27 Ekim 2013 Pazar

Yeni Dizi: Dracula

3 yorum:

TVD izlerim diye dizimag'e girmiştim ki ne göreyim, Dracula 1. sezon 1. bölüm yazıyor! Bram Stoker's Dracula'yı izlediğimden beri hikayenin ve Dracula'nın hayranıyım. Diziye bodoslama dalarak başladım efendim. İzlerken ister istemez 92 yapımı Dracula ile kıyasladım. İlk bölümden bir şey demek ne kadar doğru olur bilinmez ama fena değildi. Merlin'deki Katie McGrath dizide Mina'nın arkadaşı olan Lucy'i oynuyor. Açıkçası o kadına sarışınlığı yakıştıramadım, siyah saçlıyken daha hoş gözüküyordu. Dracula'yı ise Jonathtan Rhys Meyers canlandırmış. Gary Oldman kadar yakışmasa da role gitmiş. Belki hep uzun saçlı olsa daha hoş gözükürdü gözüme.

Etrafta vampirlerle alakalı bolca ergen dizi/filmi varken Dracula'yı bulmuş olmak iyi geldi. İzleyecek dizi arayanlara tavsiye derim.

"Love Never Dies."


25 Ekim 2013 Cuma

Spoiler İçeren Yazılar...

Hiç yorum yok:
Az önce bir blogda çıkmasını dört gözle beklediğim bir film hakkında yazı okudum. Filmin kitabı da var ve okuduğum, çok sevdiğim bir kitaptır kendileri. Bahsettiğim film Carrie ve kitabı da dilimize absürt bir şekilde Göz olarak çevrilmiş olan kitap. Okurken fark ettim ki yazının ortasında filmin tüm zevkini kaçıracak olan bir bilgi verilmiş. Ben o kitabı okumuş olmasam aaa böyle mi oluyor e ne anladım ben bu filmden şimdi derdim ve tüm hevesim kaçardı. Madem spoiler koyuyorsunuz lütfen yazının başına ya da spoiler koyacağınız yere "spoiler içerir" ibaresini ekleyin. Bu söylediğim sadece bir örnekti, çoğu blog yorumladığı şeylere ağır spoilerlar koyuyor ve bunu uyarı vermeden yapıyor. Sırf bu yüzden merak ettiğim kitapların yorumlarına bakamaz oldum. Hafif spoiler koyarsın ona bir şey denmez ama filmin ya da kitabın kilit noktasından bahsediyorsan okuyucuyu uyarmak, basit bir ekleme yapmak çok da zor olmasa gerek.

Lütfen bu konuya dikkat edelim, ileride ben de okumak istediğim bir kitap hakkında ağır spoiler alacağım diye ödüm patlıyor vallahi. O.o

22 Ekim 2013 Salı

American Horror Story 3. Sezon: Coven

2 yorum:

Daha önceki yazılarımda AHS'nin ilk sezonu hakkında yazmış ve ikiden korktuğum için bıraktım demiştim. Sonra ikiye devam ettim, düşündüğüm kadar korkunç çıkmadı ama iyi sezondu. İki hafta önce de üçüncü sezon başladı. Her sezon farklı bir tema üstünden giden dizi üçüncü sezonda Covenler'i ele alıyor. Coven ne diyecek olursanız birden çok cadının birleşip oluşturduğu topluluk, meclislere verilen ad. Bu sezonda diğer iki sezondan Jessica Lange ve Evan Peters var. Ayrıca ilk sezonun Violet'ı da üçüncü sezonda tekrar diziye dahil olmuş.
Henüz iki bölümü yayınlandığından çok bir şey diyemiyorum ama ikinci bölümde yer yer sıkıldığım oldu. Şu an için gizemli ya da korkutucu pek bir şey yaşanmadı belki ilerisinde olaylar gelişir. 

