26 Aralık 2014 Cuma

Kış Okuma Şenliği Kitap Listem

Hiç yorum yok:

Pinuccia'nın Kitapları'nda düzenlenen okuma şenliğini çoğunuz duymuşsunuzdur. Mevsim mevsim düzenlenen şenlikte farklı kategorilerde kitaplar okuyup puan topluyoruz. Bu seferkine katılmak için çok heveslendim, listemi ilk günlerden ayarladım hatta. Ama son zamanlarda boş vaktimi dizi izlemeye ayırdığım için bloga bir türlü yazamadım. *.* Her kategori için net bir kitabım yok, bazılarına henüz kitap bulamadım ve muhtemelen o kategorilere katılmayacağım çünkü mart ayına kadar yeni kitap almak istemiyorum, kitaplığımda çok fazla kitap birikti. o.o Kategorilere ve seçtiğim kitaplara bakacak olursak:


1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi'nden bir kitap. 
Stephen King'in Medyum'u bu kategoride okuyacağım kitap olacak.

2. Kategori (10 puan): Bir çizgi roman veya foto roman.
Okuldaki Sır serisini kitap takası ile almıştım. İlkine başlamışken üçünü de okurum diye düşünüyorum. ^^

3. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.
Holly Black ve Cassandra Clare'in ortak yazdığı Demir Yıl bu kategoriden olacak sanırım. Ya da Cennet Ateşi Şehri olur ya da başka bir kitap bilemedim. :D

4. Kategori (10 puan): Adında bir akrabalık ilişkisi geçen bir kitap.
Cadının Oğlu kitaplığımda bu kategoriye uyan tek kitapmış ve şansa bakın ki alalı çok olmamıştı. Okumak etkinliğe kısmetmiş demek.

5. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.
Poe'nın Tüm Şiirler'ini okumayı planlıyorum. Ara ara elime alıp incelerdim tamamını okuyacağım bu sefer.

6. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
George Orwell - 1984

7. Kategori (10 puan): Tarihi kurgu türünde bir roman.
Dracula'yı seçtiğim kategori, artık bu kitabı okuma zamanım geldi!

8. Kategori (10 puan): İsminde kış mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların karda kışta geçtiği bir kitap.
Kuzey Işıkları olabilir. Derin Sularla Şeytan Arasında'nın kapağı da bana kışı, soğuğu anımsatıyor. İkisinden biri olacak.

9. Kategori (10 puan): Bir yazarın tavsiye ettiği bir kitap.
Henüz araştırmadığım bir kategori.

10. Kategori (10 puan): Yayınlanmış tek bir romanı olan bir yazarın "o" romanı.
Karar vermediğim daha doğrusu kitaplığımda olup olmadığından emin olmadığım bir kategori. Bülbülü Öldürmek'i okumuştum artık biraz daha bakınacağım. 

11. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.
Karar vermedim.^^

12. Kategori (10 puan): İlkokulu bitirdiğiniz yıl ilk baskısını yapmış bir kitap.
2005'de ilk baskısını yapan kitaplara bakmalıyım. ^_^

13. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap. 
Kuzey Işıkları'nı düşünmüştüm ama sonra onu kış kategorisine de düşündüm. Kararsız olduğum bir kategori daha.

15. Kategori (10 puan):Goodreads'in "Ölmeden Önce Okunması Gerekn 1001 Kitap" listesinden bir kitap.
Çavdar Tarlasında Çocuklar

16. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Seni Hissediyorum'un alıntıları çok ilgimi çekmişti. Bu kategori için onu okumayı planlıyorum.

17. Kategori (10 puan): Size veya aynı evde yaşadığınız kişilere ait olmayan bir kitap.
Arkadaşlarımdan bir tane ödünç alırım artık. :D

18. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan)Bir Türk, bir yabancı yazardan birer öykü kitabı.
Türk yazara karar vermedim ama yabancı olarak Lovecraft'ın Bütün Öyküleri 2 kitabını okumak istiyorum.

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Eda Tuzcalı - Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım
Hakan Günday - Piç
Ursula Le Guin - Yerdeniz Büyücüsü
Scott Lynch - Locke Lamora'nın Yalanları

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplam 70 puan): Pulitzer veya Man Booker veya Goncourt veya Nebula veya Hugo ödülü kazanmış veya bu ödüller için finalist olmuş üç kitap.  
Karar vermedim.

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Dünya edebiyatından dört kitap. Kitapların biri Latin Amerika, biri Afrika, biri Asya ve biri Avrupa edebiyatından olmalı. Türk edebiyatı kapsam dışı.
Bunun için evdeki eski kitapları biraz kurcalamam gerekecek. ^^

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): Türk bir yazardan bir üçleme veya aynı seriye ait üç kitap.
Katılamayacağım bir kategori maalesef.

Etkinlik hakkında detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz. 

19 Aralık 2014 Cuma

Büyülü Ayraç 2. Yaş Günü Çekilişi

35 yorum:




Gecikmiş bir doğum günü yazısı & çekilişinden herkese merhaba! 3 gün rötarlı da olsa yaş günümü kutluyorum. ^_^ 16 aralık 2012 tarihinden beri aktif olan blogum iyi ki doğmuş, iyi ki yazmaya başlamışım. :) İlk zamanlar blog tutmak beni çok geriyordu, nasıl yazsam ki şimdi ya iyi olmazsa ya kimse takip etmezse düşüncesi içerisindeydim. Biraz zaman geçince diğer kitap bloggerların da sayesinde hem alıştım hem de ortak noktalarımın olduğu bir sürü insanla tanışma fırsatı bulmuş oldum. Okulunuzda ya da iş ortamınızda kaç kişi kitap okuyor, kaç tane adamakıllı kitap muhabbeti  yapabileceğiniz, yeni çıkanlardan bahsedebileceğiniz insan var ki, benimkileri saysak bir elin parmağını geçmez maalesef. Büyülü Ayraç benim için bunu sağlayan bir ortam oldu. Kitapsever bir sürü insanla iletişimde olmamı sağladı ki bu gerçekten çok güzel bir şey. Özellikle zevkleriniz deli gibi örtüşüyorsa. ^_^  (Bkz. Kütüphanemden Kitap Manzaraları , en sevdiğim bloglardan biri <3 ) 

Şimdi çekiliş kısmına gelecek olursak, daha öncekiler gibi Rafflecopter üstünden yapıyorum, siz istenilen seçenekleri yapıyorsunuz ve bitimde program otomatik olarak kazananları seçiyor. Linki alta koyacağım, nasıl yapacağı konusunda kafası karışan olursa berfinknt@gmail.com adresinden bana mail atabilir ya da buradan da yazabilir. Hediye edeceğim kitaplar her türden olsun istedim. Mabet fantastik, İçimdeki Psikopat psikolojik - gerilim ve Tatlı Sır romantik - komedi ağırlıklı. Sınav zamanım olduğu için ilk ayın 15'inden önce gönderim yapmam zor olacak o yüzden çekilişin bitim tarihini 18 ocak pazar günü yaptım. Kimin hangi kitabı alacağını kazanan sırasına göre belirlemeyi düşündüm. Duruma göre değişiklik de yapabilirim tabii. 

