdır…
Kıyıya Vuran Deniz Kabukları, ihanet ve yalanlarla parçalanan bir ailenin umuda tutunuşunu anlatan muhteşem bir roman.
 Kıyıya Vuran Deniz Kabukları yaşadıkları büyük kaybın Tide ailesi üzerindeki etkisini konu alan bir roman. Okurken, on sene sonrasında bile taze kalabilen bu trajedinin hayatlarına olan etkisini tek tek görebiliyoruz. Helen ve Richard'ın genç yaşta yaptıkları evlilik başta kendini belli etmese de temeli sağlam olmayan bir ailenin varlığına sebep oluyor. Helen Londra'nın koşuşturmalı hayatında kariyerine odaklanmak isteyen biriyken Richard aile şirketini devralıp beraberinde kendi ailesiyle huzurlu bir yaşam sürme hayali olan genç bir adam. İkisinin evliliğini yürüten şey başlarda aşk ama bana göre Richard'ın sakin yapıda olması da büyük bir etkendi. Peki bu ikili neden erken evlendi derseniz, beklenmeyen bir hamilelik ve Richard'ın bebeği aldırmanın çok yanlış olacağını düşünmesi ile ilk kızları Cassie için hayatlarını birleştiriyorlar. Richard yetiştirilme tarzından dolayı Helen'e göre biraz daha geleneklerine bağlı biri. İkisinin gençliğini okurken aralarındaki farkı rahatlıkla seçebiliyorsunuz. Kitap boyunca evlilik ve aile kavramlarını tüm yönleriyle, gerçekçi bir örnek üzerinden inceleme fırsatınız oluyor.



Kitabın orijinal adı olaylar konusunda ipucu veriyor. Tide kelimesi Türkçe'de gelgit anlamına geliyormuş. Denizin gelgitlerinde saklı sırlar sonlara doğru çözüldükçe anlıyorsunuz bunu. Kıyıya Vuran Deniz Kabukları bölüm bölüm Helen, Dora ve Cassie'nin ağzından anlatılıyor.  Bu sayede okuyucu karakterleri detaylıca tanıma ve olaylardaki rollerini keşfetme fırsatına sahip oluyor. En azından son yüz sayfaya kadar öyle olduğunu sanıyoruz. Sonra kitabın adını çağrıştıran yeni sırlar ortaya çıkıyor. Okurken gerçekten üzülmenize sebep olacak cinsten sırlar. Bu arada kitap farklı kişilerin ağzından anlatılıyor ama odak karakterin Cassie'den bir buçuk yıl sonra doğan Dora olduğunu söyleyebilirim. Yeni bir yaşama başlamak için geçmişi kabullenmesi gereken genç kadın önce annesi sonra da yıllardır görmediği ablasıyla yüzleşiyor. Hepsi birlikte geçmişle yüzleşiyorlar yani.



Helen ve Richard kızlarına mitolojik isimler koymuşlar, Cassandra ve Pandora. Tıpkı "Pandora'nın Kutusu"nda olduğu gibi Dora etrafa kötülük saçtığını düşünürken, aslında umudu tutanın o olduğunu görüyoruz. Kitabın böyle ufak detaylarla renklendirilmesi okumayı zevkli kılıyor, zaten son sayfasına kadar koruduğu gizemi ile sayfaları hiç sıkılmadan çeviriyorsunuz.

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları aile dramı konusunu başarılı ve konusunu gerçekçi bir şekilde ele alan bir roman. Her karakterin mükemmel olmayan hayatlarını düzeltme çabasını merak uyandırıcı bir dille okuyucuya aktarıyor.. Sonu hem tatmin edici hem de kitabı kapattığınızda, ensenizde üzgün bir iç çekişin soğuk nefesini hissettiren cinsten. Aile bağlarıyla ilgili romanlar sevenlerin okumasını tavsiye ederim.