Küçük Bir Alışveriş #2

4 yorum:

Uzun zamandır almak istediğim iki kitaba nihayet kavuştum. Lovecraft ve Poe ikilisini bir arada almak güzel oldu. Tabii Lovecraft'ın yeri her zaman ayrı. :) Yazarın hayatı hakkında ufak çaplı bir yazı yazmıştım. Bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

20 Ekim 2013 Pazar

Bayramda Neler Okudum? - Yaşadığım Aksiyon

2 yorum:
Tatilde olduğumdan bayram boyunca bloga giremedim. Bu yüzden öncelikle geçmiş kurban bayramınız mübarek olsun diyorum.
Blogum kitaplar üstüne kurulu biliyorum ama ilk defa bu tatilde başıma garip olaylar geldi ve paylaşmak istedim. Hani kitaplarda aksiyonlu sahneler okuruz da kendi hayatımıza bakıp "meh ne kadar sıradan." deriz ya. Benimki de öyleydi. Ta ki geçen bayrama kadar. :P Ne olduğuna gelecek olursam, bayramı Şile'de sezonluk tuttuğumuz evde geçirdik. Annemle öğlen limana inmiştik gezelim diye. Sonra eve döndük, ben yukarı çıktım ve banyodan baya su sesi geliyordu. Biri biz evde değilken gelip tuvalet musluğunu sonuna kadar açmış. Evin sahibi Hacı Amca kendi kendine açılmıştır basınçtan dedi ama hiç kullanılmayan bir musluk nasıl öyle açılsın? Neyse dedik ertesi gün oldu. İşte şimdi aksiyonlu kısım geliyor. :D Saat gece yarısını geçmişti yatmaya hazırlanıyorduk. Bizim kaldığımız yer de biraz ıssız bu arada, ormanlık etrafı ve hemen dibimizde terkedilmiş kocaman bir ev var. Geceleri baya karanlık oluyor. Ben aşağıda dişlerimi fırçalıyordum işte yatacağım sonra. Tam işim bitmek üzereydi birisi dış kapıyı deli gibi yumrukladı. Nasıl korktum anlatamam. O kişi her kimse benim pencereden bakmamdan korkup biraz bekledi sanırım çünkü kapının dibindeydim ve biri sessizce gitti yani ayak sesi az da olsa geldi. O telaşla pencereden bakmadığıma çok pişmanım ama geçti artık. Annemler aşağıya geldi, babam kapıdan ziyade bizim sesimize uyandı baya derin uyur da o. :D Sonra annem iki saat falan bekledi kim diye ama o kişi çoktan gitmişti. Bir daha da gelmedi. Ev sahiplerine durumu bildirmedik ama orada ev olduğunu bile bilen çok kişi yok. O kişi her kimse bizi tanıyan ve bunları kasten yapan biriydi. Ve tam da dışarının ışığını söndürünce geldi, sanırım bizi gözetliyormuş o.o

İşte böyle ufak bir aksiyon yaşadım. Ve şunu anladım ki aksiyona hiç gerek yok arkadaşlar, annemler çevreyi ararken kapının orada korkarak bekleme duygusu bana yetti. O sapığın amacı neydi hiç bilmiyorum, evimize girip musluğu açmakla ya da kapı yumruklamakla eline ne geçti acaba?  

Yaşadığım olay böyleydi işte. Neyseki bayramın diğer günlerinde kimse bizi rahatsız etmedi, ben de oturup kitap okudum. :P Bu bayram hedefim dört kitap bitirmekti ama sonuncuyu okumaya pek vakit bulamadığımdan üç tane ile kapatmış oldum. Okuduklarım ise şunlardan oluşuyor:


Düğün ziyafeti tur için okuduğum akıcı bir kitaptı. Yorumunu ilerleyen günlerde bloga koyacağım.

Sonsuz Paranormal Serisi'nin son kitabıydı. Seri hakkındaki yorumumu yakında bloga ekleyeceğim. İlk iki kitabının yorumları için buraya ve buraya bakabilirsiniz.

Uzak Saatler çok uzun zaman önce Okuoku'dan 5 tl'ye aldığım bir kitaptı. Bu bayram ne okusam diye düşünürken hazırladığım çantaya onu da attım. Kitaba biraz çekinerek başlamıştım ama gerçekten çok iyidi. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka alacağım ve Uzak Saatleri şiddetle tavsiye derim. Ne kadar süper bir kitap olduğunu anlatan yorumumu yakında koyacağım zaten. :)

Bayramı üç kitapla ve aksiyonlu geçen bir geceyle kapatmış oldum. Siz bayramda neler yaptınız?

