Okuma Günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Okuma Günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2016 Cumartesi

Okuma Planım - Haziran 2016

10 yorum:


Herkese merhaba! 2 hazirandaki Ukitap yazısından bu yana yeni yazı giremedim. Boş vaktim fazlasıyla var ama sanırım biraz aylaklık yapmaya ihtiyacım varmış, onu giderdim. :D Haziran ayında okumak istediklerimi haziranın başında paylaşsam daha iyi olurdu. Ama o günle rkitap okumaya pek hevesli değildim. Geç olsun da güç olmasın diyerek okumak için tam 11 kitap seçtim. *-* Bazı Kızlar Aşk İçin Her Şeyi Yapar eğer diğerlerini bitirirsem bonus olarak okunmak üzere seçildi. Umutluyum ama hadi bakalım. :D

Neredeyse bir aydır okuduğum kitapları paylaşmıyorum, çünkü okuyamıyorum. En son bir hevesle Türk Korku Edebiyatı'na Pusova ile girdim ama umduğumu bulamadım. Kullanılan argo kelimeler korkunun hissiyatını yok ediyordu. İkinci hikayedeki küfürlü dil yüzünden kitaptan soğudum. Devamını kurcalayıp benzer şeyler görünce bıraktım. Belki ileride tekrar elime alırım, bilmiyorum. Zaten bitirme ödevimin ağır baskısı da eklenince okumaya ara verdim. Şimdi büyük bir hevesle geri dönüyorum, umarım seçtiklerimin hepsini okurum. ^.^

Hesaplamalarıma göre okumak için 20 günüm var. :D O yüzden hangi kitabı ne kadar sürece okuyacağımı da planladım. 11 kitap arasından ilk olarak Kafes'i okuyacağım. Korku edebiyatına olan ilgim hala devam ediyor, okurken korkacağım bir kitapla karşılaşmak istiyorum artık. Kafes bu beklentimi karşılar mı, göreceğim.  Ve en çok Riverton Malikanesi'ni merak ediyorum. Ukitap takasımda sevgili Erdem Sahaf'ın hediye olarak yolladığı bir kitaptı. Kate Morton sevdiğimi öğrenince gönderdi sağ olsun. =) Riverton Malikanesi kesinlikle tam bir gece kitabı. Kate Morton kitaplarında gizemli konular işleyen bir yazar. Ona duyduğum sevgi buradan geliyor. Kitabı çok merak etsem de Kafes'ten hemen sonra okumam diye düşünüyorum. Araya biraz heyecan girsin. 

Uzun zamandır okuma yapmadığım için kolay okuyabileceğim kitapları seçmeye özen gösterdim. Klasiklerin çizgi - roman versiyonlarından Romeo ve Juliet'i çok severek okumuştum. Orijinal metinle çok oynama yapılmadan aktarılan bir kitaptı. III. Richard ve Hamlet'in de aynı güzelliktedir diye düşünüyorum. Bunun dışında, Yerdeniz'e geri dönüyorum. :D Tehanu'ya baştan başlayıp tekrardan Ursula Le Guin ile buluşacağım. Seriyi özlediğimi hissediyorum. Çok hem de. ^^

Seçtiklerimin hepsini çok merak ediyorum, hepsini severek okuyacağımı umuyorum. Plan yazıları yazmak hoşuma gidiyor, umarım siz de okurken keyif almışsınızdır. Seçtiklerimden okuduklarınız varsa spoiler vermeden görüş bildirirseniz sevinirim. =) Okuma sorunu yaşayan herkese plan yapmayı tavsiye ederim. İnsanı fazlasıyla şevklendiriyor. Sizin de "haziran ayında bunları okumak istiyorum" dediğiniz kitaplar varsa benimle paylaşın lütfen, herkese mutlu günler! ^_^


12 Ocak 2016 Salı

Okuma Günlüğü #4

3 yorum:
Dördüncü Okuma Günlüğü yazısından herkese merhaba. Çekiliş yazısını yazıp ortadan kaybolmuş izlenimi vermiş olabilirim ve evet sanırım öyle oldu. =D Final dönemi ara ara boşluklarım oldu aslında ama sanırım bu süreyi biraz gereksiz vakit harcayıp kafa dağıtmaya ayırdım. Bugünkü patlama olmasaydı dışarıda işlerimi halledecek hatta Sultanahmet'e yakın sayılan dişçime gidecektim. Ama durum öyle olunca her şeyi iptal edip evde kalmaya karar verdim. Gerçi artık insanın kendi evi bile yeterince güvenli değil, resmen Allah'a emanet yaşıyoruz. Umarım bu kötülüklerin sonu geldi diyeceğimiz günler yakındadır. 



