25 Ağustos 2013 Pazar

Etkinlik: Vampirellanın Güncesi ile Kitap Avı

2 yorum:

Türkiye'deki en iyi kitap blogu olduğunu düşündüğüm Vampirellanın Güncesi ile çok güzel bir etkinlik gerçekleştirdik. Nasıl bir şey derseniz, birbirimize cevabı bir kitap adı olacak şekilde beşer soru sorduk ve kural kitabın kitaplığında bulunuyor olmasıydı. Vampirellanın bana sorduğu sorulara bakacak olursak:

  • 1. Bir şekil değiştiren/shapeshipter olan kitap.

    2. Şu ana kadar okuduğun en güçlü kadın karakteri barındıran kitap.

    3. Okurken sıkıldığın ve aldığına pişman olduğun bir kitap.

    4. Okurken çok eğlendiğin ve iyi ki almışım dediğin bir kitap.

    5. Kitaplığında uzun süredir okunmayı bekleyen bir kitap.

    1.Mekanik Melek - Cehennem Makineleri Serisi: Kitabın ana karakteri olan Tessa bir şekil değiştirendi.

    2. Ateş Serisi'nden Karanlık Ateş: Bu soru üzerinde baya düşündüm ve aklıma ilk gelen isim Ateş Serisi'ndeki Mac Kayla Lane oldu. Kız kardeşinin ölümü üzerine Amerika'dan Dublin'e giden ve bir sürü zorluğa göğüs geren birisi.

    3.Galeyan: Ülkemizde April Yayınları'ndan çıkan kitap arka kapağında anlatıldığı gibi şok edici falan değildi.. 

    4. Bütünün Bir Parçası: Kitap yer yer kahkaha atmama sebep olmuştu ve en çok sevdiklerimden biri olarak kitaplığımda yerini aldı. Biraz kalın olsa da sayfalar akıp gidiyor, mutlaka okuyun!

    5. Alice: Alalı bir buçuk sene olmuştur ve hala okunmayı bekliyor. İçinde hem Alice Harikalar Diyarında hem de Aynanın İçinden ile Peruklu Arı hikayeleri var.

    Benim cevaplarım böyleydi. Vampirella'ya hangi soruları sorduğumu görmek isterseniz sizi BURAYA alayım. =)

23 Ağustos 2013 Cuma

Kitap Yorumu: Bakire - Nancy Pickard

2 yorum:
Tanıtım Yazısı:
Small Plains Bakiresi kimdi ve nasıl öldü?

Acımasız bir cinayetle değişen hayatlar…
Küçük bir kasabadaki sahipsiz bir mezar…

On yedi yıldır saklanan korkunç gerçeği öğrenmeye hazır mısınız?

Kansasın kırsal kesimindeki küçük bir kasabanın halkı, genç bir kızın adsız mezarını Small Plains Bakiresi olarak kabul etmiştir on yedi yıl boyunca. Bazı kişilere göre mucizelere ve açıklanamaz iyileşmelere sebep olan bu mezarla ilgili söylentiler de zaman içinde dilden dile yayılmıştır.
Ama karla kaplı arazide bulunan, buz tutmuş çıplak cesede gerçekte ne olmuştur? Ve neden genç Mitch, cesedin bulunmasından bir gün sonra, arkasında çılgına dönmüş sevgilisi Abby'yi ve en iyi arkadaşı Rex'i bırakarak kasabadan apar topar ayrılmıştır?
Bu şekilde kasabadan ayrılan Mitch, yıllar sonra Small Plainse geri döndüğünde, unutulmuş sırları ve gerilimi tekrar alevlendirecektir. Mitche karşı hâlâ bir şeyler hissetmekte olan Abby ise onun gidişinin arkasındaki gerçeği açığa çıkarmakta kararlıdır. Şimdi, üç eski dost kendilerinin ve küçük kasabalarının kaderini değiştiren o gecenin getirdiği sonuçlara katlanmak zorundadır.

 Bakire Nancy Pickard'ın okuduğum ilk kitabı. Konusunda da bahsettiği gibi Small Plains adlı bir kasabada soğuk ve karlı bir gecede bir genç kız çıplak halde ölü bulunur. Şerif kızın bedenini kasabanın doktoruna götürür ve ondan sonra kızın kimliği hakkında hiçbir şey öğrenilemez çünkü saklanması gereken bazı şeyler vardır.