Çekilişin tek şartı blogumu takibe almak. Diğer seçenekler de size ekstra hak kazandırıyor, facebook sayfamı takibe almak, twitter hesabımı takip etmek ve çekilişi paylaşmak gibi gibi. Paylaşımları her gün yapabiliyorsunuz bu da daha fazla hak kazandırmış oluyor. *.*

Son olarak Büyülü Ayraç'ı takip eden (özellikle severek takip eden kesime :P ) herkese çok teşekkür ediyorum. Birileri yazdıklarımı okuyunca ya da görüş bildirince baya mutlu oluyorum. ^_^  Hep beraber nice yıllara, herkese bol şans! 




a Rafflecopter giveaway

17 Aralık 2014 Çarşamba

İnceleme: Son Kurtadam - Glen Duncan

7 yorum:

Vampir romanı dediğimizde aklımıza hâlâ Dracula gelir, ama kurtadam romanı hep sahipsiz kalmıştı; Jake Marlowe ortaya çıkana kadar… O, zamanımızın bir kahramanı; gerçek bir anti-kahraman! Jake, kurtadamların sonuncusudur. 200 yılı geride bırakan Jake, içkisini elinden, sigarasını da ağzından düşürmeyen, cinsel hayatına düşkün bir kurtadamdır. Artık varoluşuyla ilgili bir krizin eşiğindedir, ancak gizemli bir şekilde, onun hayatıyla ilgili planları olan iki tehlikeli grupla, vampirlerle ve Av'la karşı karşıyadır. Hiç beklemediği bir anda tanıştığı bir kadın Jake'in hayatını altüst edecektir. Ama altüst olan sadece Jake'in hayatı mıdır? İngiliz yazar Glen Duncan, Son Kurtadam serisinin ilk kitabıyla efsaneye yeni, vahşi ve ateşli bir kimlik kazandırıyor. Sadece aksiyonu bol bir filmin erişebileceği bir sürükleyiciliğe sahip olan bu roman, aynı zamanda popüler kültüre, müziğe, edebiyata, sinemaya yapılan göndermelerle süslü. Duncan, nitelikli edebi üslubunu gotik romanın çıplak tekinsizliği ve macera romanlarının basit ama etkileyici anlatımıyla birleştiriyor.
Son Kurtadam, Jake'in tuttuğu günlüklerden oluşan bir kitap. Gerçekçi yanı ile ilk sayfalardan itibaren okuyucunun beğenisini kazanıyor. Jake Marlowe bir kurtadam, alkol ve sigara tüketiminde sınır tanımayan, zengin, yılların getirdiği kültürel birikime sahip ve cinsel hayatına düşkün biri. Tüm bu özellikleri onu sadece dolunayda dönüşen fantastik bir yaratık olmaktan çıkarıp gerçek bir karaktere oturtmamızı sağlıyor. Kitap abartılı olaylar içermiyor, hatta fantastikten ziyade aksiyon yönü ağır basıyor diyebilirim. Son kurtadam Jake'i yakalamak için harekete geçen DOKET(doğaüstü varlıkları yakalayan bir teşkilat)  ve Jake arasındaki kovalamaca bu kitabın asıl konusunu oluşturuyor. 

"Hala duygularım var ama onlara sahip olmak beni hasta ediyor... Sadece artık daha fazla yaşamak istemiyorum."

Kitap sadece kurtadamlar üstüne kurulu değil, vampirler de sahneye dahil oluyor. Çok ön planda olmasalar bile farklı bir ırkın daha oluşu Son Kurtadam'a çeşitlilik katmış. DOKET'in varlığı da okuyucunun farklı paranormal varlıkların kitabın negatif bölgesinde olduğuna dair bir hisse kapılmasını sağlıyor. 

"Saatlerimi alevleri seyrederek, denize bakarak ya da yalnızca viskiden uyuşmuş, tilkilerin sessiz arkadaşlığıyla ısınmış bir şekilde uzanarak geçiriyorum."

"Seni seviyorum demenin şeytana layık bir günah olduğu zamanlar vardır."

Son kurtadam belli bir tempoya sahip. Ne çok geriyor ne de çok durgun geçiyor. Ama biraz uzatılmış olduğunu düşünüyorum. Sanki aynı olaylar daha hızlı ilerlese daha akıcı olabilirdi. İlk yarıda gerçekleşen önemli bir olay ilk yüz sayfada da verilebilirdi mesela. Glen Duncan serinin ilk kitabı olduğundan açıklamalı bir ilerleme yapmak istemiş sanırım.. Diğer kitapların daha heyecanlı geçeceğini düşünüyor ve umut ediyorum. ^_^





10 Aralık 2014 Çarşamba

Kitap Tanıtımı: Bay Mercedes - Stephen King

1 yorum:

Stephen King'in beklenen kitabı Bay Mercedes 19 aralıkta raflarda yerini alacak. Bill Hodges Üçlemesi'nin ilk kitabı olan ve bir dedektifin (kendisi Bill Hodges oluyor) başından geçenleri konu alan kitap GR Choice Awards 2014'de yılın en iyi gizem & gerilim kitabı ödülünü kazandı. Serinin ikinci kitabının ismi ise Finders Keepers olarak belirlenmiş, o da yine Bill Hodges karakteri üzerinden gidiyor. 

7 Aralık 2014 Pazar

Kasım Sonu & Aralık Başı İzlediklerim

4 yorum:
    Okul son zamanlarda hazır biraz daha sakinken izlemek istediğim filmlere bakayım dedim. Son zamanlarda çoğunlukla aşk filmi arıyordum şimdi ise polisiye - gerilimlere sarar oldum. Aslında bu akşam için de film izleme gibi bir planım vardı ama kardeşimin tavsiyesi ile Person of Interest'e başladım. İki bölümünü izledim, şimdilik beğendim sayılır. Diğer sezonları çok çok daha iyiymiş onun gazıyla bu sezonu götürürüm diyorum. 



İlk filmimiz Zaman Yolcusunun Karısı. IMDb puanı 7.1 olan film zamanda yolculuk yapabilen Henry ve eşi Clare'in yaşadıklarını anlatıyor. Daha önce kitabını okumuş ve beğenmiştim. Romantik drama sevenler için güzel filmdi, kitabı kadar güze değil o ayrı tabii.  ^^ 


Yine zaman kavramını aşkla birleştiren bir film, About Time.Bu seferki zaman yolcumuz Tim 21 yaşına gelince aileden miras bir yeteneği olduğunu öğreniyor, geçmişe yolculuk yapabilmek. Zaman Yolcusunun Karısı'nda Henry istemsiz bir şekilde ve nereye gideceğini ne kadar kalacağını bilmeden sadece gidiyordu. Tim ise istediği zamana yolculuk yapabiliyor isterse bir iki saat isterse aylar, yıllar öncesine. About Time uzun zamandır izlediğim en tatlı aşk filmiydi, IMDb puanı ise 7.8.


Sonra farklı türlerde bir film izleyeyim diyerek gizem - gerilim temalı filmleri araştırmaya başladım. The Exam fragmanına kanıp açtığım bir film oldu. 4 erkek 4 kadın sekiz kişiyi bir iş görüşmesinin son aşaması için çağırırlar, önlerinde boş bir kağıt, 80 dakika süre verirler. Tek bir soru ve tek bir cevap var. Ama sorun şu ki kağıtta soru falan yazmamaktadır. Film çok gizemli başladı, sınav görevlisi bir havalarda işte efendim tek kural bizim kurallarımız bilmem ne. Odada ağzını bıçak açmayan bir güvenlik görevlisi var yanlış bir şey yaparsanız diskalifiye olunca sizi yaka paça atıyorlar falan. Konuyu iyi başlatmışlar ama sonu aşırı dandikti. Ayrıca kimin kazanacağını ilk yarıdan sonra anlıyorsunuz. İsteyen gene izleyebilir ama ben tavsiye etmiyorum. 


He's Just Not That Into You  boş zamanlarda izlenebilecek eğlenceli bir filmdi. Aslında liseden beri izleyeceğim diye aklımın bir köşesine koymuştum çünkü bir arkadaşım ilişkiler hakkında iyi bilgi veriyor bakın bence dediydi. Ve gerçekten de öyle.  :P Oyuncu kadrosu için bile izlenebilecek bir film. Eğlenceli ve romantik bir şeyler arıyorsanız He's Just Not That Into You'ya  bir bakın derim. 