Unforgiven'ı büyük bir hevesle almıştım, maalesef umduğum gibi çıkmadı. Liseli triplerinde takılan Lilith & Cam ikilisi beni biraz boğdu. Zaten hep diyorum, Düşüş Serisi'nin yeri bende ayrı ama lisede değil şu aralar başlamış olsaydım beğenmezdim belki. Aslında Lilith'e üzülerek okudum çünkü gerçekten yalnızdı. İngilizce olarak okumaya girişmem de sıkıldığım kısımları artırdı eh süper bir dilim yok sonuçta, anlayamadığım kısımlar oldu biraz sinirlendim. :D Lucifer'in bile liseye inip takıldığını görünce ne saçmalıyorsun sen Lauren koskoca düşmüş meleği aldın nerelere koydun diyerek kitabı zirvede bıraktım. Çevirisi çıkınca alıp tekrar okumayı deneyeceğim, Cam'i seviyorum ve mutlu sonsuzluğunu görmek istiyorum. ^^ 
Bu aralar Ukitap sayesinde bir sürü yeni kitabım oldu, Narnia'da bunlardan biri. Filmlerini çok severek izlemiş biri olarak Aslan, Cadı ve Dolap'tan öncesini merak ediyordum. Büyücünün Yeğeni Narnia'nın yaratılışını melodık bir hikaye şeklinde okuyucuya aktarıyor. Benim gibi oyalanmazsanız tek gecede çok rahat bitirir, mutlu mesut kapatırsınız kapağını. Narnia'ya açılan dolabın, tek başına duran sokak lambasının ve daha bir çok şeyin nereden geldiğini öğrendiğimiz ilk kitabı farklı bir dünyada yaşamak istiyorum diyen herkese tavsiye ederim. 


Ukitap ile gelen bir diğer kitaplarım. Hepsini çok merak ediyorum ama Umutsuz'u ayrı bir okumak istiyorum. =P Herkes okudu kimi beğendi kimi beğenmedi derken kitap bende büyük bir merak uyandırdı. Her Yer Gökyüzü'nü sırf ana karakter Uğultulu Tepeler'i defalarca okumuş diye aldım, böyle bir karakterin olduğu bir kitabı beğenmeme ihtimalim düşük diye düşündüm. Yitik Oğlan Yitik Kız güzel bir korku hikayesiymiş, bakalım korkacak mıyım heheheh. Peter Straub'u biraz araştırdım kendileri Stephen king'in Kule Serisi'ne takıntılı bir yazarmış, ayrıca King'le arkadaşlar sanırım. Benzer tarzlarda yazıyorlarsa biraz korkabilirim. :3





Güya dün Akşam Yıldızı'na başlayacaktım ama kitap önümde telefonumu kurcaladım. :ı Bu yazı bitince başlayacağım artık yeter böyle böyle kitap okumayı bırakıyor insan. Konusu nasıl derseniz, elimden geldiğince az şey öğrenmeye çalıştım ki sürprizli, heyecanlı olsun. Sert ve kendini sevmeye kapamış bir adamla gizemli bir kadının aşkını ele alıyordan fazlasını öğrenmedim. Historical Romance okumayı özledim yazıyı bitireyim de gidip okuyayım heheh. Son olarak Hortlak'a gelecek olursam aslında  hiç hesapta yoktu ta ki Kayıp Rıhtım'da görene kadar. Kapağı renk ve boyut olarak çok hoşuma gitti, Bağdat Caddesi trafiğinde Kadıköy'e ulaşmaya çalışırken okumak için çantama koyarım artık. 