Bakire baştan son 50 sayfasına kadar gizemi koruyan bir kitaptı. Herkesin birbirini susturmaya çalışması aradan 17 yıl geçmesine rağmen cinayetin öneminin hala koruduğunu hissetiriyordu. Bunun yanında kasabalılar arasında ölen kız için iyileştirici özelliği olduğu yayılmıştı hatta dışarıdan insanlar bile Bakire'yi ziyaret etmeye geliyordu. eh hal böyle olunca kızı unutmak kolay olmadı tabii. Bakire'nin kimliğini ortaya çıkartmak isteyen Abby ile Mitch'in geri dönüşünün aynı zamanlara denk gelmesi olayları karıştırmış oldu ve kitabın şok edici sonunu hazırladı diyebilirim. Açıkçası sonlara yaklaştıkça neden hala bir şeyler olmuyor diyordum ve tam bunu dedikten hemen sonraki sayfada her şey çözülüverdi. Hiç beklemediğim kişiler ve hiç beklemediğim bir olay çıktı karşıma. Bu kitabın iyi yanı. Kötü yanı ise okurken germiyor ve katili saklamak adına başka kişilere fazla yüklenilmiş. Okuyucu da salak değil sonuçta o kadar gözüne sokulan kişinin suçlu olma ihtimalinin düşük olduğunu anlar. Yine de o son beni tatmin etti ve kitabın eksik yönlerine duyduğum sıkıntıyı azalttı. Ephesus yayınlarından çıkan Bakire romantik ağırlıklı cinayet romanı seven herkesi mutlu eder diye düşünüyorum.
Puanım:


21 Ağustos 2013 Çarşamba

The Hunt - Onur savaşı

Hiç yorum yok:

Bloga film yorumu koymayalı baya olmuş, dün izlediğim The Hunt hakkındaki düşüncelerimi yazayım dedim ben de. Filmin konusundan önce belirteyim ki başrolde Mads Mikkelsen oynuyor. *.* Hannibal ile tanıdığım, karizmatik, yakışıklı, çekici, süper oyuncu vb. kavramlarına sahip kişidir kendileri. A Royal Affair'den sonra bu filmini de izlemiş olmaktan çok mutluyum. Evet şimdi konuya geçebilirim gerçi hala içten içe Mads Mikkelsen eheheh diyorum ama neyse. 

Filmimiz Danimarka'nın şirin bir kasabasında geçiyor. Lucas (Mads Mikkelsen) kendi halinde bir öğretmen. Eşinden boşanmış, köpeğiyle yaşıyor ve bir oğlu var. Kasabalarındaki okul kapandığından kreşte yardımcı öğretmenlik gibi bir şey yapıyor. Kasabanin erkekleri avlanmayı seven, toplaşıp eğlenen tipik kuzeylilerden oluşuyor ve Lucas da onlardan biri. En iyi arkadaşı Theo'nun küçük kızı Klara  Lucas'a karşı masum bir sevgi besliyor ve bir gün ona kreşteyken kalpli bir oyuncak verip duygusunu belli eden bir şeyler yapıyor. Sonra Lucas kalbi bir arkadaşına vermesini isteyince Klara o moralle kreşin sahibine Lucas hakkında bir şeyler saçmalıyor. Ne derseniz, abisi ve arkadaşından duyduğu cinsel organ sertliğiyle alakalı terimler. Kreşin sahibi bunu duyunca Lucas'ın kızı taciz ettiğinden şüpheleniyor ve çağırdığı pedagog da durumu doğrulayınca kasabada işler karışıyor. En iyi arkadaşının kızına ve hatta kreşteki diğer çocuklara karşı sapkın tavırlar sergilemekle suçlanan Lucas'ın kendini aklamak yolunda yaptıklarını izliyoruz biz de. Küçük ve herkesin birbirini tanıdığı bu kasabada hayat Lucas için oldukça zorlaşıyor çünkü kimse onu etrafında istemiyor, alışveriş ettiği yerlerden kovuluyor, işinden oluyor haliyle. En kötüsü ise en iyi arkadaşını kaybediyor olması. Filmin sonunu ilk başta anlayamasam da okuduğum bir yorumdan sonra vay be demiştim. İzleyecek bir şeyler arayanlar için The Hunt kesinlikle tavsiyemdir, gerek oyuncuların kalitesi gerek kasabanın doğal manzarası itibari ile izlenmesi güzel olan bir film. 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Emily ve Garip Maceraları, Ben Kimim? - Jessica Gruner / Rob Reger