Ve son film, Prisoners. Kardeşinizin fazla film izlemesinin en güzel yani bana şu tarz bir film aç ama çok güzel olsun lütfen diyorsunuz siz çayı koyarken o açıyor ve istediğiniz türde şahane bir film karşınızda. :D  IMDb'si 8.1 olan 150 dakikalık bir polisiye - gerilim Prisoners. Baş rollerde Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal oynuyor. Kızı kaçırılan bir babanın verdiği mücadele, birbiriyle bağlantılı bir sürü olay, kaçırılan başka çocuklar, küçük çaplı tarikatlar falan.  Gerçi belli bir noktadan sonra bazı şeyleri çözmeye başlıyoruz ama Jake'in karizmatik polis pozlarını kesmek için bile izlenebilir. :D Gerilim sevenlerin kaçırmaması gereken bir film olduğunu düşünüyorum. 


Son zamanlarda izlediklerim bunlardı, The Exam hariç hepsinden memnun kaldım. Hala yeni filmler arıyorum yani önerileriniz varsa seve seve alırım. Özellikle gizem - polisiye türünde. Siz bu aralar ne izlediniz?



1 Aralık 2014 Pazartesi

Orkinos Yayınları'nın Sürprizi

Hiç yorum yok:

Akşam eve geldiğimde odamda gördüğüm büyük bir paket beni baya heyecanlandırdı. Sanki alışveriş yapmışım gibi içi dolu kocaman paket içimdeki kitap canavarını ortaya çıkardı ve makaslayarak açtım hemen. :D Orkinos Yayınları'yla daha önce konuşmuştum yani kargo geleceğini biliyordum. Ama bu denli fazla beklemiyordum. Paketi açınca nasıl mutlu olduğumu siz düşünün. :D Orkinos her türden kitapların olduğu bir paket hazırlamış bana. Hangi kitaplar gelmiş diye bir bakalım isterseniz. ^^


Tam yedi kitap göndermişler, romantikten gerilime her türde, hepsini ayrı ayrı beğendim. Özellikle Seni Hissediyorum ve Ana Karargah İstanbul'u çok merak ediyorum. Bu güzel kitaplar için Orkinos Yayınları'na çok teşekkürler, hepsini en kısa zamanda incelemeye alacağım.

30 Kasım 2014 Pazar

Okuyorum: Son Kurtadam - Glen Duncan

3 yorum:
Tanıtım:
 Vampir romanı dediğimizde aklımıza hâlâ Dracula gelir, ama kurtadam romanı hep sahipsiz kalmıştı; Jake Marlowe ortaya çıkana kadar… O, zamanımızın bir kahramanı; gerçek bir anti-kahraman! Jake, kurtadamların sonuncusudur. 200 yılı geride bırakan Jake, içkisini elinden, sigarasını da ağzından düşürmeyen, cinsel hayatına düşkün bir kurtadamdır. Artık varoluşuyla ilgili bir krizin eşiğindedir, ancak gizemli bir şekilde, onun hayatıyla ilgili planları olan iki tehlikeli grupla, vampirlerle ve Av'la karşı karşıyadır. Hiç beklemediği bir anda tanıştığı bir kadın Jake'in hayatını altüst edecektir. Ama altüst olan sadece Jake'in hayatı mıdır? İngiliz yazar Glen Duncan, Son Kurtadam serisinin ilk kitabıyla efsaneye yeni, vahşi ve ateşli bir kimlik kazandırıyor. Sadece aksiyonu bol bir filmin erişebileceği bir sürükleyiciliğe sahip olan bu roman, aynı zamanda popüler kültüre, müziğe, edebiyata, sinemaya yapılan göndermelerle süslü. Duncan, nitelikli edebi üslubunu gotik romanın çıplak tekinsizliği ve macera romanlarının basit ama etkileyici anlatımıyla birleştiriyor.

Yorumlamak için istediğim bir kitaptı, ilerledikçe fark ettim ki uzun zamandır okurken bir şeyler kattığını hissettiren bir kitap almamışım elime. Gerçek dünyayla bağlantısı o kadar iyi ki kurtadamlar ve vampirlerin sahiden aramızda olduğunu düşündürüyor. Ve kapağındaki yoruma yüzde yüz katılıyorum, bu kitap çocuklara göre değil. ^^
Siz neler okuyorsunuz?

22 Kasım 2014 Cumartesi

//KCBT// Kitap Yorumu: Yabancı: Melissa Landers

3 yorum:

Gezegenler arası öğrenci değişim programı kapsamında evinde L’eihrli bir lise son sınıf öğrencisini ağırlamaya hazırlanan Cara, bu sayede hem hayallerindeki üniversiteye ücretsiz gidebilecek hem de o gizemli L’eihrliler hakkında gazetecilerin uğruna öleceği bilgiler edinecektir. L’eihrli öğrenci Aelyx’in, ayakları yerden kesen yakışıklılığı da cabası.
Ama işler hiç de düşünüldüğü gibi yolunda gitmeyecektir, çünkü Aelyx’i okulda istemeyenler de vardır ve sayıları hiç de az değildir. Tehdit mektupları almaya başlayan Cara bir süre sonra Aelyx ile okula polis eşliğinde gitmek zorunda kalacaktır.
Okuldaki herkes tarafından dışlanan Cara’nın artık tek arkadaşı Aelyx’tir. Üstüne üstlük Cara ona sırılsıklam âşık olmuştur. Öte yandan Aelyx’in de ölümcül sonuçlar doğurabilecek sırları vardır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan Cara hem kendi hem sevdiği çocuğun hayatı hem de gezegeninin geleceği için bir ölüm kalım savaşı vermek zorundadır.

Erasmus'un gezegenler arası versiyonuyla başlayan kitap L'eihr gezegeninden Aelyx'in Cara'nın evine gelmesini konu alıyor. Cara okulun en gözde öğrencilerinden biri, sevgilisi ve sevgilisine katlanamayan en iyi arkadaşı ile bir şekilde hayatına devam ediyor. Sonra okul yönetiminden gelen teklif ile tüm hayatı bir anda değişiyor, bir L'eihrli'yi evinde konuk edecek. İnsanların bir kısmı uzaylılarla iletişime geçildiği için mutlu ama bir kısmı da onlardan ölümüne nefret ediyor. Nefret eden kesim kasabanın çoğunluğu olunca Cara için sıkıntılı günler başlıyor. Ta ki Aelyx ile aralarında bir şeyler başlayana kadar.
Go Kitap etiketi ile çevrilen Yabancı uzun zamandır elimi atmadığım bilim-kurgu türüne yeniden bakmamı sağlamış oldu. Farklı gezegenden gelen ve insanların yaşayış biçmine tamamen uzak olan Aelyx ve onu rahat ettirmek için uğraşan Cara ikilisi ilk başta birbirlerine karşı baya mesafeliler. Zamanla insanlar Cara'ya sırtını dönüyor ve o da kendini yeni arkadaşı Aelyx'in yanında buluyor. Kitap benim için ikisinin yakın olmasından öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı diyebilirim. Öncesi biraz daha tanıtım gibi, konu geniş olduğu için haliyle bu tanıtma biraz uzun. Sonrasında ise asıl olaylar gelişmeye başlıyor. Gerçi en başından kitap gizemini koruyordu. En basitinden arka kapağını okuyup tamam yakınlaşacaklarmış ama kadınlara dişi diyen, neslin devamı için her cümlesinde rahatsız edici bir şekilde üreme lafını kullanan bu uzaylı ile Cara gibi şirin bir kız nasıl çıkacaklar diye düşünmeden edemiyor insan. :D Bu arada Cara uzun zamandır okuduğum en gerçekti YA kitap karakteriydi. Komik, eğlenceli, mükemmel değil ama zeki de. Karakteri sağlam olan kitapları her zaman daha çok sevmişimdir. Yabancı'nın en çok sevdiğim yönü Cara gibi bir karaktere sahip olmasıydı.


Son zamanlarda uzaylı temalı çok fazla kitap göremiyoruz ki olanların hepsi güzel çıkmıyor. Bu yüzden Yabancı'ya bir şans verin, sayfaların nasıl aktığını anlamadan bitirebileceğiniz bir kitap. 