Bir Okuma Günlüğü yazımın daha sonuna geldik. Aslında eklemek istediğim birkaç şey daha vardı ama yarın sabahçıyım ve kitap okumak istiyorum. *-* Herkese güven içinde geçireceği mutlu bir hafta dilerim, kendinize iyi bakın ve bitmeden çekilişime katılmayı unutmayın. ^_^

25 Aralık 2015 Cuma

Okuma Günlüğü #3

8 yorum:
Uzun bir aradan sonra merhaba kitapkurdu dostlarım. Ne zaman artık bloga düzenli yazacağım desem peşine en az bir 10 gün boyunca yazamıyorum. Okul bitince ve sadece çalışma hayatım olunca bloga daha düzenli gireceğim inşallah. :3 Yazının başlığı okuma günlüğü ama o kadar az kitap okuyorum ki anlatamam. Yaklaşık 3 haftadır Lauren Kate'in son kitabı olan ve kötü meleğimiz Cam'in aşk hikayesini konu alan Unforgiven'ı okuyorum. Kitabı sadece otobüs ve vapurda okuyabildiğim için bitmedi, uzun sürmesinde orjinal dilinde olmasının etkisi de var tabii. İngilizcem çok iyi değil o yüzden biraz ağır ilerliyorum. Cam & Lilith ikilisinin aşkı biraz Luce ve Daniel'a benziyor, okuyucunun karşısında yine kim olduğunu bilmeden yaşayan bir kız var. Cam ise onu kendine tekrar aşık etmek için çabalıyor, bunu yapabilmek için on beş günü var falan. Düşüş Serisi'ne lise birde başladığım için hayran olmuştum ama şimdiki hikaye bana biraz fazla klasik amerikan filmi lise hikayesi gibi geldi. O açıdan sıkıldım diyebilirim. Kitap bayadır elimde o yüzden artık hız alıp bitirsem çok iyi olacak. Haftaya jürim & ödev teslimlerim ve finallerim olduğundan evde oturup rahat rahat kitap okumaya vaktim pek yok. Ağırdan devam ederek sömestr gelmeden bitiririm belki ya da gaza gelip yeni yıla yeni kitapla girmek adına bitirebilirim de bilemedim şu an. *.*


Geçen hafta Ukitap aracılığıyla yeni bir takas gerçekleştirdim, evdeki okumadığım kitaplarımı verip merak ettiklerimi almak ve bunu sadece düşük bir kargo ücreti ödeyerek yapmak güzel oluyor. Asude'den Gül ve Avcı ile Cadılar Zamanı'nı verip Tatlı Şeytan & Tatlı Tehlike ikilisini aldım. Yakın zamanda toplu bi' takas daha gerçekleştireceğim, yılbaşına yakın gelen kitaplar yeni yıl hediyesi gibi oluyor. =) 


Yılbaşı çekilişine gelecek olursam, bayadır başlatamadım o yüzden kusura bakmayın. .:ı Madem böyle geciktirdim o zaman güzel bir kitap vereyim diyerek sizi daha mutlu edecek şirin küçük şeylerle dolu paket ile yeni kitapların birkaçından birini seçme şansınızın olacağı bir çekiliş yapmaya karar verdim. ^_^ Eskiden ukitapta takasa koyduklarım arasından verirdim ama bu sefer yepyeni bir kitap göndereceğim, hazır çalışıyorken azıcık paraya kıyacağım yani. :D Bugün bütün gün evdeyim, çekiliş görselini düzenleyip paylaşacağım o yüzden takipte kalın. =)


Son olarak size danışmak istediğim bir şey var. Dün severek takip ettiğim bloglardan biri olan Renkli Kitap'ta Kawaii Box uygulamasına denk geldim. Her ay 18.90 dolar ödeyerek içinden 10 - 12 parça şirin kore - japon ürünlerinin çıktığı bir kutuya sahip oluyorsunuz. Değer mi değmez mi çok kararsız kaldım sizce alsam mı? :3 Bana kalsa direkt altı aylığa abone olacaktım ama kendimi biliyorum sonra sıkılmak istemiyorum. Üç aylığa abone olsam mı yoksa bir ay alıp bir heves mi gidersem yoksa hiç mi almasam ne yapsam bilemedim. :D 