12 Ekim 2013 Cumartesi

Bayram Tatilinde Ne Okusak?

10 yorum:


Nihayet hepimizin beklediği dokuz günlük süper tatil geldi. Tatil boyunca internete erişimim olmayacağından tek aktivitem kitap okumak olacak. Kendi kendime hesap yaptım şimdi dokuz gün var, iki günde bir kitap bitirsem tatilde dört kitap okuyabilirim. ^^ Okuyacaklarımdan iki tanesi blog turunda inceleyeceğimiz kitaplar zaten ve baya inceler. Geriye belirleyeceğim iki kitap daha kalıyor ki henüz onlara karar vermedim. Büyük ihtimalle kitaplığımda uzun zamandır okunmayı bekleyen fantastik ya da gerilim - korku türünde bir şeyler okurum. Siz bayramda hangi kitapları okumayı düşünüyorsunuz?

10 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Canavarlarının Blog Turu / Eczacını Kızı - Charlotte Betts (Yorum + Çekiliş + Filmi Olsa Kimler Oynamalı?)

2 yorum:

-Tur Takvimimiz-
06.10.2013 Kalbi Kitapla Atan Çocuk - Yorum, Ön Okuma ve Çekiliş
07.10.2013 İkinci Harfi "i" - Yorum, Yazar Kimdir, Alıntılar
08.10.2013 Kitap Sara'yı - Yorum, Kitabın Aldığı Ödüller
09.10.2013 Bidolukitap - Yorum, Playlist
10.10.2013 Mavi Kalem - Yorum, Kapak Edisyonları, Ekip Kitap İçin Ne Demiş?
11.10.2013 Büyülü Ayraç - Yorum, Film Olsa Kimler Oynamalı

Her türlü merhemi ve yatıştırıcı ilacı hazırlama konusundaki büyük becerisi ile katı ve asık suratlı Doktor William Ambroseu bile etkilemiş olan Susannah, eczanenin penceresinden süzülen ışıkta hayal kurup kötü kokulu bir toza dönüştürdüğü sülfürü ezerken dışarıdaki dünyayı izliyordu. 
Fleet Caddesi, her zamanki gibi karınca yuvasını andırıyordu. Sabah başlayan kar çoktan Limehousedaki ocaklardan yayılan zehirli bulutların getirdiği isle karışmış, ana kanalizasyondaki atıklar da inişli çıkışlı buzdağları oluşturmuştu. Kilise çanı çalarken köpekler havlıyor, eczanenin önünden kalabalık bir insan seli geçiyordu.
Susannahın gözleri, koyu renk şapkası ve peleriniyle karda yürümeye çalışan uzun boylu adama ilişti. Ormanda sessizce sürünen bir kurt misali kalabalığın yarattığı hengamede ilerlemeye çalışması Susannahın dikkatini çekmişti...

İki önemli edebiyat ödülü kazanmış olan Eczacının Kızı kitabını okurken 17.yy Avrupası hakkında da çok şey öğreneceksiniz... 