Bizi böyle güzel bir kitapla tanıştırdığı için Go Kitap'a Teşekkürler ^_^


18 Kasım 2014 Salı

Interstellar - Yıldızlararası (2014)

Hiç yorum yok:

Dünya'nın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı günlerde NASA, insan ırkının devamını sağlamak için farklı galaksilere gitmek üzere bir grup astronot gönderir. Bu insanlar solucan deliği dediğimiz mesafe kısaltıcı geçitlerle farklı bir sisteme geçerler ve dünya yok olmadan önce yeni bir gezegen bulmaları gerekmektedir. Film toz bulutlarından geçilmeyen, bitkilerin hızla tükendiği bir dünya döneminde başlıyor. Kısa bir süreyi burada geçiyoruz sonra hep uzaydayız. Interstellar'a girmeden önce kaç saat süreceğini bilmediğimden biraz uzun geldi, çünkü filmimiz 169 dakikaymış. :3 Ama kesinlikle sıkılmadım, aksine bazı sahnelerde böyle aaaaa diye kalıyorsunuz ufuk açıyor resmen. Uzun zamandır izlediğim en kaliteli film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Uzay sahneleri görsel olarak o kadar gerçekçiydi ki bazen sanki o karanlıkta kalan benmişim gibi hissettim bi' de arkadan ses efekti veriyorlar iyice içine giriyorsun uzayın. :D Başrollerde Matthew McConaughey, Anna Hathaway ve Nolan filmlerinin klasikleşmiş ismi Michael Caine oynuyor ayrıca Şafak Vakti'nde Bella&Edward çiftinin kızını oynayan Mackenzie Foy'u bu filmde de kız rolünde görüyoruz. ^^

Interstellar temposu hiç düşmeyen, kaliteli oyunculuğu olan, görsel açıdan da tatmin eden bir film ama 169 dakika sadece bu klasik özellikler yüzünden geçmiyor. Film aşırı detay içeren, üstünde düşünülürse bazı şeylerin fark edileceği bir yapıt olmuş. Özellikle filmin başlarında Dr. Brand (Michael Caine) ve Cooper (Matthew) arasında geçen bir sahne çok dikkatimi çekmişti, "Onlar"ı vurguladıkları sahne. Spoiler olmasın diye bahsetmeyeceğim izlerken fark edersiniz.

Kısacası film vizyondan kalkmadan gidin izleyin. Görselliğin bu kadar ön planda olduğu bir film sinema perdesinde kendini daha iyi gösterir diye düşünüyorum. İzleyenler görüşlerini paylaşmayı unutmasın, herkese iyi günler! ^^

Okuyorum: Yabancı - Melissa Landers

4 yorum:

Tanıtım:
Gezegenler arası öğrenci değişim programı kapsamında evinde L’eihrli bir lise son sınıf öğrencisini ağırlamaya hazırlanan Cara, bu sayede hem hayallerindeki üniversiteye ücretsiz gidebilecek hem de o gizemli L’eihrliler hakkında gazetecilerin uğruna öleceği bilgiler edinecektir. L’eihrli öğrenci Aelyx’in, ayakları yerden kesen yakışıklılığı da cabası.
Ama işler hiç de düşünüldüğü gibi yolunda gitmeyecektir, çünkü Aelyx’i okulda istemeyenler de vardır ve sayıları hiç de az değildir. Tehdit mektupları almaya başlayan Cara bir süre sonra Aelyx ile okula polis eşliğinde gitmek zorunda kalacaktır.
Okuldaki herkes tarafından dışlanan Cara’nın artık tek arkadaşı Aelyx’tir. Üstüne üstlük Cara ona sırılsıklam âşık olmuştur. Öte yandan Aelyx’in de ölümcül sonuçlar doğurabilecek sırları vardır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan Cara hem kendi hem sevdiği çocuğun hayatı hem de gezegeninin geleceği için bir ölüm kalım savaşı vermek zorundadır.

KCBT olarak sıradaki turumuz Yabancı olacak. Kitap türünün hakkını kesinlikle veriyor ayrıca ana karakterleri çok sevdim. Detaylı yorumu çok yakında tur kapsamında yapacağım, siz bu aralar hangi kitabı okuyorsunuz? ^^

17 Kasım 2014 Pazartesi

Büyülü Ayraç 2. Yaşına Girerken

3 yorum:
Bloğumun 2. senesinin dolmasına sadece bir ay kalmış. Bu iki sene içerisinde kimi zaman her gün yazdım kimi zaman haftalarca ilgilenemedim ama çoğu şeyden çabuk bıkan biri olarak iki senedir blog tuttuğumu düşündükçe sevindirik oluyorum. :) Blog yazmanın en güzel tarafı da seninle aynı zevkleri paylaşan insanlarla tanışmakmış, Büyülü Ayraç aracılığıyla o kadar tatlı insanlar tanıdım ki. ^_^
Asıl doğum günü yazımı 16 Aralık'a saklıyor ve bu yazıyı yazma amacım olan duyuruyu yapıyorum. Geçen sene yaptığım gibi bu sene de hediye kitaplar vereceğim, çekilişi 5-10 gün sonra başlatacağım. Şimdiden haber vermek istedim. Okul biraz durgunlaşsın blogla alakalı yapmak istediğim bir iki etkinlik daha var, umarım seversiniz. :3

16 Kasım 2014 Pazar

NİHAYET GİDEBİLDİM! : TÜYAP KİTAP FUARI

5 yorum:
Başladığı ilk günden beri fuar hakkındaki her yazıyı, her fotoğrafı, her yorumu okumaya çalışan, gitmek için gün sayan ve son dakika da az daha gidemeyecek olan (üç buçuk attığım dakikalar) ben nihayet fuara gittim! :3 Bu seneki Tüyap Kitap Fuarı’nı tanımlamak için tek bir kelime isteseler kalabalık derdim. Aşırı bi’ kalabalık hem de. Gitmek için Cuma günün seçmez olaydık diyorum tüm ilköğretimlileri toplamışlar salmışlar fuara. Tabii ki o çocukların kitaplarla erken yaştan haşır neşir olması süper bir şey ama gitmeden önce bazı hazırlıklar yapılsa mesela öğretmenleri her çocuktan hangi kitapları almak istediklerine dair bir liste yapmalarını istese, oradan oraya koşturmamaları gerektiği ile ilgili bir uyarsa falan… Hem çocuklar daha bilinçli gider hem biz onların itiş kakışları arasında kaybolmamış oluruz.



Resimde de gördüğünüz gibi çok kalabalıktı, gitmek için en kötü günü seçmişiz sanırım ama olsun. Kalabalık muhabbetini uzatmadan bitiriyor ve hangi kitapları aldığıma geçiyorum.


Fuarda ilk olarak uğramak istediğim yer Metis Yayınları’ydı. Yerdeniz Serisi’ni set halinde satıyorlar güzel de bir indirim yapmışlar. Uzun zamandır almak istediğim bir seriydi, fuardan alınca daha bir hoş oldu.
Daha sonra kalabalıkta sürüklenerek ilerlerken Aspendos Yayınları’nı gördüm.  Üç kitap 20 lira ve yeni çıkanlar %50 indirimli olmak üzere iki kampanyaları var. Stant görevlisi çocuklara yeni çıkanların 3 kitap 20 kampanyasına dahil olmadığını anlatmaya çalışırken Günahkar Doğan, Lanetli Yıldız ve Sessiz İntikam’ı alıp hızlıca ayrıldım. Günahkar Doğan ve Lanetli Yıldız  cadıları konu alan bir serinin ilk iki kitabı. Almayı hep erteliyordum, dedim hazır fuarda kampanya var kaçırma al Berfin. :3 Sessiz İntikam’ı bir blogda görmüştüm, klasik romance gibi ama hem kapağı hem de konusu ilgimi çekti. Anlaşmalı evliliklerden doğan aşkların olduğu kitapları hep sevmişimdir.