Bir yazımı daha burada sonlandırıp anketten çıkan sonuca göre kitap çekilişini hazırlamaya gidiyorum, akşam olmadan yeniden buralarda olacağım şimdilik hoşça kalın ^_^

29 Kasım 2015 Pazar

Okuma Günlüğü #2

Hiç yorum yok:
resim buradan http://rebloggy.com/post/cat-cats-book-books-cats-and-books-cat-sleeping-cat-and-book-cat-sleeping-on-boo/63200609542
Buralarda bir blogum varmış da haberim yokmuş, yazmayalı 36 gün olmuş. Sanırım staj - iş arasında sıkışıp kaldığım 2014 yazından sonra ilk defa bu kadar uzun bir süre boyunca yazı girmedim. Yeniden işe başladım, bir buçuk aydır okul iş arası mekik dokuyorum, üstelik bu seferki hem evime hem de okula biraz uzak kalıyor. Olsun, çalışmak evde kös kös oturmaktan iyidir diyerek kendimi avutuyorum ama hadi bakalım. :3 Bu süre zarfında az da olsa kilo verdim, eski işime göre daha hareketli bir yerdeyim hep ayaktayım vs tüm bunlar bana kalori yakımı olarak geri dönüyor tabii heheheh. Birbirimize destek olalım arkadaşlar kış bitiminde fazlalıklarımızın çoğunu atmış olalım inşallah. ^.^

Bloga giremesem de instagram hesabım üzerinden olabildiğince aktif olmaya çalıştım. Okuduğum kitapları, yaptığım takasları, aldıklarımı vs. instagram hesabım üzerinden paylaşıyorum genelde. Blog yazısı yazmak fotoğraf paylaşıp altına üç beş şey karalamaktan daha zahmetli oluyor, mesela bu yazı için en az 45 dakikamı ayıracağım ki ona rağmen ortaya ahım şahım bir şey çıkmayacak. :D O yüzden ne okuduğumu güncel olarak takip etmek isterseniz instagram hesabımı da takip edebilirsiniz. ^^














Kasım ayının başında Stephen King - Medyum'u okumaya başlamıştım. Kitap biraz elimde süründü sonra da okul için okumam gerekenler araya girince yarım kaldı. Sokratesin Savunması, Ten ve Taş: Batı Uygarlığında Beden ve Şehir aldığım seçmeli dersler için yazı teslim etmem gereken kitaplardı. Son sınıf olmama rağmen bölümümle alakalı pek fazla kitap okumadığımı fark ettim. Bitirme ödevim de geliyorken ve İdefix'te fuar kampanyası varken birkaç kitap seçtim pazartesi sipariş edeceğim. Kasım ayının başında Ukitapta yeni bir takas yaptım, Otomatik Portakal, 1002. Gece Masalları ve Akşam Yemeği'ne karşılık olarak başıma ağrılar sokan Titus Groan'ı verdim gitti. :D Özellikle Otomatik Portakal'ı aldığıma çok sevindim. ^.^  Akşam Yemeği belki bir süre kitaplığımda bekleyebilir ama diğer ikisini en kısa zamanda okumak istiyorum. Bu arada aldığım şöyle bir karar var. Bundan sonra haftada en az bir kitap bitireceğim. Düşününce çok durmuyor ama plansız okuyunca ayda dört kitap bile bitiremiyorum zaten. :ı  Bu ay okuyacaklarımın bir kısmı biraz ince olduğundan belki altı - yedi kitap okurum hadi bakalım. Yalnız şöyle bir sorun var ben daha önce hangi kitaba başlasam karar veremedim. :D Tehanu ve Medyum yarım kalan kitaplarım, onları mutlaka bitirmek istiyorum. Ama okul kitaplarından yeni çıkmışken biraz kafamı dağıtıp yeni bir başlangıç yapasım var. Başlamak istediklerimi bir sıralayayım beraber karar verelim. : Beş Sevim Apartmanı, Tehanu, Medyum, Pabucumun Ajanı 2 ve Saklı Bahçe. Aslında bu aralar güzel bir historical romance okuyup dinlenesim var, Kütüphanemden Kitap Manzaraları bana bu konuda öneri verirse çok mutlu olucam. ^_^ 
Sağdakiler Orkinos Yayınları'ndan gelen sürpriz kargodan çıkanlar. Kafam çok dolu olmasa hemencecik Gölgedeki yıl'a başlayabilirdim ama dramları sömestır tatiline saklayayım diye düşündüm. Karmaşanın ortasında gelen şirin kitaplar insanı  o kadar mutlu ediyor ki anlatamam. Orkinos Yayınları'a tekrardan teşekkürler, diğer yayınevleri de onları örnek alsın bence. =P