11 Nisan 2015 Cumartesi

Gelecek Postası #2

2 yorum:
İkinci Gelecek Postası yazımdan herkese merhaba. Bu hafta da etrafta gördüğüm ve ilgimi çeken kitap&film&dizi haberlerini paylaşacağım. Umarım ilginizi çeken şeyler bulmuşumdur. :3

Neil Gaiman'dan Yeni Kitap: Babam Süt Peşinde

Resim için: Tudem Yayın Grubu Facebook Sayfası
Neil Gaiman'dan kahkahalarla okunacak sıra dışı bir süt hikayesi!
Süt almak üzere bakkala giden bir babanın eve bu kadar geç dönmesine ne gibi tuhaf olaylar sebep olmuş olabilir?a. Çok çok uzak bir evrenden dünyamıza gelen, biraz yeşil, oldukça toparlak ve huysuz kişiler tarafından kaçırılmak.b. 18. yüzyıla geri dönüp Korsanlar Kraliçesi ile ölüm pazarlığına tutuşmak.c. Kişi-Taşıyıcı-Uçan-Küre (nam-ı diğer uçan hava balonu) ile yüz elli milyon yıl geleceğe gitmek.d. Mucit bir Stegosaurus'la zaman makinesinin sırlarını keşfetmek.e. Hepsi ve çok çok daha fazlası...Unutmayın, süt varsa, umut da vardır.



Guillermo del Toro'nun Yeni Filmi: Crimson Peak


Pan'ın Labirenti'nden sonra yaratıcılığına hayran kaldığım ve filmlerini ilgiyle takip ettiğim Guillermo del Toro yeni filmiyle 16 ekim 2015'te karşımızda olacak.  Kocaman bir evde dolaşan hayaletler, bu adamın soğuk masallarına bayılıyorum. *-*




Palyaço Geri Dönüyor

Stephen King'in O'su  yeniden sinemaya uyarlanacakmış, 2016'da çıkması beklenen film 90'da çekilmişti. 25 yıl sonra nasıl bir versiyon karşımıza çıkacak acaba. Haber kaynağı ve detaylar için Kayıp Rıhtım'a buyrun.

Fantastik Canavarlar'ın Açılışında Luna Lovegood Olacak
Potterheadlerin heyecanla beklediği film Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?'ın açılışında Luna karakteri bizimle olacak! Henüz Luna'yı kimin oynayacağı belli değil ama tabii ki Evanna Lynch'in rolü almasını istiyoruz, o da çok istiyor. :3







Milenyum Serisi Devam Ediyor

Yayınlandığı sene büyük ses getiren Ejderha Dövmeli Kız - Milenyum Serisi 4. kitabı Örümceğin Ağındaki Kız ile devam ediyor. 27 Ağustos'ta çıkacak kitabın detayları için buradan devam edebilirsiniz.

Boyama Kitabı Çok Satanlarda


Edebiyat Haber'de dolaşırken çok şeker bir şeye rastladım.Esrarengiz Bahçe adındaki Amerikalı çizer Johanna Bastford'un yarattığı kitap İngiltere ve Amerika'da en çok satanlar listesine girmiş. Büyükler için olan kitap gerçekten güzel duruyor, hatta ben de istiyorum *.*





Bu haftaki haber yazımın sonuna geldik. Sizinde ilginizi çeken yenilikler varsa paylaşmayı unutmayın. :)





                                                                                                       


4 Nisan 2015 Cumartesi

Gelecek Postası

Hiç yorum yok:

Geçtiğimiz günlerde uzun bir haber yazısı yazacağımdan bahsetmiştim. Erteleyip dururken aklıma her cumartesi Gelecek Postası adı altında haber yazısı yazma fikri geldi.Bir Potterhead olarak bu isim oldukça hoşuma gitti.:3 Bakalım, artık her cumartesi - en kötü iki haftada bir - gelecek postasıyla burada olacağım! *.*

Aslında bu hafta yazacaklarımın  bir kısmı biraz bayat haber. :P Blogda bahsetmeyi istediğim ve bir türlü fırsat bulamadığım film dizi haberleri bu haftaki yazının çoğunu kapsayacak diyebilirim. Bir de yeni çıkan kitap & dergilerden bahsedeceğim.
Lafı kısa tutup haftanın başlıklarına geçeyim, umarım her hafta bu haber turunu yapabilirim. ^^