2010 YouWriteOn Book Ödülü
2011 RNA En İyi Yazar Ödülü


Feniks Yayınları desteğiyle düzenlediğimiz ilk turumuzun son günü bendeyiz. Tarihi aşk romanı olan Eczacının Kızı  son zamanlarda okuduğum en güzel aşk romanlarından biriydi. Bir yandan acaba birlikte olabilecekler mi diye heyecanlanarak,  bir yandan da aman veba illeti bizimkilere bulaşmasın diye dua ederek okudum kitabı. 17. yüzyıl Londra'sında geçtiğinden tıp çok ileri değil ve kentlerin altyapıları da oturmamış. Dolayısıyla bir veba salgını var ve şehri kasıp kavuruyor. Babası eczacı olan Susannah, annesini kaybetmiş ve o zamandan beri baba - kız birbirlerinden güç alarak ilerliyorlar. Fakat dönem koşullarından dolayı kadınların çalışma özgürlüğü yok, ancak dulsan ve kocanın işini devam ettiriyorsan sorun olmuyor. Genç kızların iyi bir gelecek için tek umudu düzgün bir erkekle evlenmek. Babasının yanında eczacılık ilmini öğrenen Susannah hayata çevresindeki diğer kızlardan daha farklı bakıyor, çağının getirdiği kadere boyun eğmek istemiyor. Daha geniş bir bakış açısına sahip, ayakları yere basan biri. Ama böyle dedim diye aykırı olduğunu düşünmeyin, o da diğerleri gibi aşık olup evlenmek istiyor tabii. İşte bu noktada devreye okurken taptığım, yakışıklı doktorumuz William giriyor. Aslında kitabın ortalarına kadar ikilinin aşkı gün yüzünde değil hatta aralarına başka insanlar giriyor falan. :( Kitapta bu yüzden çok şaşırdığım sahneler oldu, yine de başından beri William - Susannah ikilisinin aşkından tereddüt etmedim. Yazar aralarındaki çekimi o kadar güzel kaleme almış ki, tek bir bakışmaları bile o duyguyu karşı tarafa aktarıyordu. Eczacının Kızı'nda en çok sevdiğim ve kitaba beş üstünden beş puan vermeme sebep olan şey de bu. Artık o çekimi hissettiren kitap sayısı yok denilecek kadar az ama bu kitabı okurken keşke benim de bir William'ım olsa dedim. ;)

Peki filmi olsa hangi karakterleri kim oynamalıydı? Kitapta ön planda olan bana göre altı kişi falan vardı. Bu kısımda biraz karakter analizi de yapacağım hem kitabı da daha iyi aktarmış olurum.

Susannah
Görünüş olarak kumral, yeşil gözlü hoş bir kız Susannah. Kitap görselindeki kız bence Susannah için pek olmamış. Her ne kadar görünüşü uysa da karakterinin sağlam yapısını yansıtmamış bence. Kim olsa diye çok düşündüm ve sonunda Eczacının Kızı'na en çok yakışacak kişinin Anne Hathaway olacağına karar verdim.


William (Dr. Ambroseu)
William kitaptaki en sevdiğim kişiydi. Kendini mesleğine adamış olan doktorun geçmişinde yaşadığı bazı şeylerden dolayı kadınlarla arası pek iyi değil. İlk başta sert ve umursamaz biri gibi gözükse de içini öğrendikçe Ah William'cığım olduğumdan çok özel birisi oynamalı onu diye düşündüm. Sense and Sensibility'i izleyeniniz vardır mutlaka, William'da oradaki Christopher gibi biri. Dış görünüşleri benzemiyor ama tavırları neredeyse aynı. Bu durumda en sevdiğim aktörlerden biri olan Alan Rickman da William'ı  alıyor. :) 


Henry
William'a o kadar çok odaklandım ki Henry'den bahsetmeyi unuttum. Kitaptaki rolünü açıklamak istemiyorum çünkü ağır spoiler oluyor. Okuyun, görün ne haltlar yediğini. (Evet, sinir olduğum biriydi.) William'ın kuzeni, Londra'ya yeni gelmiş ve münasip bir gelin arayan bu şahsiyet o dönemin zipidi erkeklerinden biri diyebilirim. her ne kadar fiziğiyle bayanların kalbini çalsa da karakteri meh, adam olmaz senden Henry. Kendisine cuk oturan bir oyuncumuz var, daha doğrusu o oyuncunun oynadığı bir rol. Tom Cruise'un oynadığı Vampir Lestat.


Dişsiz fotoğraf bulamadım eheheh.

Cornelius
Susannah'ın babası. Kitabın başlarında şaşırtıcı bir şekilde kendinden çok genç bir bayanla evlenip kızının hayatına üvey anne sokuyor olsa da iyi ve tonton bir amcaydı. Açıkçası kitabı okurken onun olduğu sahnelerde gözümde pek kimse canlanmadı ama Michael Caine o karakter için iyi gider diye düşünüyorum.


