6 Mayıs 2013 Pazartesi

Muhteşem Kaos - Kami Garcia, Margaret Sthol


     Caster Günlükleri'nin üçüncü kitabı olan Muhteşem Kaos dün bitti. İlk iki kitaba göre kıyaslayacak olursam ikinci kitaptan daha iyiydi fakat birincideki gotik atmosferi yakalayabilmiş de değil. Seriyi bilmeyenler için konuyu özet geçmem gerekirse Ethan Wate Gatlin kasabasında sıradan bir hayat süren 16 yaşında bir çocuktur. Okula yeni gelen ve kasabanın ürkünç adamı Macon Ravenwood'un yeğeni olan Lena ile tanışınca  hayatına giren büyü her şeyi değiştirecektir. Lena'nın 16. ay dönümünde iyi ya da kötü olarak belirlenmesi gerekiyordur ve kötü tarafa geçecek gibi duruyordur.. Kısacası ilk kitap büyücülerin dünyasını, belirlenme olayını ve Ethan'ın buradaki rolünü anlatıyordu. İkinci kitap olan Muhteşem Karanlık'da  belirlenme gecesinden sonra olanlar ve Ethan'la Lena'nın ilişkisi ön planda olan şeylerdi. Muhteşem Kaos'da ise Lena'nın 17. ay dönümünde verdiği kararın getiri olan kaos ortamı, kuraklık, düzenin bozulması ve bu düzeni kimin nasıl yerine getireceği konusu üzerinde durulmuş. Serinin ilk iki kitabını peş peşe okumuş ve üçüncüye yıllar sonra kavuşmuş biri olarak büyücülerle ilgili okumayı özlediğimi söyleyebilirim. Kitabın diğer YA türündeki serilerden en büyük farkı anlatıcının erkek yani Ethan olması. Muhteşem Yaratıklar'a başladığım zaman Ethan'ın anlattığını görünce biraz üzülmüştüm ama şimdi iyi ki öyleymiş diyorum. Zaten tüm kitaplarımızı kız karakterlerin ağzından okuyoruz bari bunda bir değişiklik olsun. :D 

      Dün tüm gün kitabı bitirmek adına 330 küsür sayfa okumaya çalıştım ve gözlerim inanılmaz ağrıdı. Hala da az çok ağrıyor. Sonunu merak duyacağımız bir yerde bırakmış yazarlar ve diğer kitapta ne olacağı meçhul. Bu arada büyücü dediysem Harry Potter gibi anlaşılmasın, her büyücünün kendine has bir yeteneği var. Örneğin Lena bir doğal yani doğa olaylarıyla ve elementlerle içli dışlı. Teyzesi geçmişte olanları şimdiki zaman gibi görebiliyor, kuzeni Ridley ise bir cezbedici. Ve tabii her büyücü ufak tefek numaraları yapabiliyor. Lena'nın dayısı Macon Ravenwood'un karabasan olduğunu söylemeden  geçemeyeceğim. Kitabın en ilgi çekici yanı karabasanlarla dolu olması. Kimi kan kimisi ise rüya emiyor ve Macon bir şekilde kan olayından kendini uzak tutmayı başarmış. Sanırım karabasanlık sadece erkeklere geçebiliyor çünkü hiç kadın karabasan yoktu, onlar büyücü oluyor genelde.

     Kitaba Goodreads'de 4 verdim fakat asıl puanım 3.7 falan. =P Bir de her yerde buraya koyarım diye Lena'nın kolyesini aradım ama bulamadım. Kızımız anılarını toplamak amaçlı bir ipe ona güzel anılarını anımsatacak olan bir sürü şey takıyor böyle kocaman bir kolye. Bir fotoğraf buldum ama benim aklımdaki daha farklıydı. ^_^



     Okuyacak farklı bir şeyler arıyorsanız seriyi tavsiye edebilirim fakat fazla "Alacakaranlık'ımsı" olduğunu belirteyim. Muhteşem Yaratıklar'ı iki sene evvel değil de şimdi okumuş olsaydım belki de sıkılıp bırakırdım. Serinin ilk kitabının filmi olan Muhteşem Yaratıklar vizyona geçtiğimiz aylarda girmişti. Gitmeyi istiyordum fakat kısmet olmadı. Orada da ilk kitap hakkında bir özet geçmiştim, bakmak isterseniz TIK TIK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...