Magisterium’u alacağımı fuara gitmeden duyurmuştum, Dogan Egmont’u bulur bulmaz da aldım. %20 indirimleri var yani fiyatlar meh meh ama burada Cass ve Holly Black’in birlikte yazdığı bir kitaptan bahsediyoruz. *.* 

Martı’ya gittim geldim, gittim bi daha gittim ama ilgimi çekmedi kitapları. He indirimleri süper ona diyecek lafım yok. Ciltli kitapları 15, diğerleri 10tl’ydi.


Dex’den sadece Meleğin Düşüşü’nü aldım.  4tl ve 9 tllik kampanyaları dışında pek bir şeyleri yoktu a bir de Kocan Kadar Konuş 15tl’ydi. Ama indirimde güzel kitapları var yani, Holly Black elinden çıkan Lanet İşleyiciler Serisi’nin ilk kitabı 5, diğer iki kitabı 9ar tl gibi mesela. ^^ Afişlerinde Daemon'u görünce bir duygulandım o ayrı tabii. Üstteki o Batman giyen kız benim bu arada gereksiz şişman çıkmışım ama neyse. :D


İthaki indirimleri fena değildi, stantlarına birden fazla kez gittim. Koralin’i elime almışken görevli şirin kız bu 10tl olur dedi ben de aa alayim o zaman diye gaza gelip aldım. Zaman Çarkı Seri’si 800küsürattan 500lü bir fiyata inmiş bu arada, çok istiyorum diyorsanız kaçırmayınız derim. Poelar %50 indirimde, yine bazı setler baya indirimdeydi.  Onların diğer kollarından biri olan Yabancı’ya da şöyle bir bakındım ama ilgimi çeken bir şey yoktu. 


Pegasus’a gelecek olursak. Adamların kitapları süper ve süperliğiyle doğru orantılı olarak baya pahalı. %25 indirimle Cadıların Keşfi ve devam kitabı olan Gecenin Gölgesi’ni aldım. Okumayı çok istediğim kitaplardı evet ama 44tl bayılınca birazcık içim acıdı, depolarından ikisini 35e alırdım ama olsun. Fuardan almak ayrı güzel oluyor hem. Stant görevlisi kız çok tanıdık geldi meğer Kitap Oburları’ndanmış.  Sonra Yeni Dünya’nın çevirmeni ve TheReadingLady bloğunun sahibi Onur abla ile tanıştım. Yeni Dünya’nın turunu biz yapmıştık, kitap gördüğü ilginin kat ve kat fazlasını hak ediyor geçekten Pegasus’a uğrayacaksanız Yeni Dünya’yı alın temposu hiç düşmeyen çok iyi bir distopyaydı.


Parodi standını arayıp bulamamıştım, küçük şirin bir stantları varmış meğer. Kitaplarının çoğu 10, bir kısmı ise 5tl’ydi. Kayıp’ı ilk aldığımda 10 sanıyordum stant görevlisi çocuk beş deyince şaşırdım diğer almak istediğim bir kitabı daha aldım. (Merlyn) 3. Salon 102 numarada olması lazımdı kenar stantlardan birindeler mutlaka uğrayın. 

On Küçük Nefes’i ise Hyperion’dan 12ye aldım, %25 gibi bir indirimleri vardı sanırım. Bu arada sahaf kısmına uğramayı unuttum daha doğrusu ilk başta nasıl geçeceğimizi bulamadık yemek yedikten sonra bakarım diye aklıma not ettim ama o kalabalıkta kaynadı gitti. Sahaflara uğramadan dönmeyin derim, Epsilon’un Yabancı’sı için bakınacaktım ama dediğim gibi bulamadım. :D
Fuar’a  bizim okuldan (MSGSÜ) kalkan ücretsiz servislerle gitmiştik dönüş saati çok geç olduğu için metrobüsle döndük.  Zaten servisler sadece haftaiçi var, haftasonu Anadolu yakasından metrobüsle rahat  gidebilirsiniz. Uzun sürüyor ama çok dolambaçlı değil en azından.
Bir fuar senesini daha böylelikle kapatmış olduk. Okumam gereken 90a yakın kitap biriktiğinden kitap almayı kendime yasaklıyorum, artık alışverişten ziyade yorum yazıları koyacağım yani. Fuarla alakalı başka sorularınız ya da gittiyseniz anlatmak istedikleriniz varsa yorum atmayı unutmayın, herkese iyi günler!


8 Kasım 2014 Cumartesi

TÜYAP Kitap Fuarı 2014

Hiç yorum yok:

Tüyap kitap fuarı ne zaman başlayacak diye gün sayıyordum. Ve nihayet 33. kitap fuarı bugün itibariyle başladı. Maalesef ben en erken önümüzdeki cuma gidebileceğim ama giden blogger arkadaşlarımız var. Onların ve yayınevlerinin sayfalarında paylaştıklarına bakarak az çok ortam nasılmış anlamaya çalışıyorum. :3
Öncelikle fiyatlar geçen seneye oranla daha iyi gibi duruyor. Bu fuar benim elimdeki kitapların büyük bir kısmını okuyana kadar yapacağım son alışveriş olacak o yüzden eli boş dönmek istemiyorum. Tabii şu an her şey babama bağlı bilinçaltına tüyapa gideceğimi geçen gün soktum artık gidene kadar tüyap der dururum anlar o ne  istediğimi :D
Fuara gidenler yavaştan bloglarına yazıları koyar sanırım ben de gider gitmez detaylı bir yazı yazacağım. Jüri zamanıma denk geldi biraz aslında o hiç iyi olmadı ama sağlık olsun, bekle beni Tüyap yakında geliyorum. *.*

4 Kasım 2014 Salı

Yeni Kitaplar, ÖO'ya Veda...

Hiç yorum yok:

Bugün kargo bana iki yeni kitap getirdi. Biri hepsiburada.com'dan sipariş verdiğim Cennet Ateşi Şehri. Ölümcül Oyuncaklar Serisi'nin son kitabı, (bunu yazarken içim kan ağlıyor o.o) hiç bitsin istemiyorum hiçç. :( Zaten çıkalı baya oldu ama ben geç aldım, elim gitmiyor okumaya, veda etmeye hazır değilim.
Son Kurtadam İthaki'den gelmesini beklediğim bir kitaptı, resimde çıkmamış ama kapağında uluslararası bestseller yazıyor. Beklentileri her açıdan yüksek tutan bir kitap.
Önce hangisini okuyacağıma gelecek olursak tabiki de Kurtadam! Cennet Ateşi Şehri'ni böyle uzun bir süre sonra okumayı planlıyorum sömestra bile atabilirim yani o derece.
TÜYAP yaklaşırken internetten alışveriş yapanınız var mı? (düzeltme İstanbul'da oturanlar.) Fuarı heyecanla bekliyorum ama ne yalan söyleyeyim çoğu yayınevinin internet sitelerindeki fiyatları daha uygun. Hele depolarına giderseniz - genellikle sirkeci/cağaloğlu taraflarında - aşırı indirimli oluyor kitaplar. Tüyap'a daha çok kitap kaynayan bir ortamda dolaşmak için gideceğim diyebilirim, tabii ki de kitapsız dönmem ama çok bir şey de almam, sanırım. :3


2 Kasım 2014 Pazar

Bu Hafta Okumayı Planladıklarım

6 yorum:

Şahmelek'i dün akşam bitirdiğimden yeni bir hafta için yeni kitaplar seçeyim dedim. Okuma sıram yukarıdan aşağı olacak, bir aşk kitabının hemen peşine başka bir aşk kitabı okumak istemediğimden araya farklı türler koydum. Yoksa önceliğim Pabucumun Ajanı olacaktı. :) Büyünün Rengi Diskdünya Serisi'nin ilk kitabı, fazlasıyla merak ettiğim bir kitap. İçimdeki Psikopat'ı incelemem için yayınevi göndermişti, gerili türünde okumayalı baya olmuştu, nihayet bu türde bir şeyler okuyabileceğim. *.* Pabucumun Ajanı Asude'nin kitabı olduğundan okumadan tavsiye ediyorum, kesin çok tatlı bir aşk hikayesi çıkacak karşıma. ^_^