Salem 2. Sezon Geliyor

Diziden bihaber olanlar için kısacık özet geçeyim; Cadılık tarihini birazcık araştırmış olan herkesin bileceği gibi Salem cadı olaylarıyla ünlenmiş gerçek bir kasaba. İlk sezonuyla Salem'i kendi tarzıyla ele alan dizi fazlasıyla beğenilmişti. Sürpriz bir finalin ardından değişen kişiler 2. sezona duyulan merakı tavan yaptırdı, en azından benimkini. :3 Bu sezonki konumuz cadılar savaşı. Yeni cadılar, güçlenenler, saklananlar ve ah sen nasıl cadı avcısı olursun dediklerimizle Salem 2. sezon bu pazar yayında!

American Horror Story 5. Sezon Teması Belli Oldu & Üzen Oyuncu Değişikliği


AHS 5. sezonda otel konseptiyle karşımıza çıkacak. Freak Show'un dramının üstüne korkunç bir şeyler gelecekmiş gibi hissediyorum ama bakalım. Ve maalesef bu sezonda Jessica Lange yok! :( Cast listesinde ismini göremeyince çok üzüldüm. Freak Show'un ruh toplayıcısı konuk oyuncu Wes Bentley diziye giriş yapmış, Matt Bomer da aynı şekilde. Asıl haberse Hotel sezonunda Lady Gaga da var! Kimi oynayacak çok merak ediyorum ama bence diziye yakışmamış.Full cast listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Pegasus'un Yeni Kitabı, Kızıl Yükseliş 

Pegasus'un yeni kitabı Kızıl Yükseliş ciltli ve ciltsiz seçenekleriyle yakında satışta. Bazı bloggerların tepkisi üzerine araştırdım ciltsizi 30, ciltlisi ise 40 tl. Tabii internet sitelerinden daha uygun fiyatlara bulmanız mümkün ama 443 sayfa bir kitap için 40 tl çok ya. Ciltsizi de pahalı ki ciltli dururken kim karton kapak almak ister ki. *-*

Yeni Keşfettiğim Edebiyat Dergileri : Yalnızlar Mektebi ve Fosforlu Elma


İki ayda bir çıkan Yalnızlar Mektebi'ni  Edebiyat Haber'de bakınırken keşfettim. Bu sayısında Tolkien varmış, fantastik ağırlıklı sayı yani eğlenceli söyleşiler de var. Mutlaka alın derim. Ben bir yere eski sayılarını görünce sordum ama henüz gelmemiş oraya. Fosforlu Elma ise görme engellerin de okuyabileceği bir edebiyat & sanat dergisi. Böyle güzel şeylere destek olmak gerekiyor, engellilerin yaşamına engel olmak yerine destek olan birileri iyi ki var. 

Harper Lee'in Başka Bir Kitabı Daha Varmış. *.*

Bülbülü Öldürmek ile tanınan ve tek kitabı olduğu bilinen Harper Lee'nin 1950'lerde yazdığı başka bir kitabı daha varmış. 2015 İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'nda türkçesini alabileceğimiz kitap Sel Yayınları etiketiyle çıkacak. Haberin detayları için buraya.

Bu haftaki haber yazım böyleydi. Umarım bu postu her cumartesi yayınlayabilirim. Görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Mutlu ve verimli bir hafta sonu olsun. (Sınavı & teslimleri olan insan mode on.)


2 Nisan 2015 Perşembe

Okuyorum: Kıyıya Vuran Deniz Kabukları - Hannah Richell

2 yorum:

Orkinos Yayınları'ndan çıkan  Kıyıya Vuran Deniz Kabukları aile ilişkilerini konu alan sıcacık bir kitap. Kitabın orjinal ismi Secret of the Tides, isimden de belli olduğu üzere Tide ailesinin yaşadıklarını anlatıyor. Okul sağ olsun henüz ilk yarısını bile bitirmedim ama kurgusu ve karakterlerin sağlamlığı şimdiden kitaba bağlanmamı sağladı. Hem merak uyandıran hem de yormayan bir tempoya sahip kitap bulunca mutlu oldum, bakalım neymiş bu ailenin sırrı. :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...