Kitap alışverişi yapacağım demiştim, pazartesi günü alacağım kitaplara çizgi -roman ve historical da koysam mı diyorum. Gözlerindeki Canavar, Şemsiye Akademesi ve bir de bi' tane daha vardı bir serinin ilk çizgi - romanı adı bişey bişey Camlar Konağı'ydı bak unuttum. :D Onları da alsam mı almasam mı kararsızım. Siparişin en güzel kitabı sanırım Ursula ablamızdan Karanlığın Sol Eli olacak. Bazen kitap bakarken ara ara girip Ursula Le Guin'e bakıyorum ölmüş mü sağ mı diye. Saçma gelebilir ama Marquez'den sonra sevdiğim yazarları daha bir kollar oldum. Yaşını başını almış kadın ama gitmesini hiç istemiyorum. Umarım upuzun bir süre boyunca daha bizimle burada kalır. Böyle ama çok uzun baya uzun bir süre. ^^ 

Yazıyı burada bitirip yarınki jürime hazırlanmak üzere gidiyorum. Önce çayımı tazeleyeyim soğudu zaten baya. Dışarıda çok güzel bir yağmur yağıyor, aslında en güzeli gecenin derinlerine kadar kitap okumak olurdu. Biraz Friends izler sonra kitabıma geçerdim. Yarıyıl tatilini iple çekiyorum sevgili okur, eminim öğrenci olan kesim de benim gibi hissediyordur. Umarım pazar gününüz çok güzel ve verimli geçmiştir, umarım artık daha sık girerim bloga. Herkese bol kitaplı günler, iyi akşamlar. ^_^


14 Eylül 2015 Pazartesi

Okuma Günlüğü #1

2 yorum:

Bu aralar ne olduysa sanki birden havalar soğudu, karanlık daha erken çökmeye başladı. Soğuk hava insanı olmama rağmen bünyem bu değişikliğe erken uyuma isteği ile tepki verdi. Bir hafta öncesine kadar, gece yarısı benim için akşamüstünden farksız erken bir saatken bu gece uykum geldi, geç olduğunu hissettim. Okulların açılmasına iki hafta bile kalmadı, bunu hatırladıkça çok üzülsem de bedenim sanki okula gitmeye can atarcasına erken uyuyup erken kalkmak istiyor. Zaman ne ara geçti, ne ara üniversite son sınıfa geldim anlamadım. Geçen sene okul bitse de kurtulsam derken şimdi hem derslerden hem de okul bitince ne olacağından korkuyorum. Demek ki uzaktan atıp tutmakla olmuyormuş, bunu da öğrenmiş oldum. -.- 

İki gündür ders seçimleriyle boğuşuyorum, dün bütün gecemi kitap okumaya ayırmayı planlarken kendimi bilgisayar başında, otomasyon sayfası yenilerken buldum. Bugün de aynı şekilde geçtiğinden okuduğum kitapta istediğim ilerlemeyi kaydedemem canımı sıktı. :ı Eh artık bu gece kitapla sabahlarım dedim ama bu sefer de saat daha on iki olmadan uyku bastırdı. Kitap okurken uykum geliyorsa ya çok yorgunumdur ya da elimde bol betimlemeli yavaştan okunması gereken bir kitap vardır. Şu an okuduğum Titus Groan ikinci seçeneğe uyuyor. Okuma Günlüğü yazı dizisine başlamama kitabın bu betimleme dolu dili sebep oldu diyebilirim. ^.^ Bazı kitapları bir oturuşta bitiremezsiniz, gerçi bitirmesine bitirirsiniz de keyif vermez. Gormenghast Serisi'nin ilk kitabı olan Titus Groan da bu kitaplardan biri. Kitap sizi içine çektikçe çekiyor, o kadar ki bir süre sonra o kasvetli şatonun bir parçası haline geliyorsunuz. Yaratılan mekan uçuk kaçık bir fantastik esere ait ama her şey gündelik yaşamın gerçeklik sınırları içinde. Tüm tuhaflıklar, labirentvari şato, şatoyla bütünlemiş ve kendi alanlarında yaşayan asosyal diye nitelendirebileceğimiz karakterler ve bol miktarda toz, bol miktarda karanlık. Hiçbiri doğaüstü özellik barındırmıyor ama hepsi doğaüstüymüş gibi geliyor. Bu durum okurken biraz ikilemde kalmama sebep oldu, sanırım ilerledikçe alışacağım.  Kısacası tuhaf bir kitapla karşı karşıyayım, neyse ki tuhaf şeyleri severim. :3