Bu hafta okumayı planladıklarım bunlardan oluşuyor, umarım üçünü yedi güne sığdırıp bitirebilirim. Okul yoğunlaşmaya başladı falan ama sırf vapur bana günlük en az yarım saat okuma imkanı sunuyor zaten. Otobüste okumaya da alıştım mı tamamdır. Sizin bu haftaki okuma listeniz nasıl, yorum atarak kitaplarınızdan bahsetmeyi unutmayın, herkese haftaiçi fişek hızıyla geçecek güzel bir haftasonu dilerim. *.*

31 Ekim 2014 Cuma

Bu Gece Ürkütücü Şeyler Okuyalım

10 yorum:
Ekimin son günü, kimisi için halloween benim için Samhain ama tema aynı, bu gece ölülerle aramızdaki perdenin kalktığı gece. Hayaletlerin etrafta dolanacağı, ölmüş cadıların kara kedi kılığında dünyaya geri geleceği 31 ekim gecesinden 1 kasım gün doğumuna kadar olan zaman geldi.  Neden bilmiyorum ama küçüklükten beri bu geceyi ayrı bir seviyorum. Hatta telefon oyunlarına cadılar bayramı temalı sürüm geliyor ya o bile beni ayrı bir mutlu ediyor. Bugün belki çok özel bir şey yapmayacağız ama bu konuyla alakalı yazılar okumak bile ayrı bir mistik ayrı bir şirin. İnsan kendini hoş kokuların geldiği bir mutfakta çay içip kitap okurken hayal ediyor böyle her yer her yerde ama bir o kadar da kendi düzeni olan şirin bir ev, dışarıda hava kapalı ve akşama en yakın arkadaşlarınız size gelecek. Her şey hazır onları beklerken birkaç sayfa okuyorsunuz ve evet bu ev bir cadının evi. Neyse sonuç olarak hayal kurmak güzel şey. ^_^  31 ekimin haftasonu öncesi olması da ayrı bir şans sanırım.:) Bir kitapkurdu olarak hazır hava da soğukken yorganın altına girip gecenin bitimine kadar en sevdiğimiz kitaplarda dolansak ya da yeni bir kitap seçip bir gecede bitirsek güzel olur bence. Halloween ruhunu yaşamak isteyenler için kitaplığımdan bir iki kitap seçtim. Neleri niçin seçmişim diye sırayla bakacak olursak^^


Sıkıldıkça resim süslerim falan. :D Seviyorum bu tarz şeyleri ya. ^_^ Şimdi, büyücülerin ağırlıkta olduğu bir seriyle başlayalım. Muhteşem Yaratıklar. Klasik cadı olayından biraz daha farklı ve kesinlikle daha gotik bir hikayeye sahip olan serinin Türkçeye üç kitabı çevrildi. Dördüncünün ingilizcesini aylar önce D&R'de gördüm keşke hazır son kitap hafızamda tazeyken alsaydım baksanıza Epsilon devamını tin tin getiriyor. -_- Konusunu özet geçecek olursam esas karakter Ethan büyücü olan kızımız Lena ile tanışıyor, Lena'nın ailesi büyücü ve her 16. yaş gününe gelen büyücü iyi ya da kötü tarafı seçiyor ama Lena'nın kötü tarafta olacağı kesin gibi. Üstelik ne o ne de Ethan bunu istiyor. Konu bu tip kısacası büyücüler işte bilirsiniz. :D 

Dracula hem klasik ve fantastiğin birleşiminden  oluşuyor, filmi olan Bram Stoker's Dracula'yı da şiddetle tavsiye ederim. Sonunda belki Mina benimdir hı olamaz mı triplerine girip birkaç hafta öyle dolanmanız muhtemel tabii. 

Uğultulu Tepeler günümüz genç yetişkin kitaplarına ilham veren eserlerin başında geliyor. Kitabı okuyalı baya olduğundan kafamdakiler biraz silik ama hayaletlerin dolaştığı bir kitap olduğundan eminim. Ortada bir aşk var, geçmişte hata yapmış bir adam ve sevgilisinin peşini bırakmayan hayaleti. Bu gece için iyi bir seçim olabilir. 

Yer Değiştirenler için çok iyiydi mutlaka okuyun diyemem ama her sayfası ben gizemli ve farklı bir kitabım diye bağıran cinstenti. Kapağı bile cadılar bayramı listesine girmesi için yeter de artar bile. Öyle göründüğü kadar ürkünç değil aksine biraz hüzünlü. Bundan ötürü de fazlasıyla gotik. ^^

Paranormal Serisi'ni çoğunuz biliyorsunuzdur, üç kitaptan oluşuyor; Paranormal, Doğaüstü ve Sonsuz. Peri ağırlıklı her türden paranormali içeren çok eğlenceli bir seri. Bazen bu kısmı biraz çocukça olmuş deseniz de işin eğlencesi orada aslında. Bu gecenin en pembe ve en eğlenceli seçeneklerinden biri. 

Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri, adı bile ürkütücü falan. Nerede okuduğunuza göre korkutacak cinsten. Hatta şunu keşfettim korku ve gerilim türündeki kitaplar yalnızken mükemmel bir tempoya bürünüyor ama kalabalıkta gün ışığında okursanız boğuculaşıyor. En azından ben bunu çok yaşadım size de oldu mu bilmiyorum. Gece tek başınıza okuyun ;) diyorum sadece. 

Tam çıkmamış ama orada bir Stephen King var, üstelik en bilindiklerinden bi' tanesi; Hayvan Mezarlığı. Her ne kadar kapağında dünyanın en korkunç kedisi olsa da (ve bir o kadar gereksiz) konu sağlam, hikaye akıcı. Gece yarısı başlayıp sabah bitirebilirsiniz (tabii kitaptaki Wendigo gelip sizi yemezse nihahah.)  






13 Ekim 2014 Pazartesi

Büyülü Ayraç Instagram'da

2 yorum:
Kitap ağırlıklı paylaşımlarda bulunacağım Instagram hesabımı açmış bulunuyorum.Bloga nazaran daha sık aktif olabildiğim bir yer oldu benim için, fark ettiyseniz yeni yazı yazmayalı çok uzun zaman olmuş. Ekim sonuna kadar bu böyle gidebilir ama kasımdan itibaren sadece öğrenci olacağımdan bloga ayıracağım vakit tavan yapıcak. Her neyse dostlar takip etmek isterseniz hesabım burada. ^^


Instagram

1 Ekim 2014 Çarşamba

//KCBT//Kitap Yorumu: Kaplan Laneti - Colleen Houck

9 yorum:
Ölmek üzereydim. Biliyordum. En azından artık canım yanmıyordu. Sadece, onu sevdiğimi söylemek istiyordum.Ama sonra birden karanlık beni ele geçirdi…" 

"Tatlı bir aşk hikâyesi ve kalbinizi sıkıştıracak bir macera. Daha ilk birkaç sayfada kendimi çığlık çığlığa tırnaklarımı yerken buldum. Kısacası, Kaplan Laneti sihirli!"
-Becca Fitzpatrick New York Times çoksatarı yazar-








Vampirlerden, perilerden, meleklerden sıkıldınız mı? O halde Collen Houck'un yarattığı dünyaya, kaplanlara merhaba deyin. Ülkemizde Artemis etiketiyle çıkan Kaplan Laneti bizi mistik olayların asıl kökenine, doğuya, Hindistan'a götürüyor. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere kaplan olmakla lanetlenmiş bir esas oğlanımız var. Kızımız Kelsey anne babasını kaybetmiş bir yetim, koruyucu ailesiyle beraber yaşarken sirkte işe girmesiyle kaplanla tanışıyor.  Kaplan deyince insan bir korkar hani yırtıcı sonunda yaklaşsan elini kolunu kapar falan. :D Ama bu seferki kaplanımız oldukça uysal, Kelsey onu ilk gördüğü andan itibaren etkisi altına giriyor ve ikisi arasında görünmez bir bağ kuruluyor. Kaplan Hindistanlı birine satılınca satın alan kişinin yardımcısı Kelsey'den Hindistan'a kadar kaplana bakıcılık yapması için iş teklif ediyor. Ve bundan sonra olaylar başlıyor, laneti bozmaya hazır olun!