1 yorum:
Tanıtım Yazısı
Bu kitapta neler bulacaksınız?
Gizem
Güzel bir golem
Sapanlar
4 siyah kedi
Hafıza kaybı
Kalamiti Poker
Öfkeli midilliler
Tuhaf bir resmi görevli
İlk 13 Listeleri
Kum fırtınası jeneratörü
Birbirinin aynı insanlar
Gizli görevler
Kepçe

Gotik ve eğlenceli bir kitapla karşınızdayım. Emily ve Garip Maceraları hem konu itibari ile değişik hem de kitapta bulunan illüstrasyonlar ile okumanızı daha zevkli kılan bilim-kurgu türünde diyebileceğim bir kitap. Yoksa fantastik mi, emin olamadım. :P Tanıtım yazısı konuyu açıklamak için fazla gizemli kalmış o yüzden ben biraz açıklayayım. Emily birdenbire kendini Karakaya adlı bir kasabada elinde defteri ve boş hafızası ile bankta otururken bulur. Tabii kitabı başında kızımız ismi ve yaşı dahil kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyordur. Ailesini ve neden o kasabada olduğunu bulma yolunda ilerlerken yaşadıkları da kitabımızın konusunu oluşturuyor. Bu kitabı güzel yapan şey ne derseniz:

Kitapta kara kediler fazlasıyla popüler!
Bu kitapta 13 sayısı uğurlu olarak geçiyor
Geceleri gezip gündüzleri uyumanın insanlar içinde doğal olabileceğini görüyoruz
Bilim araç gereçlerini seviyorsanız seversiniz
Siyah rengini sevenler de sevebilir bence.

Neden liste yaptın derseniz Emily çoğu şeyi liste yapıp analiz etmeye çalışıyor ve bu kitabı çok daha eğlenceli kılıyor. :) Normal şeylerin normal karşılanmadığı bu kitabı sevdim, kapalı mekanda şemsiye açma eylemini de içeriyor olsaydı benden tam puan alırdı artık. Son olarak belirtmek istediği nokta kitabın konusunun biraz çocuksu olduğu. Tamam ilerleyişi ve illüstrasyonları çok iyiydi ama neyin ne olduğunu öğrenince az biraz sıkılmaya başladığımı itiraf etmeliyim. Belki de daha fantastik bir şeyler beklediğimden öyle hissettim bilemiyorum. Ama kitabı ne zamandır merak ediyordum ve okuduğum için mutluyum. Kitabı okuyanlar, görüşlerinizi eksik etmeyin. Herkese iyi pazarlar!


16 Ağustos 2013 Cuma

Kitap Yorumu: Yer Değiştirenler - Brenna Yovanoff

2 yorum:
Tanıtım Yazısı

Mackie Doylenin tünellerden ve karanlıktan geçip küçük prenses dövmeli birisinin ölü kızları yönettiği Gentry adlı kasabada yaşadığını düşünürsek bizden biri değildi. O bir Yer Değiştirendi, on altı yıl önce bir bebek arabasıyla sokağa bırakılmış bir çocuktu. 

Şimdi kana, demir ve kutsal zeminlere karşı alerjisi olmasına rağmen insanların dünyasında hayata kalmaya çalışıyordu. 

Mackie bizimle olabilmek için her şeyi yapardı. Sadece gitar çalmak ve çok sevdiği Tatei bulmak istiyordu. Ama Tatenin daha bebek olan kardeşi kaybolunca Mackie kendisini aşağı dünyada ki Gentry kasabasında bulmuştu. 

Mackie bizim ve onların dünyasındaki gerçek yerini bulmak için karanlık yaratıklarla yüzleşmek zorundaydı.

Yer Değiştirenler için ilk söyleyeceğim şey okuduğum diğer fantastik kitaplardan çok farklı olduğu. Mackie Doyle bir yer değiştiren daha doğrusu o küçükken ailesinin asıl bebeği alınmış ve yerine Mackie koyulmuş. Mackie tam olarak bir insan değil, ırkı zombimsi bir şey ama kitapta zombi olarak tasvir edilmiyorlar. Ölüp geri gelenler diyeyim ona. Ve ırkının getirisi olan bir durumu var, demir içeren şeylere alerji. Kan da buna dahil. Kitabın kapağındaki metal eşyaların sebebi ise halkın bebeklerini korumak için aldığı önlemler diyebilirim. Neyse, konusu itibari ile oldukça ilgi çekici bir kitap Yer Değiştirenler. Gentry kasabasının altında başka varlıklar yaşamaktadır ve bu varlıklar her yedi yılda bir tanrılarına kan dökmek amacıyla kasabadan bir çocuk kaçırıyorlardır.Tate'in (Mackie'nin hoşlantısı değişik bi kız) kız kardeşi de kaçırılmış ve yerine başka bir beden bırakılmıştır. Kız kardeşinin öldüğüne inanmayan Tate Mackie'nin bir şeyler bildiğinden emindir ve devamında olaylar gelişir.