Arabella
Cornelius'un karısı, kendini beğenmiş ve sürekli istekleri olan biri. Üç çocuğuyla dul kalmış olsa da ne yapıp etmiş ve Cornelius'u ayartmış olan şahsiyet. Dört ayak üstüne düşen kedi misali. Amanda Seyfried bu rol için biçilmiş kaftan bence. 


Phobe 
O dönemde siyahi halkı köle olarak kullandıklarını bilirsiniz. Phobe'da Barbados'dan getirilmiş kölelerden biri. Kitabın sonlarına doğru geliş amacını ve Susannah ile olan bağlantısını öğrendiğimde baya şaşırmıştım. Ve yine başlarda pek sevmesem de işin aslını öğrendiğimde kötü birisi olmadığını anlamış oldum. Bence bu karakter Django Unchained'de izlediğimiz Kerry Washington'la çok uyuşuyor.


Kısacası Eczacının Kızı yürekten hissedebileceğiniz, akıcı ve dönemini objektif yansıtan bir roman. Ben okurken daha çok aşka odaklandım ama 17. yüzyıl Londra'sında dolaşmanın verdiği zevki de es geçmemek gerek. Bu güzel kitabı okumama fırsat verdiği için Feniks Yayınları'na çok teşekkürler. Alttaki formdan ekilişe katılıp siz de Eczacının Kızı adlı kitabı okuma şansı kazanabilirsiniz. Seçeneklerde yazanları yapmanız yeterli, herkese bol şans! :) 

Puanımı da unutmayalım




a Rafflecopter giveaway

9 Ekim 2013 Çarşamba

Kitaplığımdaki Fantastik Yaratıklar: Büyücüler

10 yorum:

Bu seferki yazımda kitaplığımda bulunan cadıları ve büyücüleri ele alan kitapları inceleyeceğim. Bu arada efektler çok şirin olmamış mı, ben yaparken çok eğlendim. :P

Fantastik severler olarak büyücü deyince aklımıza ilk hangi seri geliyor? Tabiki de Harry Potter! Bir PotterHead olarak bazen film çekim videolarını izliyorum da mesela son set günü gibi. Çok duygulanıyorum. Çünkü biz onlarla birlikte büyüdük, ilk kitabı ve son kitabı elinize alıp incelerseniz o yaş farkı o kadar belli ki. Bizim içinde aynısı geçerliydi. Çocuktum, Felsefe Taşı'nı izleyip o dünyaya adım attım ve genç bir bireyken son filmle seriye veda ettim. Gerçi ara ara filmlerine bakıyorum, kitaplarını okuyorum ama ilk okuduğunda aldığın zevk farklı oluyor. Pottermore var bir de, orada vakit geçiriyorum bazen. Hem şimdi "Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar"ın filminin çıkması ile Harry Potter Dünyası'na geri dönüyoruz. Filmin çıkış tarihi hakkında bir fikrim yok ama yapımcının dediğine göre çok özel bir film olacakmış.


HP kitaplarımdan bir tanesi arkadaşımda o yüzden resme koyamadım. Üstteki kitabı Okuoku'dan geçen yaz almıştım. sanırım çocuk kitabı henüz okumadım. Bir ara cadı konulu kitaplara merak sarıp elimden geldiğince almaya çalışmıştım da. 
Ozan Beedle'ın Hikayeleri yine HP Dünyası'nda geçen bir kitap. İçinde yanlış hatırlamıyorsam dört tane öykü var hatta bir tanesinin adı Kıllı Kalp'ti. 
Harry  Potter Serisi hakkında kısa da olsa bir yazı yazmıştım. Bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.


Soğuk Büyü Kiler'in kitap indiriminden aldığım bir kitaptı, konusu ise şöyle:
Yeni bir çağın şafağındayız... Sanayi Devriminin başlamasıyla, ülkenin dört bir yanında fabrikalar açılıyor ve kullanılan yeni teknolojiler, kentleri de dönüştürüyor. Ama eski geleneklerden vazgeçmek kolay değil.