Kaplan Laneti'ni okurken ilk başlarda hikayeye girmeye biraz zorlandım. Alışık olmadığım bir konu, yani kaplandan fantastik üretmek zor iş çünkü bilinen mitlerden, alışık olduğumuz yaratıklardan farklı bir tür. Bir yandan ısınmaya çalıştım bir yandan da kaplanlı  kitap acaba nasıl olur merakımla okudum ve sonunda pisicikle anlaştık. Akıcı, temposu yüksek bir kitap zaten okumamı kolaylaştıran en büyük etken buydu.  Beklentilerimin çoğunu karşıladı, çevirisi biraz daha iyi olabilirdi yalnız gözüme takılan yerler oldu çünkü.

Kaplan Lanetini okumak istiyor ve ama değişik geldi bilemedim ben şimdi diyorsanız çekilişimize katılın, kazanan şanslı kaplancıklardan olup kitabı okuyabilirsiniz böylelikle. ^^

Burada facebook üzerinden düzenlediğimiz bir çekiliş var, katılmayanı kaplan ısıyormuş benden söylemesi. :D




29 Eylül 2014 Pazartesi

Kendimi Tutamadım...

1 yorum:
Ve yine kitap aldım. :D Resimde görmüş olduğunuz kitaplardan ilkini ukitap.com'daki bir kullanıcıdan çok uygun fiyata satın aldım, takas yapmak, kitap almak ya da satmak isterseniz ukitap'a mutlaka üye olun gerçekten güzel bir site. Martı yayınlarından çıkan kitap ise incelemem için gönderildi, kitabın kapağını çok beğendim kaliteli ve göze hoş gelen bir kapak olmuş. Konusu da ilgi çekici duruyor en kısa zamanda okuyup yorumunu bloga koyacağım. Diğerlerini de gezinirken kendimi tutamayıp aldım, Lux'u merak etsem de açıkçası diğer iki kitap için daha heyecanlıyım. Özellikle zamanında Rüyalar'ı almayı çok isteyip alamamıştım bakalım güzel miymiş. Kitaplardan okuduklarınız varsa görüşlerinizi yazınız lütfen, herkese iyi akşamlar. ^^



19 Eylül 2014 Cuma

Yeni Kitaplar^^

1 yorum:

İncelemem için gelen iki yeni kitabım da olduğuna göre bu aralar okuyacaklarım seçilmiş oldu. Kaplan Laneti'nin tasarımı tartışmasız kitaplığımdaki en iyi kapaklara girer. Diğer kitabımızın konusu ise baya ilgi çekici. Sadece telefonla konuştuğunuz birinin size aşık olması mümkün müdür okuyup göreceğim. Merak edenler için diyeyim ilk sırada Kaplan Laneti var. ^_^

9 Eylül 2014 Salı

Kitap Yorumu: Kurtlara Söyle Eve Döndüm - Carol Rifka Brunt

13 yorum:


Yorumlamakta zorlanacağım kadar güzel bir kitap bitirdim. Neredeyse bir yıldır kitaplığımda öylece durmuş, daha erken okumuş olsaydım keşke demiyorum hatta keşke hafızamı silip tekrar tekrar okuma imkanım olsa. Kitabın kapağını ve tanıtım yazısını inceleyince sizin aklınıza ne geliyor? Şahsen ben kapaktaki iki kızın aşkını anlatacağını düşünerek okumaya başladım. Ve düşündüğüm gibi çıkmadı. :D Kapaktaki kızlar, June ve Greta, abla kardeşler. Hikayeyi June anlatıyor. Greta sesinin mükemmelliği ile tanınan popüler bir kızken June orta çağa düşkün, neredeyse hiç arkadaşı olmayan ve çoğu zamanını dayısı Finn ile geçiren biri. Eskiden Greta ve June birbirlerinin en iyi arkadaşlarıyken bir gün Finn ortaya çıkıyor ve June'un ilgisi ona kayınca Greta ile aralarına bir soğukluk giriyor.Bu kitabın başlangıç zamanından önceki kısımlar. Başladığında ise ilk aşkı olan dayısını kaybetme korkusu yaşayan June'u ve umursamaz Greta'yı görüyoruz. Finn iyi bir ressam, oldukça iyi. Kitabın bir kısmında June'a anlattığı, resimlerdeki negatif bölge kısmı hakkında bir şeyler var. Oraya resme dair bir sürü ipucu ya da detaylar ekleyebiliyorsunuz. Greta da böyle birisi aslında, dıştan bakılınca umursamaz gelse de ilerleyen bölümlerde anlıyoruz ki bir şeye çok kızmış ve bunu içine atmış. 

"Senin için dileğim bu." demişti. "Senin, dünyanın en iyi insanlarını tanımanı istiyorum yalnızca."

Kurtlara Söyle Eve Döndüm'ü güzel kılan birçok şey var.  İlk olarak, June tam bir orta çağ hayranı. O dönemde daha az şey bilinmesi, daha zor koşullarda olunması, bazı şeylerin daha değerleri olması gibi bir sürü şeye bağlı. Hatta yalnız başına ormana gidip orta çağda yürüyormuş gibi yapıyor, bu çok hoşuma gitmişti. Arada geçmişe dönük olayların aslını anlatan kısımlar vardı, yazar kitabı yapboz gibi parçalara bölmüş ve sanki her seferinde bir parçayı yerine oturtuyordunuz. Hiçbir karakter mükemmel değildi, hepsinin geçmişte ya da o anda yaptığı hatalar vardı. Ama hiçbir hata da geri dönülemez değildi.

"Her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceleyerek gördüğüm şeylerin içinde bir düzen bulmaya çalışıyordum. Yeterince dikkatli bakarsam belki de dünyanın parçaları bir araya gelip anlayabileceğim bir bütün oluşturur umuduyla yapıyordum bunu."




Aslında bu yorumu yazarken kitap hakkında neredeyse hiçbir şey anlatmadım. Okuyup görmeniz daha güzel olur çünkü. Akıcı olmasından ve kendine özgün kurgusundan bahsetme gereği bile duymuyorum. ^.^ Yaz boyunca okuduğum en güzel kitaptı Kurtlara Söyle Eve Döndüm. Romantik - dram türünü seviyor ve farklı bir şeyler arıyorsanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim. ^^

Ek: Goodreads yorumum da baya bir şeyi açıklıyor aslında:

Bitirdiğimde hafızamı silip tekrar tekrar okumak istediğim bir kitap oldu. Tabloları, orta çağ orman gezilerini, pire sirkini, sevdiğimiz insanların kokusu sinmiş paltoları, sevdiğimiz insanlarla birlikte denediğimiz ilk içkiyi, ilk sigarayı ve onları kıskandığımızı kabullenmeyi okudum. Sevginin her çeşidini hissettiren ve sevdiğin insanlar uğruna göze alabileceklerinin sınırı olmadığını gösteren bir kitaptı. Çok daha fazlası vardı aslında, bu kitapta bir şeyleri kabullenmek vardı. Ve her şeye rağmen elimizde bize kalan hatıralarla yola devam etmemiz gerektiğinin bilinci. Belki bir gün biz de içimizdeki ormanda sinsice dolaşan kurtlara dönüp eve döndüm diyebiliriz. O zamana kadar negatif bölgelerde kaybolmamaya çalışarak dolaşıp duracağız işte.