Karakterlere bakacak olursak Mackie'yi ilk başta kız sanmıştım. Tavırları, konuşma tarzı falan sanki erkek olmaktan çok uzaktı. Alice adında bir kızdan hoşlanmasa bu kesin kız derdim yani. Biraz içine kapanık biri ve çevresindeki metal eşyalardan ötürü fazlasıyla hasta. Metal solumak demek onun için zehirlenmek demek ve kasaba halkı varlıklardan korunma adına her yere metal eşyalar asıyor. Babası kasabanın kilisesinde rahip, annesi ise ya hemşire ya da doktor ondan emin değilim. Bir kardeşi var, Emma. Daha doğrusu ablası. Kitaptaki en sevdiğim karakterdir kendisi, biyoloji ile ilgileniyor ve Mackie'yi çok seviyor. Çok şirin bir kızdı. Tate'e gelecek olursam, erkeksi bir kız. Sert, kavgadan kaçınmayan, açık sözlü vs. Mackie onun yanında daha sönük kalıyordu açıkçası nasıl birlikte oldular hiç anlam veremedim.


AHS'deki Tate ve Violet görünüş olarak kitaptaki Mackie ve Tate'le baya uyumlu oluyor bence. :)


Kitabın iyi ve kötü yanlarına gelecek olursam, iyi yanı gotik havası ve karakterlerin gerçeğe yakın tutumlarıydı. Vıcık vıcık ergen kitapları olur ya öyle değildi kesinlikle. Kötü yanı ise bana biraz durgun geldi ve korkmak, en azından gerilmek istiyordum ama olmadı. Yavaş ilerleyişi okumayı biraz zorlaştırdı ama sonuç olarak farklı bir kitap okumak isterseniz Yer Değiştirenler'i tavsiye ederim.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Küçük Bir Alışveriş

4 yorum:

Joker'i birkaç hafta önce bir blogda görmüştüm ve gördüğüm an ben bunu almalıyım demiştim. Neden bilmiyorum ama  Joker karakterine karşı büyük sempati duyuyorum. İnternetten bakmıştım ve satın almak istediğim sitelerde görememiştim. Bugün arkadaşımla gezerken bir sahafta denk geldim veee mutlu son. Birkaç sayfasını inceledim, güzel gözüküyor ama hemen okumak istemiyorum biraz seyredip mutlu olayım. ;)

Yeni Kitaplarım

6 yorum:

Kendimi tutamayıp birkaç yeni kitap aldım Okuoku'dan, Yer Değiştirenler ile Emily ve Garip Maceraları'nı okudum bile. İkisi de güzel kitaplardı özellikle Emily'i okurken çok eğlendim. Yorumları yakında blogda olur. Resimdekilerin dışında Oksa Pollock Sihirli Kitap'ta var ama o tatile gittiğimiz evde kaldı. Üstteki Mevlana Dergahından Öğretiler alışverişimde çıkan hediye kitap, Okuoku'dan gelen üç hediye kitap arasında yine en iyisi bu kitap sanırım. Cadılar Zamanı'nı indirimde ve cadılarla alakalı olduğundan aldım, çocuk kitabı galiba ama olsun okurum ben. =P

Not: Bülbülü Öldürmek kitap incelememe adını hatırlayamadığım birisi güzel bir yorum yazmıştı ve ben onu yayınlayacağıma yanlışlıkla sildim. Lütfen kusuruma bakma, telefondan girince yanlış yere bastım istemeden.

Siz yeni kitaplar aldınız mı?

9 Ağustos 2013 Cuma

Kitap Yorumu: Uyumsuz - Veronica Roth

7 yorum:

Kitap Tanıtımı: Beatrice Priorın Chicagosunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik. 

Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda. 

Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. 

Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor.

Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!