Titus Groan'dan önce kısa bir hikaye olan Güller ve Dikenler'i okuyordum. Kitap iki taraflı yazılmış, birinde kadının diğerinde adamın gözünden olaylar aktarılıyor. Lise zamanı aldığım incecik kitabı yıllardır neden okumamışım bilinmez ama kısmet bugüneymiş. Yazar Theodora Goss kitabını kelt efsanelerinden esinlenerek yazmış. Bu arada Güller ve Dikenler sayesinde Mythpunk adında yeni bir tür keşfettim. Anladığım kadarıyla Mythpunk, peri masallarının & mitolojik efsanelerin yeniden derlenmesiyle oluşan bir tür. Benim baya ilgimi çekti, detaylı bilgi almak isterseniz Theodora Goss'un kendi blogunda paylaştığı yazıya bakabilirsiniz. Masalımsı öyküleri seven herkese Güller ve Dikenleri tavsiye ederim. ^^



Bugün kargo bana büyü getirdi. ^.^ Jonathan Strange ve Bay Norrell kitapçıda dikkatimi çeken ama elimin satın almaya gitmediği kitaplardan biriydi. Takip ettiğim bir blogdan dizisinin çekildiğini öğrenince "kitabı okumadım bari diziyi izleyeyim." diyerek 7 bölümden oluşan ilk sezonu izledim. Jonathan ve Mr. Norrell'in öyküsü saf büyü içeriyor. Bunu bir de 19. yüzyıl İngilteresi ile harmanlayınca ortaya en sevdiğim türde harika bir yapım çıkmış. Diziden aldığım istekle kitabını da almaya karar verdim ama evde biriken onlarca okunmamış kitabım dururken yeni kitaba para harcamaya gönlüm elvermedi. Sonuç olarak ukitapta yaptığım bir takasımsı satış ile (detaylı yazısı ayrıca paylaşacağım.) çok istediğim bir kitaba kavuşmuş oldum. Bu ay okur muyum bilmiyorum ama dizinin etkisi geçmeden başlasam güzel olur. 


Okuma Günlüğü yazı dizisinin ilkini böylelikle bitirmiş oldum. Böyle bir başlık açıp bir şeyler yazmak nereden esti derseniz, tek bir kitap ya da tek bir dizi hakkında blog yazısı yazmak bazen sıkıcı geliyor. Ara ara ufak paylaşımlar yapma ihtiyacı duyuyorum ama bunu da kısa buluyorum. Bu yüzden ikisinin ortası bir yazı yazmaya karar verdim. Aynı zamanda ben de içimi dökmüş oluyorum vs. :3 Titus Groan bu ay okuduğum diğer üç kitaba kıyasla ağır geldi, kitap bitmeden hakkında bir şeyler söyleyip rahatlamak istedim. Sonra aklıma Okuma Günlüğü fikri geldi, böylelikle yeni bir yazı dızisine başlamış oldum. Biraz kitap, biraz öylesine karalama muhabbet eşittir Büyülü Ayraç'ın Okuma Günlüğü olacak. Açıklamayı uzatmadan burada bitiyor ve baş ağrım için ağrı kesici alıp uyumaya gidiyorum. Herkese iyi geceler, huzurlu uykular. 



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...