31 Ağustos 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Yürüyen Şato - Diana Wynne Jones

2 yorum:



Tanıtım yazısı:

Hayao Miyazaki'nin Oscar adayı olan animasyon filmi Yürüyen Şato'nun asıl hikâyesi…
Diana Wynne Jones'un usta kaleminden çıkan eğlenceli, macera ve sürprizlerle dolu olağanüstü bir roman… 
Sophie Hatter üç kız kardeşin en büyüğü olmak gibi kara bir talihe sahiptir, öyle ki kısmetini aramak için evinden bile ayrılamamaktadır. Ancak farkında olmadan Çöl Cadısı'nın hiddetini üstüne çektiğinde, korkunç bir büyünün etkisi altında kalır: O artık yaşlı bir hanımdır. Bu berbat durumdan kurtulmasının tek yolu, tepelerde durmadan hareket eden bir şatodan, Büyücü Howl'un şatosundan geçmektedir. Sophie büyünün bozulmasını sağlamak için, kalpsiz Howl'la başa çıkmaya, bir ateş ciniyle pazarlık yapmaya ve Çöl Cadısı'yla karşı karşıya gelmeye mecburdur. Bu macera sırasında Howl'un -ve kendisinin- bilinmeyen ve olağanüstü yanlarını keşfedecektir.


"Mizah, büyü ve aşkın muhteşem bir karışımı. Publishers Weekly
"Diana Wynne Jones son kırk yılın en iyi çocuk kitabı yazarı…"
Neil Gaiman


Kitabı tanıtım yazısında geçen animasyon Howl's Moving Castle sayesinde keşfettim. İçinde mizah, macera, fantastik ögeler, romantizm yani kısacası her şeyi barındıran harika bir filmdir mutlaka izleyin, izlettirin. ^_^ Yürüyen Şato farklı kasabalara hatta farklı dünyalara açılan, ateş cini yardımıyla çalışan bir yer. Büyücü Howl'un evi olan bu mekan her açıdan sihir dolu. Etraftaki herkes Howl'u farklı isimlerle, farklı karakterle tanıyor. Benim bakış açımı soracak olursanız fazla yetenekli ve bunun farkında olan biraz kibirli bir genç diyebilirim. :3 Sophie'ye gelecek olursam, üç kız kardeşin en büyüğü olmanın verdiği sorumluluk duygusuyla sönük kalmış ama güçlü bir kız. Babaları vefat edince kızların hepsi farklı yerlere dağılırken Sophie'ye şapka dükkanında kalmak düşüyor. Bir gün dükkana cadının gelmesi ile Sophie'nin sakin hayatı tepetaklak oluyor ve kendini yaşadığı kasabadan uzakta, Howl'un şatosunda buluyor.

Yürüyen Şato akıcı, şirin detaylarla ve sağlam karakterlere dolu bir kitap. Fantastikseverleri zaten tatmin eder çünkü kitabın her sayfası bu türün ögeleriyle dolu. Kitapta filmde olduğu kadar romantizm yok açıkçası o konuda hüsrana uğradım. Yine de okuduğum çoğu fantastikten iyiydi, kendine has konusuna akıcı üslubu eklenince baya güzel bir kitap oldu benim için. 

Yürüyen Şato'yu okumak isteyenlere tavsiyem önce filmini izleyin, öyle olunca okuması daha zevkli oluyor. Kitabı okuyanlar varsa görüşlerini bekliyorum, daha detayını öğrenmek isterseniz yine yorum atabilirsiniz. 

27 Ağustos 2014 Çarşamba

KCBT / Yeni Dünya - Anna Carey Kitap Yorumu

7 yorum:


Kitap Canavarlarının Blog turları kapsamında okuduğum distopya türündeki Yeni Dünya'nın yorumu ile karşınızdayım. Tanıtımı yazısında  bahsettiğim üzere kitap yaşanan bir salgın sonrası dünya nüfusunun çoğunun yok olmasının ardından gelen kaos döneminde olanları anlatıyor. Olanları Eve'nın bakış açısıyla izliyoruz. Salgın da annesini kaybetmiş ve küçük yaşta yetim kalmış olan Eve sadece kızların okuduğu bir yatılı okulda eğitim görmektedir. Okul kızların her ihtiyacını karşılayan, onları inşa edilen Kum Şehrinde birer doktor, öğretmen, ressam gibi mesleklerde yer almalarını sağlayacak olan bir yerdir. Kum Şehri salgın sonrasında başa geçen krallarının Yeni Amerika hayaliyle kurmak istediği, insanları tekrardan refaha ulaştıracağına inandığı yer bu arada. Okulla alakalı söylemem gereken en önemli şeyi sona bıraktım o da şu ki verilen eğitimlerin hepsinde erkeklerin korkunç, güvenilmez, uzak durulması gereken varlıklar oldukları anlatılıyor. Eve okul birincisi, ressam olmak isteyen ve sanatta oldukça yetenekli ola bir kızımız. Okulun tüm kurallarına istisnasız uyuyor olması da öğretmenlerinin onun için farklı bir plan yapmasına neden olacak ama Eve'nın hiçbir şeyden haberi yok.Okuldaki son gecesinde  her şeyin düşündüğü kadar toz pembe olmadığını anlayınca yapabileceği tek bir şey olduğunu fark ediyor, bu okuldan ve gidecekleri diğer binadan kaçabildiği kadar kaçmak.


Yeni Dünya ilk sayfasından itibaren okuyucuyu kendine bağlayan bir kitap, okurken sıkmıyor, gereksiz paragraflarla insanı boğmuyor. Sade dilinin yanında asıl bağlayan şey temponun yüksek olması. Hep bir saklanma, kaçma halindeler bu yüzden en sakin anlarında bile acaba şimdi bir şey mi olacak düşüncesiyle çevirdim sayfaları. İlerleyen bölümlerde kitaba dahil olan erkek karakterler salgını onların açısından da izlememizi sağladı ki Eve'ya adapte olup sadece kadın bakış açısını gördükten sonra erkek karakterler hakkında bir şeyler öğrenmek beni de en az Eve kadar şaşırttı. Yeni Dünya okuyacak farklı bir şeyler arayanları tatmin eden bir kitap, çok kalın olmaması sayesinde bir gecede bitirip farklı bir kitaba geçmenize de olanak sağlıyor. Yaz sıcağında ağır klasiklere boğulmaktansa tercihiniz bu tarz kitaplar olsun bence. :3 

Canavarlar olarak Pegasus desteğiyle iki kişiye Yeni Dünya'yı hediye ediyoruz. Çekilişe katılmayı unutmayın!


a Rafflecopter giveaway

26 Ağustos 2014 Salı

Kitaplığımdaki En İyi On Kitap Kapağı

6 yorum:

Bir mim yazısı ile karşınızdayım, daha önce kitap takası yaptığım ve blogunu severek takip ettiğim Kitap İklimi beni mimlemiş. :) Kitaplığımdaki en iyi on kapağı seçmek gerçekten zor çünkü kıyaslama yapmak benim için kolay değil. O yüzden aklıma gelen çok sevdiğim kapakları paylaşacağım. ^_^

Seraphina - Rachel Hartman


Azap - Lauren Kate


Düşüş - Lauren Kate


Paranormal - Kiersten White


Ötekiler Arasında - Jo Walton


Evrenin Ötesi - Beth Rives


Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri - Chris Priestley


Karanlık Tepeler Hattı - Patrick Carman


Çan -  Franny Billingsley


Boğulan Kız - Caitlin R. Kiernan



Aklıma gelen kitaplar bunlardı, belki kitaplığımı tek tek incelesem başka şeyler seçebilirdim ama çoğu kitabın kapağını beğeniyorum zaten. :) Benim mimlediklerime gelecek olursak Kitap Sarayı , Mavi Kalem ve Nora'nın Kitaplığı. Hadi canlarım en güzel kapaklarınızı bekliyorum. :D













Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...