Artemis Yayınları'ndan çıkan Uyumsuz distopya türünde bir kitap. Geleceğin dünyasında beş topluluğa bölünmüş insanlar görüyoruz. Kahramanımız Beatrice ise fedakarlıkta yaşayan bir kız ama kendini toplumuna ait görmüyor. Seçim günü geldiğinde neyi seçeceği konusunda en ufak bir fikri yok, neyseki seçimlerine yardımcı olmaları adına yapılan bir sınav var. Bu sınavda verilen serum ile belli etaplardan geçiliyor ve hangi topluluğa ait olduğuna dair sonucun elde ediliyor. Peki bu test Beatrice'in işine yaradı mı? Hayır. Neden mi, çünkü o bir Uyumsuz. 

Topluluk seçerken illa ailenle kalman gerekmiyor ama farklı bir topluluğa geçince topluluk kandan önce gelir kuralından dolayı neredeyse tüm iletişim kesiliyor. Ve topluluğa girmek için bir dizi sınava tabi tutuluyorsun, her topluluğunki kendine özel olan bu sınavlarda başarısız olursan topluluksuz olarak yoksul bir hayat sürüyorsun. Beatrice'in hangi topluluğu seçtiğini tabiki de açıklamayacağım ve bu seçim kitabın başlarında olduğundan konu hep oradan ilerliyor. O yüzden öncelikle toplulukları tanıyalım.




İlk topluluğumuz olan Dürüstlükte herkes kimseden sır saklamayan insanlar. Bu toplulukta dibine kadar dürüst olman ve hiç bir şey saklamaman gerekiyor. Hatta adaylardan topluluğa girmeden önce herşeylerini anlatmaları isteniyor ki dürüstlüğe girmeye hak kazanabilsinler. Bence oldukça gereksiz ve korkunç bir durum. o.o

Fedakarlık Beatrice'in seçimden önce olduğu topluluk. Bu topluluğa göre sade ve özverili olmak çok önemli. Zevklerden uzak, büyüklerine saygılı, yardımsever ve kendinden önce başkalarını düşünen insanlardan oluşuyor. Sade kıyafetler, basit yemekler ve aynada kendine bakmanın bile kibir sayıldığı bir yer. Fedakarlar kendilerini düşünen kimseler olmadıklarından toplulukların yönetiminde ağırlıklı olarak söz sahibiler.

Cesurlar çılgın insanlar diyebilirim. Tren durmadan atlayan, sürekli adrenalin dolu şeyler yapan kişiler. Görevleri ise toplulukları duvarın dışındaki tehlikelerden korumak. 

Dostluk topluluğu tıpkı fedakarlık gibi yardımsever ama o kadar abartılı değiller. Hani dostlar nasıl olur, işte bu toplulukta öyle. :D Sıcakkanlı insanlar.

Bilgelik adından da belli olduğu gibi bilimle ve toplulukların bilimsel anlamda gelişmesiyle ilgilenenlerden oluşuyor. Ancak bu topluluk amacından biraz sapmış ve kibirli olmuş kimseler. Fedakarlıkların topluluksuzlara yardım etme amacıyla yiyecekleri sakladığını ve kendilerine kullandıklarını söylüyor, her fırsatta onları suçluyorlar.

Beatrice'in topluluğunda Dört adında oldukça hoş bir çocuğumuz var. Evet adı Dört ve sebebini kitabın ilerleyen kısımlarında öğreniyoruz. Kendisi aday eğitmeni ve öğrencilere karşı ciddi gözükse de Beatrice ile aralarında bir şeyler olmasına engel olamıyor. Ve kitabın eksik bulduğum noktası da burada başlıyor. Uyumsuz'u okurken ikili ilişkilerde ve karakterlerin ruh hali tasvirlerinde duygu hissetmedim. Anlatım çok tekdüze geldi bana. Bana kalırsa bir kitaptaki en önemli şeylerden biri de karakterleri hissedebilmektir ama Uyumsuz'da bu yoktu. Umarım devam kitaplarda aynı sorunla karşılaşmam.

Serinin ikinci kitabı olan Kuralsız çıktı çıkacak, şansa ikinci kitabın çıkmasına az bir süre kala okumuşum. Bu arada serinin filmi de çekiliyor. Beatrice'i Shailene Woodley, Dört'ü ise Theo James canlandıracak. Oyuncuları gayet uygun buldum, rollere yakışmışlar bence.