Cat ve Bee de bu devrimin birer parçası. Genç kadınlar üniversiteye gidiyor, kendi geleceklerini ve ailelerine hükmeden büyülerle dolu cehaleti şekillendirmek için bilime güveniyorlar. Fakat, Cat için gelen buz büyücüleri tüm bunları bir anda değiştirecek. Artık her köşede bir tehlike ve yapılan her hamlenin ardında gizli bir tehdit var. Eğer kendi kanınızdan olanlara güvenemeyecekseniz, güvenecek kim kalır ki?

Henüz okumaya fırsatım olmadı, Epsilon devamını ne zaman çıkartır ya da çıkartmış mı bilmiyorum. Bu kış döneminde okurum belki.
Gölgeler Kitabı'nı sahaftan almıştım, kitabı ilk gördüğümde almak istemedim sonra internetten araştırınca baskısının tükenmiş olduğunu öğrendim. E nolur nolmaz belki ilerde çok isterim bulamam diye düşünüp ertesi gün aldım. Cadılıkla suçlanıp manastıra kapatılan bir kızın başka bir cadı ve iblis dostları tarafından oradan kurtarılıp evinde misafir edilmesini anlatıyormuş ve sanırım +18 cinsellik içeriyor.
Caster Günlükleri çok severek okuduğum bir seri. Muhteşem Yaratıklar'ın filmi de çıkmıştı ve kitap kadar iyi olmasa da güzeldi. Kısaca bahsedecek olursam sıradan bir kasabada yaşayan Ethan'ın büyücü soyundan gelen Lena ile yaşadıklarını anlatıyor. Kitabı diğer serilerden ayıran nokta ise anlatıcının erkek karakter olması. İlk başta yadırgamıştım ama sonralarda iyi ki böyle olmuş dedim. Karabasanlarla tanışmak için de güzel bir başlangıç olur diye düşünüyorum. 
Seri hakkında yazdığım yazılara bakmak isterseniz buraya ve buraya bakabilirsiniz.

Oksa Pollock'u sevdiğim bir blogda görmüştüm. Harry Potter ile çok benzeyen bir kitapmış. Bir hevesle aldım ama okuyacakken benden önce kardeşim başladı. O da beğenmedi kitabı , HP ile pek alakası yok diyor ve yarım bırakmıştı. Biraz soğudum sonra okumadım gitti. Ama okumayı çok istiyorum açıkçası sırf ciltli kapağı için bile okunur. 

Elimdeki cadı - büyücü ağırlıklı kitaplar bunlardan oluşuyor. İçlerinde okuduklarınız var mı ya da sizin bu tarz kitaplarınız hangileri? Benimle ve okuyucularla paylaşırsanız sevinirim. Herkese iyi günler. :)

8 Ekim 2013 Salı

Kitaplığımdaki Fantastik Yaratıklar: Vampirler

10 yorum:
Blogumda değişik bir konu işlemek istiyordum ne zamandır. Nasıl bir şey olsun diye o kadar çok düşündüm ki rüyama bile girdi, böyle süper bir konu bulmuşum herkes çok beğenmiş falan ama o konuyu hatırlayamadım sabah. :( Maalesef hala aklımda olmadığından üzülüyorum ama kitaplığımı incelerken aklıma bu fikir geldi. Fantastik kitaplarımda ağırlıklı olan varlıkları ve o kitapları ele alayım dedim. Vampirler, büyücüler, melekler, kurtadamlar gibi. İlk durağımız ise geçtiğimiz yıllarda fantastik kitaplarda patlama yapmış, hepimizi acaba gerçekler mi heyecanıyla Google'da aramalara sürükleyen vampirler.


Vampir mitleri ne zamana dayanıyor, kimlere vampir deniyormuş pek bir bilgim yok ama dünyanın her tarafında onlar hakkında yazılmış efsaneler var. Çoğu ise gömülen ölülerin mezarlarının boş bulunması ile başlayan şeyler. Ya da geceleri uçan ve pencerenizden girip kanınızı emen yaratıklar falan. Öyle şeyler işte. Benim okuduğum ilk vampirli kitap Küçük Vampir Serisi'nin bir kitabıydı. Şu an bulamadığım için paylaşamıyorum ama okurken çok eğlenmiştim, şirin bir kitaptı. Tabii asıl patlama Alacakaranlık ile oldu. Sahip olduğum vampir ağırlıklı kitaplar neymiş bir bakalım o zaman.