Uyumsuz Açlık Oyunları sevenleri tatmin edecek bir kitap. Hatta Açlık Oyunları'yla fazlasıyla benzer yönü olması dikkat çekiyor. Distopya türünün hayranıysanız Uyumsuz'u da beğenirsiniz diye düşünüyorum. Puanım:


6 Ağustos 2013 Salı

Kitap Yorumu: Bülbülü Öldürmek - Harper Lee

Hiç yorum yok:

Tanıtım Yazısı: "İstediğiniz kadar şakrak kuşu vurabilirsiniz ama bülbülü öldürmek günahtır, bunu asla unutmayın."

Amerika'da 1930'ların Güney Eyaletleri'nden birinde bir zenci beyaz bir kızın ırzına geçmekle suçlanır. Önyargılar, şiddet ve riyakârlıkla beslenen Güneyli erişkinlerin ırk ve sınıf ayrımı konusundaki mantıksız yaklaşımlarını Scout ve Jem Finch adlarındaki iki çocuğun ağzından keyifli bir dille bize aktaran roman, aynı zamanda kent halkının vicdanına karşı tek başına karşı koyan bir erkeğin mücadelesini de anlatıyor.
Tüm zamanların en çok sevilen klasiklerinden olan Bülbülü Öldürmek, 1960 yılında yayınlandığından bu yana birçok saygın ödül kazanmıştır.
Pulitzer Ödülü de kazanan roman, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada otuz milyondan fazla satmış ve ünlü yıldızların başrolünü oynadığı film, Oscar kazanmıştır.
- Library Journal

Tanıtımında bahsettiği gibi kitap 1930'lu yıllarda Amerika'nın siyah-beyaz ayrımı üzerinde duruyor. Kitabın anlatıcı olan Scout ilkokula yeni başlamış küçük bir kız çocuğu ve anlatıcının o olması Bülbülü Öldürmek'i daha eğlenceli ve okunabilir kılıyor. Scout ve abisi Jem avukat Bay Finch'in çocuklarıdır ve babaları bir siyahinin tecavüz suçuyla yargılandığı davada siyahi kişinin avukatlığını yapmaktadır. Ancak o zamanlarda bir siyahi ile beyazın karşı karşıya olduğu bir davada siyahilerin lehine karar verildiği görülmemiştir. konu sadece dava üzerinde şekillenmiyor tabii, ilk yarı tamamen Scout, Jem ve arkadaşları Dill'in yaşadığı çocuksu dünyayı anlatıyor. Evlerinin yakınında yaşayan münzevi Boo Radley hakkında uydurdukları hikayeler, okulda yaşadıkları ve Dill'in çocukları etkilemek adına anlattığı maceraları kitabın eğlenceli kısımları. Sonra babaları - Atticus ön plana çıkıyor çünkü tüm kasabayı çalkalayan bir dava söz konusu. Avukat bu davayı isteyerek almıyor elbette çünkü kaybeden tarafta olacakları aşikar. Ama birinin yapması gerektiğinden kendi üstüne kalıyor. Bay Finch zenci aileleri savunan ve onların hakkını gözeten biri dolayısıyla davayı sonuna kadar savunmak istiyor. Bu tutumu ise kasabanın beyaz kesmin tepkisine yol açıyor ve Scout ile abisi Jem'in komşularından aldığı bu tepkileri çocukların bakış açısıyla okuyoruz biz de.

Kitabın o dönemi bu denli güzel aktarmış olması yıllar geçse de okuyucuda bıraktığı etkiyi korumasını sağlıyor. Bülbülü Öldürmek her kitapseverin kitaplığında bulunması gereken bir kitap. Başlamadan önce okurken sıkılmaktan korkuyordum ama küçük bir kızın gözünden okuduğumuz kitap gayet akıcı. En  kısa zamanda filmini de izlemek istiyorum. Puanım:


3 Ağustos 2013 Cumartesi

Cumartesi İlk 10: Başlamak İstediğim Seriler

Hiç yorum yok:

Sihirli Kitap'ın düzenlediği Cumartesi İlk 10 Etkinliği'nde bu hafta başlamak istediğimiz serileri sıralıyoruz. Benim başlamak istediğim serilere bakacak olursak:

1. Percy Jackson ve Olimposlular Serisi -Rick Riordan
Mitolojiye kendimi bildim bileli meraklıyımdır, Percy Jackson da okuyan herkesin çok beğendiği bir seri.


2. Melez Sözleşmeleri - Jennifer L. Armentrout

3. Beni Seç Serisi - Kiera Cass (Serinin bir adı var mı bilmiyorum o yüzden ilk kitabının adını yazdım.) 

4. Karanlık Cevher Dizisi - Philip Pullman
Altın Pusula'yı ortaokuldayken izlemiş ve çok beğenmiştim, kitaplarını da okumak istiyorum ama yıllardır erteliyorum. =P

5. Yerdeniz - Ursula K. Le Guin 

6. Vampir Akademisi - Richelle Mead

7. Usta Serisi - Maria V. Synder

8. Lanet İşleyiciler - Holly Black

9. Oksa Pollock Serisi - Anne Plichota, Cendrine Wolf
Tanıtımı Harry Potter'ın Fransız kardeşi olarak yapılan bir kitap, Okuoku'dan sipariş verdim. Umarım Artemis çok bekletmeden devam kitaplarını da çıkartır.

10. Emily ve Garip Maceraları - Rob Reger, Jessica Gruner
Yine sipariş ettiğim kitaplardan biri, konusu da kapağı da çok ilgimi çekti. En kısa zamanda kavuşacağım umarım. 

2 Ağustos 2013 Cuma

Temmuz Ayında Okuduklarım - 2013

4 yorum:
Bundan sonra her ay hangi kitapları okuduğuma dair kısa bir özet geçmeye karar verdim. Hem ben neleri okumuşum diye bakmış olurum hem de sizlere okuduğum kitapları nasıl bulduğum hakkında kısa bir bilgi veririm diye düşündüm. Geçtiğimiz aya bakacak olursak, temmuz ayının başlarında okuma tutukluğu vardı bende, bir türlü odaklanamıyordum. Sonra tatile gidince ve tek aktivitem kitap okumak olunca o açığı kapattım sanırım. Okuduklarım :

Mekanik Kalp - Mathias Malzieu
Opal - Jennifer L. Armentrout
Kaset - Anita Shreve
Aynı Yıldızın Altında - John Green
Tatlı Bela - Jamie McGuire
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Uyumsuz - Veronica Roth
Bülbülü Öldürmek - Harper Lee
Sağdan Birinci Mezar - Darynda Jones (Yarım bıraktım.)

Bu ay okuduklarım arasında beni en çok etkileyen kitap Bülbülü Öldürmek oldu. Aslında Aynı Yıldızın Altında ile kapışırlar ama ufak bir farkla geçti diyeyim. =) Kitabın yorumunu en geç yarın bloga ekleyeceğim o yüzden şu an çok üstünde durmuyorum. Opal, Uyumsuz ve Fahrenheit 451 ise benden 4 puan alarak çok beğendiklerim arasına giren kitaplar. Opal'in yorumu blogumda var ama o yorumu pek istekle yazmamıştım. Yazıyı yenilerim belki. Kaset, Tatlı Bela ve Mekanik Kalp ise 3 puanla orta halli yer yer sıkan ama okunabilir kitaplar arasına girdiler. Tatlı Bela'yı herkes çok övüyor ama ben pek beğenmedim. Sürekli aşk sahneleri bir süre sonra aralarındaki ilişkiyi basitleştirdi benim için. Onunda yorumu en geç yarın blogda olur. Sağdan Birinci Mezar'a gelecek olursam, kitabı ilk elime aldığımda iyi gidiyordu ama 50li sayfalara gelmeden o kadar çok sıkıldım ki anlatamam. Sahildeyim ve tek yapabileceğim şey kitap okumak ama elime bile alamadım kitabı. Enerjilerimiz mi uyuşmadı nedir okurken boğulur gibi oldum. Sanırım hayaletlerin o tarz yansıtılmasını beğenmedim. Ben daha gotik şeyler seviyorum konu hayaletler olunca. o.o

Temmuz ayında okuduklarım bunlardan oluşuyor. İçlerinde okuduklarınız varsa lütfen görüşlerinizi benimle paylaşın. Herkese hayırlı cumalar. :)