Bunlar kitaplığımdaki tamamen vampirleri anlatan ya da vampirlerin çok ağırlıkta olduğu kitaplar. Drakulalar'ı henüz okuma fırsatım olmadı ama Bram Stoker's Dracula filmini izlemiştim ve Gary Oldman'ın oynadığı Dracula'ya resmen aşık olmuştum. Sonra ilk fırsatta kitabını aldım, en kısa zamanda okumak istiyorum.

Sığınak'ı ilk çıktığında almayı çok istemiştim ama az miktardaki harçlığıma kıyamamıştım. :D Bir gün kitap bakınırken Ada'da baya indirimli bir fiyata aldım. Keşke daha önce alsaymışım. Çok kişinin bilmediği bir kitap ya da okumadığı ama o kadar güzeldiki. Psişik güçlere sahip bir kızın vampirle olan aşkını ele alıyor, günümüz tarihlerinde geçen bir roman. Maalesef yayınevi hala devamını çıkarmadı ve sorularıma da geri dönmedi. Güzel kitapların böyle harcanıyor olmasına çok üzülüyorum.

Cassie Palmer Serisi, ilk kitabından kaba tabirlerle cinsellik içermesinden dolayı soğudum bir seriydi. Sonra Pegasus ikinci kitabını çıkardı ve okuyanların iyi yorumlarını görünce seriye devam edeyim dedim. Ama araya uzun zaman girdiğinden karakterlerin çoğunu unutmuşum. İlk kitabını tekrar okuyup öyle devam etmem gerekiyor. Konusu ise vampirler tarafından büyütülen Cassie'nin kahinliğe adım atması ve çevresinde gelişenlerden oluşuyor. Ayrıca hayaletler, periler gibi başka bir sürü fantastik varlıklarla dolu. Güçlü bir kadın karakter okumak isterseniz seriyi tavsiye ederim.

Ve Alacakaranlık kitaplarım...Bu seri hakkında iyi mi yorum yapsam kötü mü desem bilmiyorum çünkü çıktığı dönem deli gibi okumuştum hatta Şafak Vakti bitmesin diye gıdım gıdım ilerlediğimi bilirim. Şimdi ise dönüp baktığımda çok yavan geliyor. Belki bir sürü taklidinin çıkması ve vampirlerin öyle işlenmesinden sıkılmış olmamdan olabilir bu. Yine de o dönem Jasper'a baya aşıktım eheheh Team Jasper.


Bu kitaplarda ise ağırlıklı işlenen konu vampirler değil ama vampirlere de yer verilmiş. Cassandra Clare ablamızın kitaplarını çoğunluğun bildiğini düşünüyorum, fantastik seven herkesin okuması gereken seriler bence. Paranormal Serisi'nde ise vampirler güzel yaratıklar olarak değil, çirkin ve pörsümüş şeyler olarak anlatılmış. Serinin ilk iki kitabının yorumunu blogumda bulabilirsiniz, üçüncü kitabı olan Sonsuz'u ise şu an okuyorum.

Vampir içerikli kitaplarım böyleydi işe. Evdeyim, hastayım ve sıkılıyorum dolayısıyla  siz de okuduğunuz vampir ağırlıklı kitapları benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Ya da benimkilerden okumuş olduklarınız hakkındaki yorumlarınızı yazabilirsiniz, fantastik okuyup da Alacakaranlık Serisi'ni okumamış olan azdır sanırım. Yarın aynı konuda büyücüleri - cadıları ele alacağım, PotterHeadler'i beklerim. :) Herkese bol kitapları günler!






Okuyorum: Sonsuz - Kiersten White

Hiç yorum yok:


Paranormal Serisi'nin son kitabı olan Sonsuz'u nihayet okuyorum! Bakalım neler olacak, büyük bir merak içerisindeyim...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...