1 Ağustos 2013 Perşembe

300 Kişi Çekilişimle Üç Kişiye İki Kitap Hediye

131 yorum:
Büyülü Ayraç'ın 300 takipçiye erişmesi üzerine yaptığım çekilişe hoş geldiniz. :) Bu sefer elimden geldiğince fazla kitap vermek istediğimden 3 kişiye ikişer kitap hediye etmeye karar verdim. Kitapların üç tanesi destek aldığım yayınevlerinden, iki tanesi kitaplığımdan ve biri de benim satın alacağım mangadan oluşuyor olacak. Buradan destekleri için Martı ve Altın Bilek Yayınları'na çok teşekkür ediyorum, bu arada Altın Bilek Yayınları'nın kitaplarını buradan kargo ücreti ödemeden alabilirsiniz üstelik kendinize özel set yaptırabiliyorsunuz. :)  Hediye edeceğim kitaplara gelecek olursak Martı Yayınları'nın gönderdiği iki adet Doğum Lekesi, Altın Bilek Yayınları'ndan gelen Gizemli Ev, kitaplığımdan Pucca Günlük ve Güven Bana ile kitap alışverişimde alacağım Romeo ile Juliet Manga'dan oluşuyorlar. Açıkçası içlerinde en heyecanlandığım Romeo ile Juliet Manga'sı çünkü kendime de alacağım ve nasıl olduğunu çok merak ediyorum. :)

Çekiliş için bazı şartlarım var, daha doğrusu tek şartım blogumu takip etmeniz ve mail adresinizle beraber yorum bırakmanız. Diğer seçenekler ise size çekilişte artı hak sağlayan ve kazanma şansınızı artıran şeyler. Örneğin paylaşımlarınızı her gün yaparak her gün +1 hak alabilirsiniz. Facebook sayfamı beğenmeniz ise büyük bir ricam çünkü çok az beğenisi var biraz hareketlensin istiyorum. :) Aşağıda bulacağınız formda seçeneklerin hepsi girili, çekilişe katılırken orayı kullanmayı sakın unutmayın çünkü program kazananları otomatik olarak seçiyor.

Bunun dışında çekilişin sadece Türkiye içine açık olduğunu, kargo ücretinin bana ait olduğunu (Gizemli Ev'i yayınevi gönderecek ve kargo onlara ait.) belirteyim. Kazananlara mail yoluyla ulaşacağım, iki gün içerisinde geri dönmezlerse yeni kazanlar seçeceğim. Bu yüzden lütfen takipte kalın, unuturum diyorsanız mail adresinizle blogumu takibe alabilir ve her postumdan mail yoluyla hemen haberdar olabilirsiniz. 


Kitapları şu şekilde ayırdım:

Doğum Lekesi-Gizemli Ev
Doğum Lekesi - Pucca Günlük
Güven Bana - Romeo ve Juliet Manga


Çekilişim bugün başlamış olup 30 Ağustos'un başladığı gece yarısında bitmiş olacak. Şimdiden herkese bol şans dilerim. :)


a Rafflecopter giveaway

300 Kişiyi Geçmişiz!

10 yorum:

Blogumu ilk açtığımda nasıl büyüyecek, ya sıkılıp bırakırsam diye korkardım. Şimdi daha bir senesi bile dolmamışken 300 kişiyi geçmiş olmamız beni çok mutlu etti. Açıkçası bana 50 kişi yeter de artar bile derdim bu sayıya ulaşacağımız yoktu aklımda. Blogumu takibe alan herkese çok teşekkür ederim. Çekilişler için değil de takip etmek istediği için takibe alanlara ayriyetten teşekkürler. :) Bunun dışında blogu ilk açtığımda tasarım, neler yapabilirim vb. konularında bana çok yardımcı olan Hanife Albayrak ve Merve Özcan'a kocaman sevgiler, bilgisayardan hiç anlamadığımdan onların yardımı olmasa uğraşıp duracaktım. :) Blogumun son tasarımını sadece kitap karşılığında yapan ve yazarken daha mutlu olmamı sağlayan Selim Örs'e de çok ama çok teşekkür ediyorum. Daha önceki yazılarımdan görmüş olanlarınız vardır, kendisi kitap karşılında çok güzel tasarımlar yapıyor. Ve verdiğim çekiliş sözünü unutmadım tabii. Aslında 250 kişi olduğumuzda çekiliş yapmak istiyordum ama önceki çekilişimle çok yakın tarihlerde olacağından 300'ü beklemek istedim. Bu sefer elimden geldiğince fazla kitap vermek istiyordum o yüzden birkaç yayınevine mesaj attım sponsor olmak isterler mi diye. Sağolsunlar Martı ve Altın Bilek Yayınları kabul etti, hem onların sponsporluğunda hem de kendi kitaplığımdan koyarak güzel bir çekiliş yapacağım. Tarih ne zaman derseniz bu akşam başlatıyorum o yüzden takipte kalın lütfen. :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...